Torture him translate Turkish
382 parallel translation
They'll torture him to death.
İşkence edip öldürecekler.
Slug him, torture him!
Dövüyor, işkence ediyor.
Torture him until he speaks true.
Doğruyu söyleyene kadar işkence yap.
- You torture him.
- Ona işkence ediyorsun.
- We shouldn't torture him any more.
- Ona işkence yapmayalım.
Under our code of honor, we have every right to truss him and throw him in the river, or to slowly torture him to death.
Bizim onurumuzun altında, Onu ipe çekip öldürerek cesedini nehre atmaya dair hakkımız var, ya da yavaşça işkence ederek öldürmek için.
Torture him in front of the blind widow.
Kör dulun önünde ona işkence yapacağım.
Hyoma will be child's play. I'll torture him to death.
Hyoma'yla öldürünceye kadar oynayacağım.
I'll just... let's say, torture him.
Sadece nasıl desem ona işkence edeceğim.
Some order of French Trappist monks where he was living threw him out for acting like a nut trying to torture himself, washing in the toilet, that kind of thing.
Yaşadığı yerdeki Fransız Trapist rahiplerden bir kısmı kendine işkence etmesi tuvalette yıkanması gibi çılgınca şeyler yüzünden onu kovmuş.
I wondered if we should torture him to make him talk.
İşkence ile konuşturabilir miyiz diye merak etmiştim.
If they uncover him or kill him or torture him... this whole installation is obsolete.
Kim olduğunu anlarlar da öldürür veya işkence ederlerse bütün bu tesisler battal olur.
And now they torture him, my General!
Şimdi ona işkence yapıyorlar Generalim!
First, we should torture him as much as we want.
Önce, ona yapabildiğimiz kadar işkence yapacağız.
You're not going to torture him much longer, are you?
Ona daha fazla işkence çektirmeyeceksiniz, değil mi?
Torture him to death if it appeals to you.
Eğer istiyorsan ölene kadar işkence yap.
Its not worth it He's our father You torture him
Velid'in ne dediğine aldırma kardeşim, babamızı düşün.
Let no more be said, torture him
Konuşma artık, devam edin.
We'll capture him and torture him!
Onu yakalayıp işkence edeceğiz.
I'm gonna torture him.
Ona işkence edeceğim.
They'll torture him.
Yoksa diri diri onu gömecekler.
What do you want me to do, torture him?
Ne yapmamı istiyorsun, işkence etmemi mi?
To torture him, I lust.
" Ona işkence etmek arzusundayım.
- Yes. They'll probably torture him, then kill him.
Ona işkence edip, öldürürler.
Torture him!
İşkence edin!
Even if he is guilty, you can't torture him like this.
Suçlu olsa dahi ona bu şekilde işkence edemezsin.
Torture for those who have tortured him.
Kendisine acı çektirenlere acı çektirmeyi.
They'll give him torture.
Ona işkence edecekler.
I used to listen to him walking up and down, up and down, all night long, night after night, thinking of her, suffering torture because he'd lost her.
Bir yukarı bir aşağı yürürken onu dinlerdim bütün gece, peşpeşe her gece onu düşünüp, onu kaybettiği için kendine işkence ederek.
What do you know about what could happen to a poor girl when... when she loves a man so much that even to lose sight of him for a moment is torture?
Bir erkeği bu kadar çok seven bir zavallı bir kız için sevdiğini bir an bile görmemek nasıl bir işkencedir bilemezsin.
The madness of his desire for Sherazade has brought him to this torture.
Şehrazat'a olan tutkusunun deliliği onu bu işkenceye sürükledi.
You've learned nothing from him in spite of all your torture otherwise you wouldn't be trying so desperately to collect the four sections of the bomb sight.
Tüm işkencelerine rağmen ondan bir şey öğrenemediğin belli yoksa bu kadar umutsuzca dört parçayı toplamaya çalışmazdın.
No torture will persuade him like a woman's gentleness.
Hiçbir işkence onu bir kadının nezaketi kadar konuşturamaz.
Don't torture me, I can't live without him!
Bana işkence etme, onsuz yaşayamam!
Yet he wanted her to go on living with him so he could torture her some more.
Yine de Helen'in onunla yaşamaya devam etmesini istiyordu böylece ona biraz daha işkence edebilirdi.
All our best torture is wasted on him.
En iyi işkencelerimizi ona harcadık.
Did you try out a torture on him?
- Üzerinde bir işkencemi denediniz?
I'm not worried about him talking... but he probably can't escape torture.
Beni endişelendiren konuşacak olması değil muhtemelen işkenceden kaçamayacak olması.
He assumed the man first betrayed him under torture.
İşkence altında adamın, kendisini ele verdiğini farz etti.
Sir, I hear the torture has already weakened him quite a bit.
Efendim, işkence onu zaten oldukça güçsüz bırakmış sanırım.
As usual, after we saw him torture a woman -
Her zamanki gibi bir kadına işkence ettiğini gördük -
She had placed him forever in debt to his enemy and it was torture for him.
Onu düşmanına borçlu bırakmıştı, ve bu onun için bir işkenceydi.
I had him torture Gaetulicus to get some information out of him, and we got no information and he died under torture, and one of the guards told me that Cassius wept.
Gaetulicus'u konuşturması için Cassius'a "işkence yap" emrini verdim ağzından laf alamadık, adam işkencede öldü muhafızlardan biri bana, Cassius'un ağladığını söyledi.
- Prepare him for torture!
- Ona da işkence yapılacak!
Torture failed to make him talk.
İşkence bile onu konuşturamadı.
Please, don't torture him.
Bu işkenceye bir son ver lütfen.
Don't let him torture you.
Sana eziyet etmesine izin verme.
- None. They took him to Cromwell's torture chamber.
Onu Cromwell'in işkence odasına götürdüler.
- And for him 100 years of torture in my deepest dungeon.
- Ona gelince en derin zindanlarımda 100 yıl işkence görecek.
Give him the Spanish torture.
İspanyol işkencesi yap.
Well, obviously he was afraid that I would tell you, and that you would put him on Cromwell's, or stop his switch to Frank's form, or some other Hitlerian torture.
Belli ki sana söylememden ve onu Cromwell'e göndermenden ya da Frank'in sınıfına geçişini engellemenden ya da başka bir Hitler cezasından korktu.
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
torture 179
tortured 86
torture me 18
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
torture 179
tortured 86
torture me 18