Wax translate Turkish
2,071 parallel translation
Casts in wax and plaster made by the spirits themselves.
Ruhların kendileri tarafından yapılan, balmumu ve alçıdan dökme.
This is not about public relations, Mr. Wax.
Bu halkın ilişkisiyle ilgili değildir, Sn. Wax.
He got one. It's Wax.
Bir isim elde ettik, o wax.
Wax has pulled the strings every since Galbrain took office.
Wax tamamen iplerle çevrili, Gablin onla ilgili herşeyi ofise getirmiş.
But I'm sure Calvin Wax did.
Ama eminim Calvin Wax biliyordur.
Wax will have Galbrain declare a state of emergency.
Bütün ülke bundan etkilenecek, Wallsen'ı uyarıp acil durum ilan edilebilir.
Armies fall, Mr. Wax, if they're vulnerable, no matter what the size.
Ordu yenildi Wax. Eğer merak ederlerse, neye karar vereceksin.
But Wax never ID'd the target.
Wax yeni bir yer belirledi hedef için.
Jasper Winthrow, Ellery Shipley, Calvin Wax, the Secretary of Defence, the Chief of Staff.
Jasper Winthrow, Ellery Shippley, Calvin Wax.
Okay. You get close to Wax.
Wax'a yaklaş.
Calvin Wax is senior staff. As long as he's inside the White House he's untouchable.
Calvin Wax senin eşyalarını görür görmez Beyaz Saray'a girer, o dokunulmaz.
Either way Calvin Wax is out of a job.
O yolda, Calvin Wax işinden olacak.
I'm sorry about the way things turned out.
Wax'in seni görevden almasından ötürü üzgünüm.
Before Wax killed himself he said the elections and the bombings they were just the beginning.
Wax kendini öldürmeden önce, dedi ki seçimler ve bombalı saldırılar sadece başlangıç.
Wax wasn't Number 1. He was.
Wax bir numara değildi.
With Wax calling the shots, pulling the strings Galgrain never stood a chance for re-election.
Vurulma ile Wax tırmanışa geçecekti Galbrain'in tekrar seçilme olasılığı kalmayacaktı
Wax.
Bal mumu.
This is the only side with wax on it.
Üzerinde bal mumu olan tek yüzü bu.
You should really wax your fanny with those, though.
Poponu bunlarla süslemen gerek.
You mean like a Brazilian wax?
Brezilya ağdası gibi mi?
He made good translation from wax.
Balmumu izinden iyi bir kopya yaptı.
Just pay to get a wax, it's easier.
Gidip ağda al, daha kolay.
"Bound and gagged in a hot candle wax hell"
"Bağlanmış ve sıcak mum ile dağlanmış"
Mac, dye on our wax came back as vermilion.
Mac, balmumundaki maddenin sülüğen olduğu ortaya çıktı.
seal wax.
İçlerinde en mantıklı geleni mühür olarak kullanılması oldu.
They're the only ones using that particular wax-dye combination.
Bu özel balmumu-boya kombinasyonunu yalnızca bu marka kullanıyor.
When you peel off the wax, it crumbles.
Balmumunu sökünce ufalanıp gidiyor.
This is all-natural, non-petroleum, non-toxic surf wax.
Bu tamamen doğal, petrol ve zehirli madde içermeyen sörf tahtası balmumu.
- Surf wax.
- Sörf tahtası balmumu.
And that is because it secretes a wax from glands on its neck.
Bunun nedeni, boynundaki bezlerden cilaya benzer bir madde salgılamasıdır.
I'll wear these kind of clothes, wax myself, anything.
Bu saçma kıyafetleri giyerim, ağda yaptırırım. Her şeyi yaparım.
It's wax. It's not real.
Onlar balmumu, gerçek değil.
One of them have a inflammatory condition, maybe we should do... an ear wax removal?
Birisinin yüksek ateşli durumu var. Belki kulak temizliği yapmalıyız.
Look, I don't care if it shaved its legs and got a bikini wax.
Bacaklarını traş mı etmiş, bikini mi giymiş hiç umurumda değil.
- Hot wax?
- Sıcak mum?
So I guess, wax on, wax off. - We're even now, right?
Aldık verdik ve sanırım ödeştik değil mi?
She did this special thing with her big toe and candle wax...
- Özel birşey yapıyordu... -... başparmağı ve balmumuyla
I mean, you can't really believe that they were even recorded to wax.
Demek istediğim, bunların kaydedildiğine bile inanamazsınız.
It is wax.
Balmumu.
Earlier, you had killed a goat and trapped a quantity of its blood in a ball of wax.
Daha önce bir keçi öldürmüş ve kanını balmumundan bir top içine koymuştunuz.
You used the ball of wax to confuse the time of death.
Balmumu topunu, ölüm zamanını belirsizleştirmek için kullandınız.
And it was this wax that Poirot, he discovered on the dress of Lady Boynton and on the floorboards and the little piece of pottery beneath her chair.
İşte Poirot bu balmumunu, Leydi Boynton'ın giysilerinde yerdeki tahtalarda ve sandalyesinin altında duran testinin üzerinde buldu.
Wax which told to Poirot that there was an accomplice to the murder.
Bu balmumu Poirot'ya, cinayette bir suç ortağı olduğunu da söyledi.
The wax, it melted.
Balmumu eridi.
See a lot of ladies who could use some hot wax, but none of them brown.
Ağda yapması gereken bir sürü kadın görüyorum ama hiçbiri Brown değil.
Mr. Wax is right.
Wax haklı.
Wax is the key.
Wax bu işin anahtar.
But Calvin Wax was his closest aide.
Ama Calvin Wax onun yakınındaydı.
Wax is leaving.
Wax ayrılıyor.
Moons wax and wane.
Sen hala aynı şeyle mi oyalanıyorsun?
Organic wax.
- Organik balmumu.