We better get going translate Turkish
348 parallel translation
Well, boys, I guess we better get going.
Pekala çocuklar, gitsek çok iyi olur.
We better get going.
Gitsek iyi olur.
- We better get going.
- Gitmeliyiz.
Hey, we better get going, too, if we're gonna catch that bus.
Otobüsü kaçırmak istemiyorsak, biz de gitsek iyi olur.
We better get going, Mr Carpenter.
Yola çıksak iyi olur, Bay Carpenter.
You mean we better get going, don't you, honey?
Gitsek iyi olur diyorsun öyle mi, tatlım.
We better get going while we still got daylight.
Henüz gündüzken geçmek en iyisi.
We better get going.
- Gitsek iyi olur.
It's getting late, so we better get going.
Saat geç oluyor, yola düşsek iyi olacak.
Sure, but we better get going.
Elbette, fakat harekete geçsek iyi olacak.
- We better get going.
- Yola koyulsak iyi olur.
We better get going.
Gitsek iyi olacak.
I think we better get going.
Sanırım gitsek iyi olur.
- We better get going.
- Gitsek iyi olur.
- We better get going.
- Gitsek iyi olacak.
You're right. We better get going.
Haklısın gitsek iyi olcak.
I think we better get going.
Sanırım gitmeliyiz.
- We better get going.
- Acele etsek iyi olur.
We better get going now.
Hazırlanmaya başlasak iyi olur.
I guess I better get my coat if we're going.
Gidiyorsak paltomu alsam iyi olacak.
Lucky, we'd better get ready if we're going to do the dance.
Dans için hazırlanmalıyız. Şey...
We'd better get going for Lordsburg as soon as we can.
Olabildiğince çabuk Lordsburg'e yola çıksak iyi olur.
If we're gonna get started this afternoon, I'd better be going.
Bu öğlen yola çıkacaksak hazırlansam iyi olur.
We're going to have dinner in a few minutes, and you'd better get ready.
Birkaç dakika içinde akşam yemeği yiyeceğiz, hazırlansan iyi olur.
Well, if we're going to get started this afternoon, I'd better get my things together.
Akşam üstü orada olacaksak eşyalarımı toplamaya başlayayım.
Well, we better get gas if we're going to Cleveland.
Cleveland'a gideceksek benzin alsak iyi olur.
Well, we'd better get going, or the war'll be over and we'll be old men before we even see Quantrill.
Gitsek iyi olacak yoksa savaş bitmiş olacak ve biz Quantrill'i görmeden önce ihtiyarlayacağız.
- We'd better get going.
- Yola koyulsak iyi olur.
The sooner we get going, the better.
Ne çabuk gidersek o kadar iyi.
We'd better get going.
Acele etmeliyiz.
I think, uh, we'd better get going.
Biz gitsek iyi olur.
WE'D BETTER GET GOING.
Gidelim.
- Come on, we'd better get going.
- Hadi bakalım.
We aren't going to their wedding either, but you'd better get inside.
Düğün törenlerine biz de gitmeyeceğiz ama aşağı insen iyi edersin.
Thanks, we'd better get going.
Teşekkür ederiz, devam etsek iyi olur.
Perdy, we better get these little nippers off to bed if we're going for a W-A-L-K.
Perdy, eğer Y-Ü-R-Ü-Y-Ü-Ş-E çıkacaksak bu ufaklıkları yatırsak iyi olur.
As I was saying, we better get started if we're going to see everything.
Dediğim gibi, her şeyi göreceksek bir an önce yola koyulmalıyız.
I think we'd better get going.
Gitsek iyi olur.
( DORTMUN ) We'd better get going.
En iyisi gidelim.
We'd better get going, sir, before the town is completely surrounded.
Şehir tamamen düşmeden yola çıksak iyi olur efendim.
If we're going to have visitors, we better get out of here.
Madem misafirlerimiz geliyor, buradan çıksak iyi ederiz.
All right, we'd better get going.
Tamam gitmemiz gerekiyor.
We'd better get going.
Yola koyulsak iyi olur.
- Rollin, we'd better get going.
- Rollin, Başlasak iyi olur.
If we're going to go downtown we'd better get started.
Şehir merkezine gideceksek başlasak iyi olur.
We'd better get going.
Hemen geri dönmeliyiz.
It looks like we're going to get a little bit of rain, so you better cover up.
Görünüşe göre biraz yağmur alacağız, örtünseniz iyi olur.
I think we'd better get going.
Gitsek iyi olur sanırım.
Without my horses, I can't get to where l'm going... so we'd better just shoot it out right now.
Atlarım olmadan gideceğim yere gidemem. Demek ki hemen ateş etmeye başlasak iyi olur.
We'd better get going.
Gitsek iyi olur.
We'd better get going, folks, or we'll miss the train in Omaha.
Artık yola çıksak iyi olacak. Yoksa Omaha'dan kalkan treni kaçıracağız.