Unfortunately translate Turkish
11,460 parallel translation
Unfortunately, his mat is empty for now, but at least he's not wasting valuable energy searching for food.
Ne yazık ki, örtüsü şimdilik boş. Ama en azından değerli enerjisini yiyecek aramak için boşa harcamıyor.
- Unfortunately, it decked...
- ve maalesef battı.
The judge that I had during sentencing said, "If I could put you away for life, I would, but unfortunately I can only give you the maximum," which was 60 years.
Kararı açıklarken yargıç " Elimde olsa sana müebbet verirdim.
Um, unfortunately, as I look through my view finder, I see she's walking in the opposite direction.
Ama ne yazık ki, vizörümden baktığımda tam ters istikamette ilerlediğini görüyorum.
Well, unfortunately, this was the last thing she heard on planet Earth.
Malesef, onun bu Dünya'da duyduğu son şey bu oldu.
There's a lot of that out here, unfortunately.
Burada öyle çok fazla kişi var, maalesef.
Unfortunately, this is an aggressive type of tumor.
Ne yazık ki, bu agresif yapıda bir tümör.
Unfortunately, some of the reserves are really far from each other and we have to move them over a day or two.
Ne yazık ki, bazı yaşam parkları birbirlerinden çok uzakta ve bir ya da iki günden uzun bir süre onları taşımamız gerekiyor.
And, unfortunately, the other mothers care only for their own.
Ve ne yazık ki, diğer anneler sadece kendi yavrularıyla ilgileniyorlar.
You're a great kid, but unfortunately, a deal is a deal.
İyi bir çocuksun ama anlaşma böyle.
Now the next person who speaks up, who says a single word, we are unfortunately gonna put a bullet in your head.
Bundan sonra konuşacak kişi tek kelime dahi ederse maalesef kafasına kurşunu sıkacağız.
Unfortunately, church finances bein'as they are these days,
Maalesef kilisenin maddi durumu böyleyken...
Well, at this point, unfortunately, neither you nor I are in a position to dictate terms to Don Pablo.
Şu noktada ne yazık ki ikimiz de Don Pablo'ya şart koşacak durumda değiliz.
She has one daughter, Anne, who is unfortunately of a sickly constitution.
Anne adında bir kızı var. O da ne yazık ki hasta tabiatlı.
Unfortunately, setting up a raid can take weeks.
Ne yazık ki, baskını ayarlamamız haftalar alır.
Unfortunately, we Um Bat don't live in Peru.
Ne yazık ki biz Peru'nun Um Bat'ında falan yaşamıyoruz.
Unfortunately, you leave me no choice.
Ne yazık ki bana başka seçenek bırakmıyorsun.
These days we only see each other at Thanksgiving, but unfortunately... last year he had to cancel.
Bu aralar sadece Şükran Günü'nde görüşebiliyoruz ama maalesef geçen yıl onu da iptal etmek zorunda kaldı.
Unfortunately, Mrs. Ford, we need to consider all possibilities.
Ne yazık ki, Bayan Ford, her ihtimali düşünmemiz gerekiyor.
Unfortunately, to do it properly takes time.
Ne yazık ki, Bunu yapmak doğru zaman alır.
Actually... Unfortunately, yeah... He would also like a badge.
Aslında, maalesef bir rozet de isteyecek.
Well, unfortunately we can't stay long, we have to go because we...
Ne yazık ki uzun süre kalamayız. Gitmek zorundayız çünkü...
Unfortunately I can't remember how we got on.
Maalesef bu arabaya nasıl bindiğimizi hatırlamıyorum.
Unfortunately, the screening procedure for adults is a bit more complicated.
- Ne yazık ki tarama işlemi yetişkinlerde biraz karışık.
Unfortunately, we're gonna have to move you all to a secure holding facility so they can run some screening protocols.
Ne yazık ki güvenli bir tesiste kalmanız gerekecek. Bazı tarama işlemlerini yapabilirler.
- Unfortunately...
- Maalesef.
Unfortunately, I was not such a man.
Ne yazık ki, ben böyle bir adam değildim.
As you can see, we've gotten just about as close as we can, but unfortunately, Montana, right now, is on complete lockdown.
Gördüğünüz gibi, olabildiğince yaklaştık ama maalesef şu anda Montana tamamen kilitlenmiş durumda.
Unfortunately, they are right.
Maalesef haklısınız bayım.
Unfortunately there are not many tracks.
Maalesef bu işimize çok yaramaz.
Unfortunately, too late.
Ne yazık ki çok geç.
Unfortunately, yes.
Ne yazık ki evet.
Yes, but unfortunately that heart is encased in a weak, muscleless mass of inexperience. Plus, there's your history to consider.
Evet, ama ne yazık ki bu kalp çok zayıf... ve ayrıca acemiliğini bir yana bırakalım, geçmişini de dikkate almak gerek.
Well, unfortunately my piloting skills are, shall we say, slightly underdeveloped.
Ne yazık ki pilotluk yeteneklerimi, pek fazla iyi olduğunu söyleyemem.
Sorry, folks, but, unfortunately, we don't have time for this nonsense.
Üzgünüm millet, ama, ne yazık ki, bu saçmalıklara ayıracak vaktimiz yok.
I would be more than happy to supply you with the target list, but, unfortunately, I signed a legally binding non-disclosure agreement.
Hedef listesini size tedarik edebilirim, ama, ne yazık ki, yasal olarak imzaladığım bağlayıcı olmayan bir gizlilik anlaşması imzaladım.
Unfortunately true.
Ne yazıkki doğru.
Unfortunately, lying on a federal form is a punishable offense.
Maalesef federal bir forma yalan bilgi girmek, cezası olan bir suç.
Unfortunately, that's not possible within our healthcare system.
Maalesef bu sağlık sisteminde bu mümkün değil.
Unfortunately, that will blow away.
Ne yazık ki uçup gidecek.
But, unfortunately, not very smart.
Fakat ne yazık ki pek akıllı değil.
It's in his hands, unfortunately.
Her şey olun elinde maalesef.
Now unfortunately you have seen far too much, so if you wouldn't mind... if you just stand there, this will be over in a jiffy.
Şimdi ne yazık ki çok fazla şey gördün, o yüzden kusura bakmazsan.. ve şurada durursan, hemen bitecek.
This case full of magical creatures, and unfortunately, some have escaped.
Bu valiz, sihirli yaratıklarla dolu ve ne yazık ki bazıları kaçtı.
Unfortunately, you don't meet our age requirements for enlistment.
Ne yazık ki orduya yazılmak için gereken yaş gerekliliğine uymuyorsun.
Are you who I think you are? Unfortunately.
- Sen düşündüğüm kişi misin?
Unfortunately, in the absence of your decision on my appointment as the king, I don't have any power over them.
Ne yazık ki beni kral olarak atamadığınızdan dolayı onlar üzerinde herhangi bir gücüm yok.
My pessimism regarding the immediate future was unfortunately always justified.
Yakın gelecekle ilgili kötümserliğim ne yazık ki her zaman haklıydı.
But for me, and thus unfortunately for you, too, they will come too late.
Ama benim için ve maalesef sizin için de. Onlar çok geç gelecek.
Well, unfortunately, after years of support, she decided to resume demeaning herself and is no longer welcome here.
Maalesef ki yıllarca süren destekten sonra... kendini aşağılamaya karar verdi... ve artık burada hoş karşılanamaz.
Unfortunately, it's not happening.
Ne yazık ki, olmuyor.