Wander translate Turkish
1,707 parallel translation
Go around. In my day, we didn't wander willy-nilly onto someone's property.
Etrafından dolaş. benim zamanımda birinin mülkünde izinsiz dolaşmazdık.
So you just wander around the campground.
Sen de kamp alanında geziniyorsun.
Let's wander.
Biraz dolaşalım.
How now, wit, whither wander you?
Ne oldu akıllı? Gezmeye mi çıktın?
I did not know how long I have would wander around.
Kim bilir buralarda ne kadar kalacaktım.
Bapu, don't wander around.
Bapu başıboş dolanma.
Bapu, don't wander at night. Not good for health.
Bapu, kendi iyiliğin için geceleri dışarıda dolaşma.
But in rainy and cold weather, it may wander indoors.
Ama yağmurlu ve soğuk havalarda, kapalı mekanlarda kalmayı seçer.
Uh, rest assured, whoever he is... if... if he doesn't get this grant... then he is gonna be doomed... to wander this planet that we call Earth... just... just pondering... His very existence.
uh, kendine güvenen, o bir... eğer... eğer o bu bursu alamazsa... lanetlenecek... dünya diye isimlendirdiğimiz bu gezegen sapıp... sadece... sadece düşünüp... onun varoluşunu.
I can feel it. I don't think it's safe for any of us to wander off alone.
Bunu hissedebiliyorum tek başımıza beklemek için güvenli olduğuna inanmıyorum içimizden biri için.
His mind would wander off to be with her.
Aklı fikri onunla olmaktaydı.
Yeeralparil's mind began to wander.
Yeeralparil'in aklı gezinmeye başlar.
I have no ambitions, no dreams. I wander around.
Ne bir tutkum, ne de hayalim var, boş boş dolanıyorum.
- Hands can wander during a dance.
- Eller dans ederken birden kayabilir.
I am sure he is happy with lots of corridors to wander.
Ben onun koridorları dolaşmaktan mutlu olduğuna eminim.
... Happy with lots of corridors to wander?
... koridorları dolaşmaktan mutlu olduğuna mı?
There was this hermit who'd wander around with a deer, Geyikli Baba...
Geyüklü baba vardur, rum abdalu, şarapçu...
" Nor shall death brag thou wander'st in his shade,
Ölüm sana yaklaştı diye, öğünmeyecek.
The thing is... half the time I wander around looking for something which I know is very pertinent.
Sorun şu ki bazen etrafta dolaşıp çok tanıdık gelen bir şeye bakıyorum.
I just wander around trying to figure out what it was that was so important earlier.
Sadece etrafta dolaşıp eskiden bu kadar önemli olan o şeyin ne olduğunu bulmaya çalışıyorum.
And do thou, O Prince of the Heavenly Host, with the power of God, thrust into hell Satan... and all of the evil spirits that wander through the world for the ruin of souls.
Ve cennetin prensi, Tanrı'nın gücüyle seni cehenneme itecek. Şeytan! Ve de dünyada dolaşan tüm şeytani ruhları!
Do you still wander?
Hâlâ geziyor musun?
As archmage, I have no time... To wander as I once did.
Başbüyücü olduğum için, eskisi gibi gezecek bol vaktim yok.
So you wander a lot?
Çok yer gezmişsin ha?
I thought I'd just... wander around.
Buralarda biraz dolaşmayı... düşündüm sadece.
In my darkest days... during your mother's illness... I would let my mind... wander to you.
Annenin hastalığı sırasında en kötü günlerimde....... aklımdan çıkmana izin vermedim.
It's rule one. Don't wander off.
Kural bir, kendi başına dolaşma!
Don't you worry that Seth's eye will wander?
Seth'in gözü kayar diye endişelenmiyor musun?
I mean, I sure wasn't disappointed when I saw you wander up.
Yani, sizi gördüğümde kesinlikle hayal kırıklığına uğramadım.
Isn't it true that while your children were in Bree's care, that she passed out drunk and allowed them to wander off to a downtown business district?
Çocuklarınızı gözetimi kendisindeyken, Bree'nin kendinden geçtiği ve çocukların şehir merkezine kadar ortada gezindikleri doğru değil mi?
My kids don't wander.
Benim çocuklarım gezinmezler.
- Wander time, exploring time...
- Gezme ve keşfetme zamanı.
- Yes. Why the hell do you let an unstable patient wander the hallways?
Dengesiz bir hastanın koridorda dolaşmasına neden izin verdin?
It sticks in my throat to see some Johnny-come-lately wander in and take the piss out of my investors.
Yeni yetme bir çaylağın gelipte ortalıkta dolanarak yatırımcılarımı kızdırmasına gıcık oluyorum.
Only demons can wander around.
Sadece şeytanlar buralarda dolaşabilir.
We could go to the mall and wander around.
Alışveriş merkezine gidip, dolaşabiliriz.
I wander to the ends of the earth Through the swarming streets
Kalabalık sokakların içinden dünyanın sonuna doğru yol alıyorum
" Don't let Sarah wander off.
Sarah nerede? Sarah olmadan dolaşma.
How did you happen to wander into suite 1116 at exactly the right moment?
Nasıl oldu da tam zamanında süit 1116'da bulunuyordun?
They just tie me up so that I don't wander off and hurt myself.
Dolaşıp kendime zarar vermemem için beni buraya bağlıyorlar.
From his seat the boy had time to let his eyes wander over the paintings on the dome, ntil the sound of a buzzer announced the start of the session.
çocuk oturduğu yerden tavandaki resimleri aylakça seyretmeye yetecek kadar vakte sahipti, ta ki seansın başladığını anons eden alarm sesine dek.
It means you wander around as if nothing could hurt you, as if arrows would bounce off you.
Bu, etrafta seni yaralayabilecek bir şey yokmuş gibi geziyorsun demek. Sanki oklar bile sana çarpıp sekiyorlar.
Don't wander off too far.
Fazla uzaklara gitme.
- When did he wander out before?
- Daha önce dışarda mı dolaştı ki?
Stephen, I'm gonna stay up and watch him tonight, make sure he doesn't wander out again.
Stephen, bu gece onu gözlemek için yanında nöbet tutacağım. Yine dışarda dolanmayacağından emin olmak için. Ne yapacaksın?
Let's go for a wander, you and me. Can I go like this in my underwear?
Ne lan, içirdiniz bana rakıyı, uyutuyorsunuz karavanda.
All those who wander in darkness seek the light.
Karanlığa her kim saparsa ışığı mutlaka arayacaktır.
If you wander out, wild beasts... snakes, gators, panthers, will eat you up.
Kaçmayı denerseniz, vahşi hayvanlar yılanlar, timsahlar, panterler sizi çiğ çiğ yer.
To whimply wander being neglected by others, or to live strong and stand tall, depends upon how you live your next three years.
Başkalarının sözüne kanıp yoldan çıkmak, veya dik durup iyi yaşamak,... önümüzdeki üç yıl hayatınızı nasıl yaşayacağınıza bağlı.
Otherwise, you'd wander around aimlessly until I told you what to do.
- Aha!
When we get back to Stars Hollow, we can sleep all day and wander the town in the middle of the night, and... that stuff we did back in the hotel room - - we can definitely do that back in Stars Hollow.
Otel odasında yaptığımız şeyi de kesinlikle yapabiliriz.