Voluntary translate Turkish
529 parallel translation
His friend and at times voluntary collaborator Jerome Fandor, reporter of "The Capital"...
"The Capital" gazetesi muhabiri, Juve'nin arkadaşı ve ara sıra da gönüllü asistanı Jerome Fandor.
It confirms with a voluntary statement from the same cab driver.
Bu o gönüllü taksi şöförünün ifadesini doğruluyor.
Herlof's Marte was subjected to painful interrogation after which she made a full voluntary confession in the presence of the assembled clergy.
Marte Herlof, ruhban sınıfı karşısında günahlarını itiraf ettikten sonra acı dolu bir sorgulamaya tutuldu.
We can't possibly disclose... the addresses of the voluntary helpers.
Gönüllü yardımcıların adreslerini söylememiz mümkün değil.
Sir Simon means it was a piece of voluntary service.
Bay Simon bunun gönüllü bir hizmet olduğunu söylüyor.
He deals with men by free exchange and voluntary choice.
İnsanlarla hür iradesiyle ve gönüllü tercihiyle mücadele eder.
I assumed it was voluntary.
Yardım olsun diye herhalde.
This is entirely voluntary, you understand?
Bu gönüllü bir iş, anlıyor musun?
Before this matter affects other students, we will accept his voluntary resignation.
Diğer öğrencileri etkilemeden önce, kendisinin gönüllü istifasını kabul edelim.
Letter of Voluntary Resignation - Byeol Kim
Gönüllü Vazgeçme Mektubu Byeol Kim.
The doctor is a friend of mine and he told me that... he had the impression that the fall was voluntary.
Hastanedeki doktor, ki kendisi arkadaşlarımdan biridir... Michel'in kendisini merdivenlerden... bile bile yuvarladığını düşünüyor.
- What do you mean by "voluntary"?
- Bile bile mi? Ne demek istiyorsun?
Michel must have said rather painful things, during the anesthesia, to make the doctor understand that it was a voluntary gesture.
Michel, narkoz altındayken doktorun yaptığını intihar teşebbüsüne yoracak... benim için çok acı verici şeyler söylemiş olmalı, değil mi?
The seat of the voluntary Tatra Mountain Rescue Service has been
Tatra Dağı Kurtarma Servisi Gönüllüleri,
The film authors wish to dedicate the film to them - the mountain partisans of the days of war and the voluntary Tatra mountain rescue team, the men of the blue Cross.
"Yazarları, filmi onlara, dağlardaki.." "savaş sırasındaki partizanlara ve gönüllü Tatra Dağ Kurtarma Ekibi.." "Mavi Haçın adamlarına adamak istiyor."
A human sacrifice, but a voluntary one.
Gönüllü birinin kurban edilmesi.
You're hereby voluntary privates in Company A of the Texas Rangers...
Bundan böyle Teksas kolcu kuvvetinin A Bölüğünde gönüllü ersin...
Voluntary, huh?
Kendi isteğiyle, huh?
We prosecuted him for voluntary manslaughter.
Kasıtlı adam öldürmekten soruşturma yapmıştım.
No one's forcing you! In custody, work is voluntary.
Tutuklu durumunda iş gönüllülük esasına dayanır.
Yet officers of stainless record and seamen, voluntary all, were moved to mutiny against you.
Ancak, mükemmel sicilleri olan ve tamamen gönüllü gemiciler size isyan etmeye teşvik edilmiş.
My Brothers, as you have been told your presence here is voluntary.
Kardeşlerim, size söylenildiği gibi, gönüllü olarak buradasınız.
I'm not exactly a voluntary patient.
Ben gönüllü bir hasta değilim.
We can hire a lawyer and a psychiatrist, and make an immediate voluntary confession and an offer of restitution.
Bir avukat ve psikiyatrist tutar ve acilen gönüllü bir itiraf hazırlarız. Zararı karşılamayı öneririz.
- "In this wagon is a detachment of Voluntary Labor."
- "Aramızda Gönüllü İşçiler var."
Why did you choose it? It's a voluntary duty.
Neden seçtin o zaman?
Although, I... would have been better pleased had you done it more voluntary.
Yine de, Bunu daha çok gönüllü yapsaydın daha memnun olurdum.
I'm asking you to submit a voluntary request rather than making us order her back.
Senden, onu emir zoruyla geri vermektense gönüllü olarak vermeni rica ediyorum.
Padre, that was a super voluntary you gave us this morning.
Papaz Bey, bu sabah bize çaldığınız org solosu gerçekten mükemmeldi.
You are all paralysed by a selective field that neutralizes nerve impulses to the voluntary muscles.
Sinir iletilerinizi nötralize eden bir alan tarafından felç edildiniz.
Our voluntary nerve functions were under some form of pressure.
İstemli sinir işlevlerimiz bir tür baskı altındaydı.
- Voluntary agency.
- Gönüllü ajanlık.
Sort of voluntary confinement.
Kendi kendini kapatmış buraya.
Doctor! You're lucid and can chose between a process or voluntary leave to Russia.
Aklın başında, seç, ya Rusya'ya gönüllü gidersin, ya da hakkında işlem yapılır.
Your signing of a voluntary pledge of loyalty that you will not again participate in any form or manner of extra-legal or subversive political activity and that you will not again hinder State or Federal authorities in matters relating to safeguarding of the national security
İmzaladığın sadakat yeminine göre ulusal güvenlik söz konusu olduğunda yasadışı ve bölücü eylemlerde bulunmayacak devlet otoritesini hiçe saymayacak ve bir daha devlet ve federal otoriteleri engellemeyeceksin.
Sponsored by natural gas and glasgow city council This exhibit is entirely supported By voluntary contributions.
Sponsoru Glasgow Doğal Gaz ve Belediye olan bu gösteri tamamen gönüllü katkılarla destekleniyor.
I was on my way to make a voluntary confession.
İtiraf etmek için yola çıkmıştım.
What did you want to make a voluntary confession about?
Ne hakkında itirafta bulunacaktın?
Was his immersion voluntary?
Gönüllü olarak mı dondurulmuş?
Well, sir, I'm not sure I understand the distinction between reflexive and voluntary nerve impulses.
Peki, efendim, ben sanırım istemli ve refleks sinirsel tepkiler arasındaki farkı pek anlayamadım.
You have just witnessed a voluntary nerve impulse.
Demin istemli bir sinirsel tepkiye şahit oldunuz.
Isn't it true that Darwin preserved a piece of vermicelli in a glass case until, by some extraordinary means, it actually began to move with a voluntary motion?
Darwin'in, cam bir sandıkta makarna sakladığı ve bazı olağandışı araçlar kullanarak istemli kasılmalarla onları hareket ettirdiği doğru değil mi?
- "Wollen?" "Voluntary?"
"Wollen..." İstemek mi?
It was purely voluntary on your part... and i thank you on behalf of the company.
Senin açından tümüyle gönüllü bir işti ve şirket adına sana teşekkür ediyorum.
I'm voluntary here, see?
Ben buraya gönüllü geldim.
You're voluntary?
Sen gönüllü müsün?
And you're with the Women's Voluntary Service.
Ve sen de gönüllü kadınlar servisindensin.
- I'll put it to them on a voluntary basis.
- Bunu gönüllülerle yapıyorum.
It's risky, so they wanted to put it on a voluntary basis.
Görev riskli olduğu için, gönüllü biri tarafından yapılması isteniyor.
Oh, they were voluntary helpers.
Onlar gönüllüydü.
- And also, voluntary.
- Ve gönüllü olarak...