Thursday morning translate Turkish
148 parallel translation
Alright I'll ring you Thursday morning for arrangements.
Tamam ayarlamalar için Perşembe sabahı ararım.
I'll see you in New York Thursday morning. Bye.
Perşembe sabahı New York'ta görüşürüz.
I mean, this is 10 : 00 Thursday morning, isn't it?
Bugün perşembe ve saat 10 : 00, değil mi?
Seven o'clock, Thursday morning.
Saat 7 : 00'da. Perşembe sabahı.
Okay, make it this Thursday morning around 10 : 30.
Tamam. Bu işi perşembe günü saat 10 : 30 gibi halledelim.
I am Dr Samuel Goodman, this is my office, its Thursday morning May 6.
Dr Samuel Goodman, ofisimde, 6 Mayıs Perşembe sabahı.
But we must have the suit for Thursday morning.
Takımı perşembe sabahı almamız gerekiyor.
I have to deliver it Thursday morning.
Perşembe sabahı teslim etmem gerekiyor.
It will be ready Thursday morning?
Perşembe sabahına hazır olacak mı?
The commission meets next Thursday morning.
Komisyon gelecek perşembe toplanıyor.
Let's see, Thursday morning, get shot...
Bir bakalım, Perşembe sabahı, infaz merasimi...
Thursday morning.
Perşembe sabahı.
Thursday morning's pay day. It's also sacking'day.
Perşembe, hem ödeme, hem de kovulma günü.
- It's Thursday morning, 9 : 00.
- Perşembe sabahı saat dokuzda.
Thursday morning, 10 : 00.
Perşembe sabahı, 10 : 00'da.
" The bullet-ridden body was identified by police... as 31-year-old Eric Gottleib... who was found Thursday morning in the shower of his apartment.
" Kurşunlanarak delik deşik edilen ceset polis tarafından teşhis edildi... 31 yaşındaki Eric Gottleib... Perşembe sabahı evinde duşta bulundu.
10 : 30 Thursday morning.
Bu Perşembe. 10 : 30'da.
- 10 : 00, Thursday morning.
- 10 : 00, Salı sabahı.
you leave thursday morning.
Perşembe gidiyorsunuz.
I require only this that I read of the breaking of your engagement to the Duke of Lomond by Thursday morning.
Tek ihtiyacım olan ; Perşembe sabahı Dük Lomond ile nişanı attığınızı okumak.
They'll be here first thing Thursday morning.
Perşembe sabahı burada olacaklar.
Thursday morning?
Perşembe sabahı mı?
Tell him I don't care what... he's gotta be in my office Thursday morning.
Ne olursa olsun... perşembe sabahı ofisimde olsun.
Dennis Wilburn is faxing his offer for Tidwell on Thursday morning.
Dennis Wilburn, Perşembe sabahı Tidwell teklifini fakslayacakmış.
On thursday morning, around seven o'clock... Dr. Morales sent for him... and offered him... twenty pesos... and a bottle to do a little job.
Perşembe sabahı, saat yedi civarında Dr. Morales onu çağırdı ve küçük bir iş için ona 20 pezo ve bir şişe içki teklif etti.
We leave Thursday morning at 9 a.m., and pack light this time.
Gidiyoruz. Perşembe sabah 9'da, bu sefer çantan hafif olsun.
Drinks Wednesday night, so keep Thursday morning clear.
Çarşamba gecesi birşeyler içiyoruz. Perşembe sabahı geç kalabilirim.
Conditions are not likely to improve until tomorrow evening or Thursday morning.
Hava şartları, yarın akşama ya da perşembe sabahına kadar, düzelmeyecek gibi.
then on the Thursday morning of the IPO is when our stock would be traded publically.
Sonra, IPO nun Çarşamba sabahı, stoklarımızın herkese satıldığı gün olacaktı.
They'll be back on Thursday morning.
Perşembe sabahı dönmüş olurlar.
Do you, by any chance, recall if he was here Thursday morning, the eighth?
İzin verin şunu sorayım : Siz, şansına, Perşembe sabahı burada olduğunu hatırlıyor musunuz, sekizinde?
He was busy Thursday morning
Perşembe sabahı meşgulmüş.
I want to talk to Antawn Jamison, see if he's got an alibi for Thursday morning.
Bakalım Antawn Jamison, perşembe sabahı nerede olduğunu kanıtlayabilecek mi?
Thursday morning, 10 : 30.
Perşembe sabahı, 10.30.
At your earliest convenience, Thursday morning, say?
Uygun zamanda, Perşembe sabahı gibi, gelirseniz?
All on our forecast after our look at Thursday morning traffic.
Hepsi hava raporumuzda, perşembe sabah trafiğine baktıktan sonra.
Goes on auction Thursday morning.
Perşembe sabahı açık artırmaya çıkacak.
Thursday morning--right after we sell off this herd.
Perşembe sabahı. Bu sürüyü sattıktan hemen sonra.
When Cousin Hattie comes in this morning... I want to give her our Philharmonic seats for Thursday.
Kuzen Hattie bu sabah geliyor. Perşembe günkü konserin biletlerini ona vermek istiyorum.
Thursday night, they'll leave for Genzano and will be back the morning after.
Perşembe gecesi, Genzano'ya gidecekler. Ertesi sabah dönerler.
Undetected, that is, until... early on Thursday morning... when they will come within sight of the Japanese coast up here.
Gizli... Yani... Perşembe sabahı erken saatlerde...
Tuesday, Wednesday, Thursday, Good morning.
Salı, Çarşamba, Perşembe, günaydın.
... by Thursday night, or Friday morning at the latest.
... Perşembe gecesi, ya da en geç Cuma sabahı.
Till Thursday night. Friday morning to be exact.
Perşembe gecesine kadar böyleydi, tam olarak Cuma sabahı.
You were there Thursday through Sunday, returning Monday morning.
Pazar gününe kadar orada kaldınız. Pazartesi sabahı döndünüz.
Checked in Thursday last, checked out Monday morning.
Geçen perşembe giriş yapmış, pazartesi de ayrılmış.
"Faith" We're back at 8 : 30 on this Thursday morning.
Perşembe sabahı saat 8 : 30.
Yeah, Tuesday, Thursday, and this morning.
Evet, Salı, Perşembe ve bu sabah.
We were together Thursday night, twice, and once again Friday morning.
Perşembe gecesi beraber olduk. İki kez. Ve bir kez de Cuma sabahı.
Tomorrow morning... lf today is really Thursday, tomorrow is Friday, and that's when he'll do it.
- Beni öldürecek. - Martin. Yarın sabah.
But I want my battle by Thursday, Wednesday morning would be perfect.
.. Ama savaşımı perşembeden önce istiyorum. çarşamba sabahı iyi olur.
morning 7553
morningstar 35
morning star 17
morning to you 18
morning sickness 21
thursday 423
thurston 62
thursdays 24
thursday night 57
morningstar 35
morning star 17
morning to you 18
morning sickness 21
thursday 423
thurston 62
thursdays 24
thursday night 57