English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / To france

To france translate Turkish

2,878 parallel translation
To France, or...
Fransa'ya ya da...
Why would a guy involved in big pharma go all the way to France just to play in the dirt?
Büyük bir ilaç şirketi olan bir adam neden toprakta oynamak için Fransa'ya gitsin ki?
But, if I am forced to play, I will head to France, and ask the French king to invade our beautiful Italy.
Ama oynamaya zorlanırsam eğer Fransa'yı seçeceğim, ve Fransız kralına güzel İtalya'mızı istila etmesini rica edeceğim.
My fear is... he would go to France, conspire with the French to invade us, arrange free passage of their armies through the Republic of Florence, through the Duchy of Milan.
Korktuğum şey ; Fransa'ya gideceği, Fransızlarla bizi işgal etmek için anlaşacağı, ve ordularına Floransa Cumhuriyeti'nden Milan Dükalığı'na serbest geçiş sağlayacağıdır.
Since when did you want to go to France?
Fransa'ya ne zamandan beri gitmek istiyorsun?
He's promised to get me back to France when he's done with me.
İş bitince Fransa'ya döneceğime söz verdi.
Dratschev is expecting a team of immigration lawyers this weekend to discuss his relocation to France.
Dratschev, Fransa'ya yerleşmesi konusunu tartışmak için bu hafta sonu bir grup göçmenlik avukatının gelmesini bekliyor.
Renu has gone to France She is back only tomorrow.
Renu fransada, yarın dönecek.
I'd wanted to go to France.
Fransa'ya gitmek isterdim.
In 1944, Becker's unit was sent to France, where he was killed by U.S. troops.
1944 senesinde, Becker'in ekibi Fransa'ya gönderilmiş,... adam tabii burada ABD birlikleri tarafından öldürülmüş.
I'd say you're ready to go to France right now.
Fransa'ya gitmeye artık hazırsın bence.
Maybe I was ready to go to France.
Belki de Fransa'ya gitmeye hazırdım.
I've never been to France, Charlie.
Fransa'ya hiç gitmedim, Charlie.
I got to France on my own.
Kendi çabalarımla Fransa'ya gittim.
When we came to France, we had even less to go on, didn't we?
Fransa'ya geldiğimizde daha az şey biliyorduk, değil mi?
In his will, he told me to go to France, where my aunt lives.
Babam vasiyetnamesinde bana teyzemin yaşadığı yere, Fransa'ya, gitmemi söylemişti.
Go to France and forget about me.
Fransa'ya git ve beni unut.
Like, let's move to France or some other country that hates Americans.
Hayır, Fransa'ya veya Amerikalılardan nefret eden bir ülkeye falan taşınalım.
That's why we're moving to France.
- Bu yüzden Fransa'ya taşınmalıyız.
Let's sell the car and move to France.
- Arabayı satıp Fransa'ya taşınalım.
We didn't go to France, but we're good people.
Fransa'ya gitmedik ama iyi insanlarız.
I'm going to France to talk business with some people.
İş konuşmak için Fransa'ya gideceğim.
- I thought she went to France.
- Fransa'da sanıyordum.
I recorded his testimony, i have photos i would give it all for a visa to France in return you're dreaming.
Ben de kayıtlı ifadesi ve fotoğrafla var. Bunların hepsini Fransa'ya dönüş vizesi için vermek istiyorum. Hayal görüyorsun.
I'm telling you all i know - And you should help me get a Visa to France.
Bildiğim her şeyi sana söylüyorum bana Fransa için vize almamda yardım etmelisin.
But I am serious. We need to find a way of addressing the suspicion of collusion between Britain and France and Israel.
Britanya, Fransa ve İsrail arasındaki gizli anlaşma şüphesini göstermenin bir yolunu bulmalıyız.
We need to find a way of addressing the suspicion of collusion between Britain and France, and Israel.
Britanya, Fransa ve İsrail arasındaki gizli anlaşma şüphesini göstermenin bir yolunu bulmalıyız.
But if we say that Britain colluded with Israel and France in an illegal war to get the canal back we're effectively saying...
Fakat eğer Britanya'nın, kanalı geri almak için Fransa ve İsrail ile yasadışı bir savaş tezgahladığını söylersek, demek olur ki...
And how do you expect me to find Dempsey when he's in France?
Tek yolu bu. Dempsey, Fransa'dayken onu bulmamı nasıl beklersin?
Can you explain to me, Cardinal, why the king of France would muster an army and invade his neighbours?
Açıkları mısınız, Kardinal, neden Fransa Kralı ordu toplayıp komşularınız istila etmek istesin ki?
But both France and Spain have traditional claims on Naples, and Naples wishes to assert his independence, so, I mean, phew!
Fakat hem Fransa hem İspanya Napoli üzerinde hak talep ediyorlar diğer yandan da Napoli bağımsızlığını ilan etmek istiyor. Yani, vay anam vay!
But now... I'm going to invade... fair France.
Fakat şimdi güzel Fransa'yı istila edeceğim.
In 19th century France, it was a slogan that the bohemian artists used to shout at their critics.
19. yüzyıl Fransa'sında bohem sanatçılar eleştirilere böyle yanıt veriyorlardı.
A few months later France was liberated and she, along with Simone, returned to Long Verne...
Birkaç ay sonra Fransa kurtuldu. Violet ve Simon Long Verne'ye döndü.
I've got some friends in France that want me to work with them.
Fransa'da yaşayan birkaç arkadaşım var Onlarla çalışmamı istiyorlar.
Not back to France?
Fransa'ya dönmüyor.
" A quadruped wolf-like monster, prowling the Auvergne and south Dordogne areas of France during the year 1764 to 1767.
" Dört ayaklı kurda benzer bir canavar 1764'ten 1767'ye kadar her sene Fransa'nın Auvergne ve güney Dordogne bölgelerinde avlanıyor.
And the first person is France to slow down, and she is out!
İlk yavaşlayan Fransa oluyor, yarışma dışı!
On his way to active duty in France. Good.
Fransa'daki aktif görevine gidene kadar.
I don't like having nothing to do, what with Captain Crawley away at the war and his mother in France alongside him.
Hiçbir şey yapmamayı sevmiyorum. Yüzbaşı Crawley savaşta ve annesi Fransa'da onun yanında.
I suppose she'll put a stop to it when she gets back from France.
- Sanırım Fransa'dan döndüğünde buna son verir. - Umarım yapmaz.
Typical! I suppose Matthew might have heard from Cousin Isobel and decided to meet up in France, instead.
Bence Matthew, Kuzen Isobel'den haber almış ve onunla Fransa'da buluşmaya karar vermiştir.
She was boarding somewhere, she was working as an au pair, she'd moved to the south of France, or even to Mexico.
Yatılı okula gittiğine ya da yurt dışında çocuk bakıcısı olduğuna dair. Fransa'nın güneyine gittiğine hatta Meksika'ya gittiğine dair.
How do you expect me to find Dempsey when he's in France?
Dempsey, Fransa'dayken onu bulmamı nasıl beklersin?
You don't have to shower in France.
- Fransa'da duş almana gerek yok.
Enough, at least in theory, to populate the UK, France, Germany and most of Spain.
Teoride İngiltere'nin, Fransa'nın Almanya'nın ve İspanya'nın toplam nüfusuna yetecek kadar çok.
I agreed that he borrow money from the account to do business in France.
Onay verdim. Fransa'da iş yapması için hesaptan para çekmesine.
Krister said Ola was going to do business in France.
Krister, Ola Fransa'da iş yapacak demişti.
Nyborg is in France to meet with their premier.
Nyborg Fransa'da, onların başbakanıyla görüşüyor.
I still have to buy those dishes made by master craftsmen in France too.
Daha almadığım çok şey var. Daha Fransa üretimi tabaklardan almadım.
I could afford to grossly overpay for it, still have enough left over for my girlfriend's abortion, a small castle in the south of France, and, uh, prosthetic balls for my dog.
Buna rağmen hâlâ kız arkadaşımın kürtajı Fransa'nın güneyinde ufak bir kale ve köpeğimin prostetik testisleri için para kaldı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]