We do it translate Turkish
27,580 parallel translation
If there's a door in here, we'd find it eventually, right? Let's see how we do it.
Nasıl bulacağımızı görelim.
I've seen how we do it.
Nasıl yapacağımızı gördüm!
How do we do it? Is there a pill I can take or something I could vape?
Alabileceğim bir ilaç var mı ya da içime çekebileceğim bir şeyler?
But we do it differently than any other intelligence agency in the world, because no one knows we exist.
Ama biz bunu dünyadaki diğer tüm istihbarat servislerinden farklı şekilde yapıyoruz. Çünkü, kimse varlığımızdan haberdar değil.
You're in this with me, so it'll work better if we do it together.
Bu işte birlikteyiz, beraber yaparsak daha iyi sonuç alırız.
Uh, okay, can we do it in the van so we can get going?
Tamam ama karavanda baksan olur mu? Biz de yola çıkarız.
I turned the crank we found in the lab, which was a mistake to do unsupervised, perhaps, now that I think about it.
Laboratuvarda bulduğumuz kolu çevirdim ama şimdi düşününce gözetimsiz yapmak bir hataydı.
Pick one, we'll do it together.
Birlikte yapalım.
We put this dish on the menu... this is now a Thomas Keller dish and you'll never be able to do it again.
Bu yemeği menüye koyarsak, artık bir Thomas Keller yemeği olur... " ve bir daha bu yemeği yapamazsın.
If we are able to do that with food, I think it's a pretty cool idea.
Bunu yemeklerle yapabilirsek bence çok iyi olur.
We could do it together.
Birlikte yapabiliriz.
We didn't do it.
Biz yapmadık.
- We didn't do it!
- Biz yapmadık!
We didn't do it!
- Biz yapmadık!
With this, we could do it in the blink of an eye.
Bununla, göz kırpması kadar bir sürede yapabiliriz.
- We can do it together.
- Beraber yapabiliriz.
- And we do not want to get into trouble is not it? - No.
- Ve biz de beladan istemiyoruz, değil mi - hayır.
In the office Grunts? How can we get in. How do we find it?
Brummes ofisinde Onları nasıl bulacağız
All we have to do is find it.
Tek yapmamız gereken bulmak.
Do we know whose case it is?
- Kimin çantası olduğunu biliyor muyuz?
How do we fix it?
Nasıl toparlayacağız bu işi?
We do like it rough, don't we?
Biz şiddet severiz, değil mi?
We'll do it again.
Bunu yine yapacağız.
Do it that way, and we risk an asymmetrical collapse of the magnetic bottle.
Öyle yapın da mantetik tüpün orantısız bir şekilde çökmesine neden olun.
If even my creator could choose to see me as a mere machine when it suited him, what choice do we have with the rest of humanity?
Yaraticim bile, ona uydukça, beni yalnizca bir makine olarak görmeyi tercih ediyorsa insanligin geri kalani için sansimiz nedir?
You'll have to pay for the things you've done, but so will I and we'll do it together.
Yaptığın şeylerin hesabını ödemek zorundasın aynı şekilde ben de. Ve bunu birlikte yapacağız.
Even if something does come through, what are we supposed to do about it?
Bir şey gelse bile, ne yapacağız ki?
But we're all here now and it's time to do something, right?
Ş u an buradayız ve bir şey yapma zamanı, değil mi?
We all do, we beat it together.
Hepimizin var. Birlikte yendik.
But I need to do more testing before we use it on humans.
İnsanlara kullanmadan önce test etmem lazım...
We'll start over, and we will do it right this time.
Baştan başlarız, ve bu sefer doğru yaparız.
We'll do it my way.
Benim yöntemimle olacak.
There's four of us and we're trained. How do you think it's gonna go?
Biz dört eğitimli adamız, sizce bu işin sonu ne olacak?
Yes... it seems both of you are feeling rather alone at the moment, and sometimes the best we can do is to try to feel alone together.
İkiniz de şuanda oldukça yalnız hissediyor gibi görünüyorsunuz, ve bazen en iyi yaptığımız şey beraberce yalnız hissetmek oluyor.
Okay, I don't want to shoot a hole in our only idea here, but... How do we do this without Delaney knowing we did it?
Tamam, planımızı sekteye uğratmak istemem ama bunu Delaney'e söylemeden nasıl yapacağız?
- But we can do it.
- Ama başarabiliriz.
And we keep improvising, and in case you haven't noticed, the future doesn't seem to like it when we do that.
Ve doğaçlama yapıyoruz ve fark etmediysen söyleyeyim gelecek bunu yapmamızdan pek hoşlanmıyor.
Well, it's just that if the scan was accurate, you'd barely even be able to communicate with me right now, but it's no big deal, we just need to do it again, and I'll put a rush on this one for you.
Eğer veriler doğruysa şu an bizimle konuşamıyor olman gerekirdi ancak büyük bir şey değil, sadece tekrar yapmamız gerekecek ve senin için bunu hızlandıracağım.
How do we know it just doesn't want to use us?
Sadece bizi kullanmak istemediğini nerden biliyoruz?
We can do it again.
Bunu tekrar yapabiliriz.
I just figured we'd do it like on "Law Order."
"Kanun ve Düzen" dizisindeki gibi yaparız diyordum. - Doğru.
- We do, we do. We have tons of it.
- Var, hem de bir sürü.
Owen is not here to do us any harm, and even if he were, we'd take care of it, okay?
Diyelim ki öyle, o zaman icabına bakarız tamam mı?
Only thing we can do is get it out.
Onu dışarı çıkarabiliriz.
And if we're both not into this 100 %, then we shouldn't do it at all.
İkimiz de bunu tamamen istemiyorsak, hiç yapmamalıyız.
No, but I think we should do it anyway.
Hayır, eninde sonunda yapmamız gerek diye düşünüyorum.
We do have it.
Örneğimiz var.
But we need to do it together, and that means you and me and no one else.
Yani senle ben, bir başkası değil.
It tortured me thinking about what he had to do. And what we convinced him to do.
Yapmak zorunda kaldığı şeyi düşünmek bana acı veriyordu, onu yapması için ikna ettiğimiz şeyi.
It's a ritual that we do for the dead and the dying.
Ölmüş ve ölmekte olanlara yaptığımız bir ritüel bu.
We'll just do it.
Kabuk yap sadece yapalım.
we do it together 16
we do it my way 21
we do it all the time 27
we don't know each other 51
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have 70
we don't have any 57
we don't 1406
we don't have anything 45
we do it my way 21
we do it all the time 27
we don't know each other 51
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have 70
we don't have any 57
we don't 1406
we don't have anything 45
we don't have time for that 61
we don't care 92
we don't know 1067
we do 2181
we don't know yet 293
we don't have time 329
we don't have it 66
we don't know anything 72
we don't know that 318
we don't have a lot of time 158
we don't care 92
we don't know 1067
we do 2181
we don't know yet 293
we don't have time 329
we don't have it 66
we don't know anything 72
we don't know that 318
we don't have a lot of time 158