Thunder rumbles translate Turkish
72 parallel translation
I got two elegant bedfellows who kick at the first drop of rain... and hide in the closet when thunder rumbles.
İlk yağmur damlasında üzülen ve şimşek çaktığında saklanan... iki çıtkırıldım ortağım var.
( Thunder rumbles )
Derhal Majesteyi görmeliyim.
[Thunder rumbles]
[Gök gürültüsü]
( Thunder rumbles ) Meaning?
Yani?
[Thunder rumbles]
- Evet, iyi.
" Thunder rumbles on the front
" Ön tarafta şimşek çakıyor.
- Not one - ( Thunder rumbles )
Bir tane bile yok.
"Until thunder rumbles in winter, snow falls in summer."
"kışın gök gürlemeden, yazın kar yağmadan,"
"Until thunder rumbles in winter, snow falls in summer."
"kışın gök gürlemeden, yazın kar yağmadan..."
THUNDER RUMBLES Don't worry, ladies, I always bring a spare umbrella with me for spring walks.
Endişelenmeyin, bayanlar, bahar yürüyüşlerinde yanımda daima yedek bir şemsiye taşırım.
And then? ( thunder rumbles ) Sometimes p.T.S.D.
PTSD, bazen geçmişi görmeye, yoğun korkuya tetikte olmaya, hissizliğe ya da içine kapanmaya neden olur.
Sometimes the encounter is quite dangerous. ( thunder rumbles )
Bazen karşılaşma oldukça tehlikeli olur.
 ♪ if there's one thing left to try  ♪ [thunder rumbles]
# Denemeye değer bir şey kaldıysa #
[Thunder rumbles]
Deli kadının kızı mıydı?
- ( thunder rumbles )
- - Evet öyleydi.
We now commit Benny's body to the flames, earth to earth, ashes to ashes, dust to dust, in the sure and certain hope of the resurrection to eternal life. THUNDER RUMBLES Well, if Benny's made it through the pearly gates, there's hope for us all.
Simdi Benny'nin bedenini alevlere emanet ediyoruz, toprak topraga, kuller kullere, toz toza, umit ve gercek inanisla, sonsuz hayata yeniden dirilisine.
You didn't think we'd throw you into the field without a test, now, did you? ( Thunder rumbles ) You passed, by the way...
Seni test etmeden hemen görev vereceğimizi düşünmedin değil mi? Geçtin bu arada... zar zor
[THUNDER RUMBLES]
[THUNDER rumbles]
[Thunder rumbles] One place in our solar system may solve that problem - -
Güneş sistemimizdeki bir yer bu problemi çözebilir.
( Thunder rumbles ) Thank you, Clara.
Sağ ol Clara.
That's good scotch. [Thunder rumbles]
Güzel viskiydi.
[thunder rumbles] Strange apparitions?
Garip görüntüler hakkında?
[thunder rumbles] Guess we ought to hit the road before the... rain.
Yağmurdan önce yola koyulmalıyız.
THUNDER RUMBLES Buckingham will give up his wait for Tudor.
Buckingham Tudor'u beklemekten vaz geçecek.
[Thunder rumbles] Okay, uh... It's 2013 now.
Tamam, 2013'teyiz...
Creatures utterly unlike us. ( THUNDER RUMBLES )
Tamamıyla bizden farklı olan canlılar.
Creatures utterly unlike us... ( THUNDER RUMBLES )
Tamamıyla bizden farklı olan canlılar.
[Thunder rumbles] Rory : It felt like we drove around for a while.
Etrafta biraz dolaştık gibi.
( THUNDER RUMBLES )
[Thunder rumbles]
I'm just... [thunder rumbles]... So sorry.
Ben sadece çok üzgünüm.
[thunder rumbles] I just want to warn you, she's not herself right now.
Seni uyarmak istiyorum şu an pek kendinde değil.
[thunder rumbles ] [ exhales] Gotta hand it Baxter.
Baxter'a güvendiğimiz iyi oldu Çatıyı güzel yapmış. Aynen öyle. Ona şans tanıyorum fakat...
( thunder rumbles, rainfall begins ) it's raining.
Yağmur yağıyor.
Go back to bed. ( thunder rumbles )
Yatağına dön.
( thunder rumbles )
Birkaç bulut, belki de birkaç damla yağmur.
I think i'll start eating breakfast again. ( Thunder rumbles )
Sanırım yine kahvaltı etmeye başlayacağım!
( THUNDER RUMBLES ) Unlike Americans,
Amerikalılardan ziyade ingiliz çiftler nadiren boşanır.
THUNDER RUMBLES It's getting worse out there.
Dışarıda hava kötüleşiyor...
[thunder rumbles] here, icons of the wild must struggle to survive.
Burada vahşi dediğimiz canlılar hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda.
THUNDER RUMBLES
Ealing, Londra 2059
[thunder rumbles] God, I hate it here.
Buradan nefret ediyorum.
"Just like the sky rumbles, he creates thunder."
Gök gürültüsü gibi o da gürlüyor.
THUNDER RUMBLES
Burada Batı Rift'in iç kesimlerindeki geniş denizlerden farklı olarak yaşama düşman olan göller uzanır.
( Thunder rumbles ) Do your parents know that you got a letter from Kevin?
Ailen Kevin'den gelen bu mektubu biliyorlar mı?
THUNDER RUMBLES
Geri dönecek : )
[thunder rumbles]
Belki, yağmurdur?
[thunder rumbles] Strange apparitions.
Garip görüntüler hakkında.
[thunder rumbles ] [ whimpers] Po.
Po.
[thunder rumbles] - Seriously?
- Gerçektenmi?
[thunder rumbles] So, what did the witness say?
Tanık ne dedi?
[thunder rumbles] How is he?
- Durumu nasıl?