English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wavering

Wavering translate Turkish

104 parallel translation
No wavering in his emotions at all.
Duygularında hiç bocalamıyor.
No lessening or wavering of disturbing element.
Eksilme yada kararsız hareket yok.
I'm wavering'back and forth.
İleri geri sallanıp duruyordum.
To face death without wavering - that is truly the way of the samurai.
Gerçek bir samuray gibi bocalamadan ölümle yüzleşmekti.
Not only samurai, but townspeople, too, will scoff at his wavering.
Sadece samuraylar değil, şehir halkı bile onun bu bocalamasıyla dalga geçecekler.
This is a spirit like a wavering flame... which only needs care to burn high.
Dalgalanan alev gibi biri... sürekli biraz daha büyük bir alev olmak istiyor.
She's turning back. She's wavering.
Geri döndü, tereddüt ediyor.
" And she wandered as though in a dream through the wavering sea of barley,
" Ve o bir rüyadaymışcasına altın arpa denizinin ortasında dolaşıyor,
The wavering sword!
Salanan kılıç!
"The Wavering Sword".
"Sallanan Kılıç".
Ask God for the strength to continue... and to sing, without wavering, the music you stole from me...
Tanrı'dan devam edebilmen için sana güç vermesini dile ve hiç tereddüt etmeden, benden çaldığın müziği söyleyebilmen için.
While Tamasaburo was wavering over the desires of his youth, Bunta of Mizunomi Swamp was wandering the fields of Sado, searching for Futatsu-iwa Danzaburo.
Tamasaburo gençlik arzularıyla tereddüt yaşıyorken Mizunomi Bataklığı'ndan Bunta, Sado çayırlarında dolanıp,... Futatsu-iwa Danzaburo'yu arıyordu.
I`m hearing rumors that your boss is wavering on the crime bill.
Başkan'ın suç tasarısında tereddüt ettiğine dair dedikodular var.
It's your mind which is wavering, Boss!
Asıl senin kafan yerinde değil, patron!
Step by step our wavering hearts came together, my love.
Adım adım kararsız kalplerimiz bir araya geldiler, aşkım.
- [Coins Clinking ] - [ Voice Wavering] Yes, I am!
Yeneceğim!
The boy is wavering, just as you are.
Sana çocuğun tıpkı senin gibi sallandığını söylemeye geldim.
Oh yes. And then the wavering.
Evet, ondan sonra sendeleme basliyor.
I knew you were wavering a little bit last year... and I hope you get past that but... but seems like you're happy with your decision.
Geçen sene biraz tereddüt ettiğini biliyordum ve geçeceğini ummuştum ama ama verdiğin karardan memnun görünüyorsun.
Are you wavering?
Tereddüt mü ediyorsun?
I know there are rumors in Paris that I, General Dumouriez, am wavering from side to side.
Paris'teki dedikoduları biliyorum ben, General Dumouriez olarak, bir o tarafa, bir bu tarafa geçiyorum.
I was always brave, and kind of righteous Now I find I'm wavering
Her zaman cesur ve nasılsa haklıydım ama şimdi sendeliyorum.
Do you hear me? Get... [Transmission Wavering]
Beni duydunuz mu?
He says three judges are wavering.
Üç jürinin tereddütte olduğunu söylüyor.
I hope you're not wavering yourself.
Umarım tereddüt etmiyorsundur.
I'm going to stop all my wavering!
Artık tereddüt etmeyi bırakacağım.
Today's the day I'm supposed to see Norma and I'm wavering.
Bugün Norma'yla görüşecektim ama kararsızım.
He resisted the temptations of city women without his love wavering in the slightest
Aşkına zarar getirebilecek en ufak bir... şey yaşamadan, şehirli kadınların ayartma çabalarına direniyor.
Hae-won's wavering ]
Hae-won tereddüt ediyor ]
I was always brave, and kind of righteous. Now I find I'm wavering.
Benim dünyayı kurtarmak gibi bir görevim var.
Clear, defiant.. .. never wavering.
Emin, sebatkar kararlı.
Hey, I heard that some of the guys are wavering.
Bazılarının tereddüt ettiğini duydum.
- Wavering?
- Tereddüt mü?
Who's wavering, Tom?
Tereddüt eden kim, Tom?
Just the fact that you've been together for ten years, standing by each other's side through thick and thin, never wavering.
10 sene boyunca birlikte sıkı sıkıya birlikte olmanız hiç tereddüt etmeden...
and my steps are wavering.
Ama olmuyor işte!
I feel angry at Choi Han Sung for wavering, and hateful toward Eun Chan.
Bocaladığı için Choi Han Sung'a kızıyorum, Eun Chan'dan ise nefret ediyorum.
Trouble in the pace and the uncertain wavering
Her adımda bela ve belirsiz tereddüt
Our lack of focus wavering worries anger hatred
Odaklanma eksikliğimiz tereddüt etmemiz endişelerimiz öfkemiz nefretimiz.
Breaths are Wavering.
Nefesler şiddetlendi.
Dana Marschz's wavering consciousness led him to believe that he was leaving this Earth and all its trials.
Dana Marschz'ın bocalayan bilinci O'nun bu dünyayı ve zorluklarını terkettiğini düşündü.
The bridge isn't drawing a consistent load from the heat-sink, it's wavering.
Köprü ısı alıcıdan tutarlı şekilde ısı çekmiyor. Tam tersi kararsız.
The plot collapsed. The wavering army returned to its oath.
Darbe başarısız olmuş, sallantıdaki ordu yeminine geri dönmüştü.
Remember, Goldmoon, present the staff boldly, never wavering, and you will prevail.
Unutma, Altınay, asayı cesurca kullan tereddüt etme, sonunda kazanacaksın.
" FrankieJ. trembled, his palm wavering across those last milk shake cups,
" Frankie J. titredi, avuç içi süt bardaklarının üzerinde salınırken...
Fine, keep wavering.
Peki, tereddüt etmeyi sürdür.
I'm wavering, honestly.
Aslında tereddütteyim.
Well, i don't know, morales. I'm just saying, your faith must be wavering If you need all that crap to prove it.
Bilmiyorum, Morales inancını kanıtlamak için bunlara ihtiyaç duyuyorsan tam bir ruhani boşluktasın demektir.
I'm worried that Noah might be wavering.
Noah'ın bocalamasından korkuyorum.
The wavering sword!
Sallanan Kılıç!
You may experience... a wavering in and out of focus.
Bir dengesizlik yaşayabilirsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]