Wail translate Turkish
209 parallel translation
Whip till you wail aloud!
Yüksek sesle uğuldayana kadar dalgalan!
Almost like the wail of a newborn child that's hungry.
Neredeyse yeni doğmuş aç bir çocuk gibi.
You will die bravely in silence, or you will wail like woman bringing forth child and cry out to us where pony-soldiers are.
Sesiz ve cesurca mı öleceksin... yoksa dördüncü çocuğu doğuran kadın gibi bağıracakmısın... ve atlı askerlerin yerini bize haykıracakmısın.
If you're gonna stay cool, you've got to wail, got to make some jive.
Rahatlamak için biraz hareket edip enerji harcamalısın.
Oh, who shall hinder me to wail and weep... to chide my fortune and torment myself?
Ah, ben ağlamayayım da kimler ağlasın? Ne bahtı kara insanmışım, bu da mı gelecekti başıma?
All of us have cause to wail the dimming of our shining star... but none may help our harms by wailing them.
Parlak yıldızımızın sönmesi hepimizi derinden üzdü, ama ağlamak da derdimize deva olmaz.
Because, my lord, we would have had you hear the traitor speak... and timorously confess the manner and the purpose of his treason... that you might well have signified the same unto the citizens... who haply may misconstrue us in him and wail his death.
Neden derseniz Lordum, biz isterdik ki bu hain konuşsun ve sizin önünüzde ihanet planını ve amacını itiraf etsin. O zaman siz de duyduklarınızı yurttaşlara anlatırdınız. Çünkü bakarsınız halkımız bizi yanlış anlar ve bu adamın arkasından yas tutmaya kalkar.
He doesn't weep and wail.
O ağlamıyordu.
His tortured mind wondering if they call the memory of past triumphs or wail foreboding of disasters yet to come or whether the desert's hot breath has melted his reason into madness.
Örselenen zihni, seslerin geçmiş zaferlerini mi andığını, yoksa gelecek felaketleri mi düşündüğünü... ya da çöl rüzgarının mı kendisini delirttiğini merak etti durdu.
( Sirens wail )
( Sirenler çalıyor )
Thanks for the mail Now, baby, let's wail
Mektuplar için teşekkürler, şimdi inletelim!
He could wail, and the kids loved it.
İyi konuşuyordu ve gençler bayılıyordu.
- I'll wail the living daylights out of that kid.
O canavara gününü göstereceğim!
Ye who are my kinfolk in the flesh, and ye who are my brethren in the spirit, my friends and wonted acquaintances, weep ye, sigh, wail ;
"Sen ki bana benden yakınsın," "kardeşlerim," "dostlarım ve yakınlarım,"
And what will you say at night, when the whole town will wail from fear?
Bakalım gece bütün şehir korkudan titrerken ne yapacaksın?
Go out there and wail.
Şuraya git ve şarkı söyle.
♪ Before I knew Maria's name ♪ And heard her wail and whinin'
Maria'nın ismini bilmeden önce, feryadını ve ağlamsını duydum,
Sweet Jesus that Asian can wail.
Şu Asyalı nasıl da feryat ediyor.
Finish with the wail and get to work.
Feryat etmeyi kes, işine bak.
Left wail!
Sol tarafa!
The crowd set up a wail
Kalabalığı feryat figan kaplamış.
¤ and I'll wail joyfully to receive the wound. ¤
¤ ve ben sevinçle inleyeceğim. ¤ Bayan Charlotte, ben Aziz Pafnucio and I've come sizden vaad edilen Mesih'i getirmenizi rica ediyorum.
Prison band was there and they began to wail
Prison band was there andthey began to wail
I must weep and wail on the mountains and lament in the desert among the herds, for they are so ravaged that no one ventures there.
Dağlarda gözyaşı döküp ağıtlar yakmalı ve sürülerle birlikte, çölde yas tutmalıyım,... yakılıp yıkıldığı için kimselerin gelmediği bu yere.
And I would just wail and yell my lungs out out there on the dunes.
Orada kumulların arasında ciğerim yettiğince bağırıp feryat ettim.
You are doing the worst jobs, everybody are beating you, you never have your money, you have to ask from them everything and to wail, you don't know what's yours, man!
En kötü işleri yapıyorsun, herkez sana kötü davranıyor, hiçbir zaman paran olmuyor, herşeyi onlardan istemek ve sızlanmak zorunda kalıyorsun, sen hakkını alamıyorsun, adamım!
I'm gonna cry, whip and wail, plus I got a thousand messages for y'all.
Ağlayacağım ve yas tutacağım, ve sizin için bir sürü mesajım var.
"The Lord will prevail... where evil shall wail."
Şeytan ağlarken Tanrı üstün gelecek.
I sigh the lack of many a thing I sought... and with old woes new wail my dear time's waste.
Geçmişin anılarını birbir çağıdığımda onca aradığımın yokluğunu duyarım da derinden, Eski acıları tazeler, yeniden yanarım yılların götürdüklerine.
"Now, you rich, weep and wail for the woes awaiting you." Your wealth has rotted, and your garments are eaten by worms. "
"Şimdi zenginsin, lâkin çok yakında gözyaşı ve feryat geldiğinde servetin yağmalanacak, giysilerin kurtlarca yenilecek."
Cry, weep, wail and sob.
Ağla, sızla, feryat, figan!
[Sirens wail]
[Siren sesi]
I hope you wail in agony... and that you will hate me.
Umarım ızdıraptan inlersin ve benden nefret edersin.
Here, within the confines of Castle Plunkett itself... we come to the infamous Wailing Willow... from which the Brogan Banshee... is reported to wail and howl from time to time.
Plunkett Şatosu'nun kendi sınırları içindeki adı çıkmış olan Ağlayan Söğüt'te ise Brogan Ölüm Perisi'nin zaman zaman feryat edip inlediği söylenmektedir.
From the moment we enter crying to the moment we leave dying it'll just cover your face as you wail and cry and scream.
Ağlamaya başladığımız andan, ölüme uzandığımız ana kadar. Feryat figan ağlarken, yalnız yüzünü sarar.
♪ Each little slug here cutting a rug here under the sea ♪ Each little snail here know how to wail here
# Her salyangoz, sedeften bir halı döşemeyi # delice şarkı söylemeyi bilir
- I hear they can wail.
- Çok iyi olduklarını duydum.
- Boy, you really wail.
- Sen gerçekten iyisin.
You guys wail.
Sizler çok iyisiniz.
- You guys wail!
- Ağlatıyorsunuz!
He can wail.
Onun sesi var.
( Gnomes wail )... this must be... er... the parrot... I sent for.
Bu... beklediğim... papağan olmalı.
For if I'm senseless or if I wail then Longshanks will have broken me.
Eğer duygusuzlaşırsam ve bunun sonucunda feryat edersem Uzunbacağa yenilmiş olurum.
We'll find someone.
Wail birini bul.
- fell into a sadness, then into a fast thence to a watch, thence into a weakness thence to a likeness, by this declension, into the madness wherein now he raves and we wail for.
Gittikçe kötüleşip bu hepimize dert olan daldı deliliğin.. ... karanlığına.
All of us have cause to wail the dimming of our shining star.
Hepimiz parlayan yıldızımız karardı diye ne kadar dövünsek yeridir.
John used to wail at night.
John bütün gece inlerdi. Sesler koridor boyunca işitiliyordu.
Wail on the gig, but you gotta play through it.
Tamam. Gitarı bağırtabilirsin, ama doğru yerde gir.
Wail till they get a load of me.
Benden bir Tanrı yapana kadar bekle.
Sure, you fire up the roof, you wail, you go through the red lights, but that's slow, fighting your way through traffic.
Tabii damı havaya uçuruyorsun. Çığlıklar atıyorsun. Kırmızı ışıklar boyunca ilerliyorsun.
( engine revs and sirens wail ) Hey, you're smarter than I thought.
Sandığımdan akıllı çıktın.