English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wandered

Wandered translate Turkish

1,028 parallel translation
It felt like the end of the world. I wandered down this tunnel. Totally lost.
Ve bu gözlerimi yaşarttı, çünkü düşündüm ki, bu evrenler arası inanılmaz uzaklıktaki mesafede bile, bazı temel işlevler aynı.
As she wandered the streets
Bu şarkıyı yazdı şair
In the next few days, the girl wandered around village houses.
İlk bir kaç gün, kız köydeki evlerin etrafında gezindi.
- No brand either. - Why not? One in the county was misted around at that time, outgrew its mother and wandered off.
- Neden olmasın? Annesini geride bıraktı ve dolaştı.
My news is that through sudden flood and fall of water... the duke of Buckingham's army is dispersed and scattered... and he himself wandered away alone, no man knows whither.
Aniden bastıran yağmur ve fırtına yüzünden, Buckingham'ın ordusu tamamen dağıldı. Kendisi de tek başına kaçtı, nereye gittiği belli değil.
You should wait till morning, and then... perhaps try to remember from which hotel you have wandered?
Sabaha kadar bekleyebilirsiniz, ve sonra umarım aradığınız oteli hatırlarsınız?
He wandered in a few moments ago.
Bir kaç dakika önce dolanıyordu.
One of the patients wandered away and we're looking for him.
Hastalardan biri kaçtı ve biz onu arıyoruz.
We have wandered the forest two hours now.
İki saattir ormanı geziyoruz.
I suppose I'd accidentally wandered into her dream.
Sanırım kazara onun rüyasına girdim.
Just wandered off.
Sadece gitti.
I wandered around for more than two years, trying to forget.
İki yıldan fazla orada burada dolaştım, unutmağa çalkıştım
I wandered around Montparnasse all night.
Bütün gece Montparnasse'de süründüm.
Only to plunge me into another, Professor, for this twilight in which I have wandered since leaving your laboratory cannot be called living.
Ancak beni bir başkasına daldırmak için, Profesör,... laboratuvarınızdan ayrıldığımdan beri içinde dolandığım bu alacakaranlığa yaşamak denemeyeceği için.
I stayed in this room last year, so I have a fondness for it and just wandered in.
Geçen sene bu odada kalmıştım, ona alışmışım, düşünmeden içeri daldım.
She might've wandered for miles. Somebody might've picked her up.
Belki çok uzaklaştı, belki de birisi alıkoydu.
- Wandered off.
- Dışarıda.
Or maybe it's the remains of a moon that wandered too close and was torn apart by the tides of Saturn.
Veya Satürn'e çok yaklaşarak gel-git sonucu parçalara ayrılan bir uydunun parçalarıdırlar.
Young Ben took me for a sunrise ride, and the horse wandered away.
Young Ben ile birlikte geziye çıkmıştık, ama at birden uzaklaşıverdi.
Sage, horse wandered away, huh?
At biraz uzaklaştı ha?
He wandered in, asking me to polish his rusty sword
Dükkânıma gelip paslı kılıcını parlatıp parlatamayacağımı sormuştu.
I wandered all over the place, but wound up back here like this.
Her yeri dolaştım, Ve sonunda buraya geldim.
like him. They wandered through the countryside.
Ülkeyi baştan sona dolaşmışlar.
We, er, landed on a separate time track, wandered around a bit and until this little thing clicked itself into place, we hadn't... actually arrived, Hmm!
Ayrı zamanların izlerini takip ettik, bu küçük şey kendini bir yere kilitleyene kadar ortalıkta biraz gezindik, gerçek anlamda bir yere varmadık
And Abraham sent her away, and she departed... and wandered in the wilderness of Beersheba.
Ve İbrahim onu gönderdi ve o da yola çıktı Beer-şeba çölünde dolaştı.
A small groupe wandered
Ayağımıza kim mi bağ olup durdu, buyrun buradan yakın :
Forty years have I wandered over the earth!
Yeryüzünde kırk yıl dolaştım!
I'm afraid you wandered into the wrong theater.
Hayır, herhalde yanlış salona girdin.
So I wandered out through unmapped space and here I found Mudd.
Uzayın belirsiz boşluğunda dolanıp durdum, ve işte orada buldum... Mudd.
It wandered without purpose. And then it met the Other. The Other was an alien probe of great power.
Amaçsız bir şekilde dolaşmış, sonra da diğeriyle karşılaşmış, daha güçlü uzaylı bir varlığın aracıyla.
He must have wandered off quite far.
Mili, başını alıp uzaklara gitmiş olmalı.
It was the chook that wandered into our garden.
Tavuk bahçemizde başıboş dolaşıyordu.
I haven't slept all night, just wandered around.
Tüm gece uyumadan etrafı dolaştım.
Then, as I wandered the city, an upstanding older gentleman approached me and brought me here to the baths.
Ardından, ben şehirde gezinirken, nazik yaşlıca bir adam bana yaklaştı ve beni hamamlara götürdü.
all right, i seem to have wandered a bit but still, no harm done.
Konudan saptım galiba. Neyse, zararı yok.
no longer do we have to be content with keats's "seasons of mists and mellow fruitfulness" wordsworth's "i wandered lonely as a cloud"
Artık yetinmemiz gerekmiyor Keats'in "Sis Mevsimleri ve Olgun Verim" Wordsworth'un "Bulut gibi tek başıma gezindim..."
Funny thing it doesn't matter how much or how little you've wandered around how many women you've been with.
Komik ne kadar yer dolaştığının kaç kadınla birlikte olduğunun önemi yok.
I did hear of a guy named Tatsu who used to be with the Tachibana clan until he stupidly wandered off by himself...
Bir ara Tachibana Klanı'ndan olan ama aptallığı yüzünden uzaklaştırılan... Tatsu diye birini duymuştum ama...
They wandered through the forest, he showed her a lot of things, and... they got to that well.
Ormanda dolaşırlarken, ona bir çok şey gösterdi, ve... çok iyi davranıyorlardı.
I was very confused when I saw the papers, because, when you were in my store making a phone call the other day, Uh-huh. I wandered over to the side window to see... if you had brought a lady with you. [Giggles]
Gazeteleri görünce çok şaşırdım, çünkü, geçen gün benim mağazada bir telefon görüşmesi yaparken, uh huh, yan pencereye kadar yürüyüp, baktım acaba yanında bir bayan getirmiş misin diye.
He was stalking a calf that wandered off from its mother.
Annesinden uzaklaşmış bir buzağıyı kovalıyordu.
The hare, crying, wandered where his feet would take him.
Tavşancık başladı ağlamaya ve amaçsız, kararsız yürümeye.
I've wandered around the nation, in order to meet more real heroes.
Ülkeyi dolanıp, daha çok yiğitle tanışmak istedim.
Look how you've wandered, getting more and more irritated.
Şuna bak, giderek daha çok tedirginleşip kalemi duvarın her yanına bulaştırdın.
Now, she spoke to no one... deposited nothing, simply wandered through the exhibit halls.
Kimseyle bir şey konuşmadı hiçbir şey bırakmadı, öylece sergi odalarında dolaştı.
Anne de Wilbury wandered a few days in the fields,
Anne de Wilbury arazilerde bir kaç gün dolaştı,
I wandered around Europe for a time.
Bir süre avrupa'da dolandım.
A little pram entitled "I wandered lonely as a crab"
Adı : "Yengeç gibi yalnız, gezindim durdum."
I wandered lonely as a cloud... Oh!
Bulut gibi yalnız, gezindim durdum
I wandered all through Japan
Tanba-Sasayama'yı, bütün Japonya'yı dolaştım.
He's wandered his way through France, America, England, Russia...
Gezip dolaştığı ülkeler ;

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]