To him translate Turkish
277,075 parallel translation
Well, what's going to happen to him?
Ona ne olacak peki?
Belle, I know you want to believe the best in him, but it's like you said... evil is not born, it is made, and that is exactly what the Black Fairy did to him.
Belle, onun iyi olduğuna inanmak istediğini biliyorum... ama dediğin gibi, kötü doğulmaz, kötü olunur... ve Kara Peri onun tam da öyle olmasını sağladı.
Whatever damage that woman did to him in the past, it's over.
O kadın geçmişte ona ne zarar vermiş olursa olsun... artık bitti.
If he's that good, why doesn't the town come to him for help?
Bu kadar iyiyse, neden kasabalılar yardım istemek için ona gelmiyorlar?
I talked to him.
Onunla konuştum.
Bass, you should talk to him.
Bass, onunla konuşmalısın.
I'm gonna talk to him about that.
Bu konuda onunla konuşacağım.
So I think if you like this Sean, you should probably go talk to him and figure that out.
Bu Sean'dan hoşlanıyorsan muhtemelen onunla konuşup bu işi çözmelisin derim.
Did you wave to him? No.
Sen ona el salladın mı?
What do you mean, you don't wave to him?
- El sallamam ne demek?
Every time we read it to him, he kicks his little legs. "
"Ona her okunduğunda küçük bacaklarını oynatıyor."
I haven't even made it yet, and I can't wait to give it to him.
Daha hazırlamadım ama ona vermek için sabırsızlanıyorum.
But I cannot let him do this to another woman.
Ama bunu başka bir kadına daha yapmasına izin veremem.
Then I suggest you reconsider, because given the protection spell I placed over him, it's impossible for him to return.
Öyleyse tekrar düşünmeni tavsiye ederim... çünkü ona yaptığım koruma büyüsünden dolayı... geri dönmesi imkansız.
He's using him as a bargaining chip to force me to help him to kill the Black Fairy.
Beni Kara Peri'yi öldürmeye zorlamak için... Kanca'yı pazarlık kozu olarak kullanıyor.
She stole Gideon from the Blue Fairy, took him away to another realm where time moves differently, tortured him for 28 years.
Gideon'ı Mavi Peri'den çaldı. Zamanın farklı işlediği bir diyara götürüp... 28 yıl işkence etti.
Right now we have an opportunity to not only destroy her and save him, but to save all of us.
Şu anda hem onu öldürüp Gideon'ı kurtarma... hem de hepimizi kurtarma imkanımız var.
I'm afraid, no matter what he tries, returning to this realm is impossible for him.
Korkarım, ne yaparsa yapsın... bu diyara dönmesi imkansız.
We could still bring him back to us, Belle.
Onu hala geri getirebiliriz, Belle.
A guy paid me to tell him which unit was yours.
Adamın biri hangisinin sizin deponuz olduğunu söylemem için bana para ödedi.
You told him to throw me out like I was a piece of trash is what I heard.
Ona, beni bir çöp gibi fırlatıp atmasını söylediğini duydum.
I told him not to get used to it.
- Ona, buna alışmamasını söyledim.
Wouldn't want him to.
Bunu istemem.
His doctor told him to record shit to help him remember.
Doktoru ona hatırlamasına yardımcı olması için kayıt yapmasını söylemişti.
- I mean, like, how did you go from being so close with Manny to never seeing him again?
- Yani Manny'yle bu kadar yakınken ne oldu da onu hiç görmeyecek hâle geldin?
They think that your victim might have been poisoned by a Russian agent to stop him from hacking into their system.
Kurbanın bir Rus ajan tarafından sistemlerini hacklemesini durdurmak için zehirlendiğini düşünüyorlar.
There's no better place for him to be.
Olabileceği daha iyi bir yer yok.
We'll turn him and then explain that his only chance is to give up something on Alcala.
Onu tarafımıza çekeriz ve Alcala hakkında bize bilgi vermesini isteriz.
And it's going to destroy him... and maybe even the whole bloc, unless he's stopped.
Ve bunlar onu yokedecek. Hatta belki de bütün bloğu. Eğer durdurulmazsa.
My son... I sent him to a camp.
Oğlum, onu bir kampa gönderdim.
What he didn't know was that they had already made a deal with the governor to double-cross him for the reward money.
Ama bilmediği şey onlar ona ihanet ederek ödül parası için valiyle çoktan anlaşma yapmışlardı bile.
Are we really just going to capture him?
Biz onu sadece yakalayacak mıyız?
- We take him to jail.
- Onu hapse atacağız.
We practically went 12 rounds'cause you wanted to take him to the emergency room, and I said it's gonna be Sue's $ 300 fart all over again.
12 kez yoldan dönmüştük çünkü sen onu acile götürmek istedin ben de Sue'nun 300 dolarlık gazı gibi olacak dedim.
All right, we might have to give him a little more time.
Ona biraz daha zaman vermek zorundayız.
Okay, I have never used this word before to describe Axl, but that's very mature of him.
Pekala, bu kelimeyi daha önce hiç Axl'ı tanımlarken kullanmamıştım ama bu oldukça olgunca bir davranış.
I can't leave work today to pick him up - when the nurse calls.
- Hemşire arayınca bugün işten çıkıp onu alamam.
Well, hopefully it'll happen on the bus and the driver will just carry him to the stoop.
Umarım otobüsteyken olur da şoför onu getirmeye tenezzül eder.
His tooth is killing him, but I haven't been able to get him to a dentist in years, so I am sorry, but if you want to diagnose him, you got to do it here.
Dişi onu öldürüyor ama onu yıllardır dişçiye götüremedim. Üzgünüm ama tanı koymak istiyorsan burada yapman gerek.
Next time, tell him you have to go to the Pharmacy Building.
Bir dahaki sefere Eczacılık Fakültesi'ne gideceğini söyle.
He's not answering and I gotta catch him before he goes back to Notre Dame!
Açmıyor ve Notre Dame'a dönmeden onu yakalamam gerek!
Did you pay him the $ 80 service fee to come out here? No.
Servis buraya gelsin diye 80 dolar ödedin mi?
And I understand why you want to know, but I'm not sure if he likes me, and I'm not sure how much I really like him.
Neden bilmek istediğini anlıyorum ama onun benden hoşlandığına ve benim ondan ne kadar hoşlandığıma emin değilim.
We were supposed to have him confirmed two years ago, Mike.
Onu iki yıl önce kabul ettirmemiz gerekiyordu Mike.
I assumed he knew all this, but apparently, his parents never told him, and he does not seem to be taking it well.
Her şeyi bildiğini sanıyordum ama görünüşe göre ailesi ona söylememiş ve iyi karşıladığı söylenemez.
We got to get her away from him.
Onu Axl'dan uzaklaştırmalıyız.
I used to think the tragedy was that we didn't have Brick for the first month of his life, and now I'm starting to think it's that we had him for the last 14 years.
Trajedinin hep Brick'in ilk ayını bizsiz geçirmiş olması olduğunu düşünürdüm ama artık bizle geçirdiği 14 yıl olduğunu düşünmeye başladım.
If I could get him to go for one of those good hot dogs from the gas station next door, this would be the perfect day.
Onu benzin istasyonunun yanındaki sosisli dükkanına götürebilirsem bugün mükemmel bir gün olur.
Now I got to get him something else.
Şimdi ona başka bir şey bulmam lazım.
I'd just gotten him to stop making small talk.
Kısa konuşmasını sağlamıştım.
When I try to hug him, he just says, "Oh, you don't want to hug an old man."
Bir kere ona sarılmak istedim, "Yaşlı bir adama sarılmak istemezsin." dedi.