Wedding translate Turkish
30,673 parallel translation
Besides, we're looking for a wedding venue today.
Ayrıca, bugün düğün için mekan bakacağız.
You know, the venue is the axle of the wedding chariot.
Biliyorsun, düğün arabasının dingili mekandır.
We're looking for the vacant warehouse for the wedding venue?
Düğün için terkedilmiş depoyu arıyorduk ama?
Our wedding's gonna be sick romantic.
Bizim düğünümüz aşırı romantik olacak.
Our wedding's gonna be way romantic, bro.
Bizim düğünümüz devasa romantik olacak, dostum.
Our wedding is gonna be so... big... that the Giants will come to town and everyone gets a big spoon.
Bizim düğünümüz o kadar büyük olacak ki şehre devler inecek ve kaşık yerine kepçe dağıtacağız.
I'm not arranging a wedding, Belle.
Düğün hazırlıkları yaptığımız yok, Belle.
Please, it is her wedding day.
Lütfen, bu onun düğün günü.
All that matters now is Martha - she is alone on her wedding day and I made her a promise.
Bütün derdim Martha. Şu anda düğününde yalnız ve ben ona söz verdim.
Ever since you admitted we had a vibe, I've been planning our wedding.
Aramızda elektriklenme olduğunu itiraf ettiğinden beri düğünümüzü planlıyorum.
I guess we have a wedding to plan.
Sanırım plânlanacak bir düğünümüz var.
I wanted to go to another wedding exhibition.
Gelin provasını başka bir yerde daha yapmak istiyorum ya.
You want a wedding in the chapel.
Kilisede evleneceğim demedin mi sen bana?
They are celebrating their 20th wedding anniversary.
- 20. evlilik yıldönümlerini kutluyorlar? - Biliyorum.
You had a picture of you and Diane on your wedding day.
Diane'le düğün fotoğrafınız vardı.
Just after the wedding.
Düğünden hemen sonraydı.
Nobody will notice at the wedding, I promise you.
Düğünde kimse fark etmez, size söz veriyorum.
- My wedding was a transaction.
Benim evliliğim bir takastı.
Frank, this is my wedding day.
Frank, bugün düğün günüm.
I was going to a wedding.
- Bir düğüne gidiyordum.
Must have fallen in drunk after the wedding and washed into Lake Michigan.
Düğünden sonra düşmüşüm, kendimi Michigan Gölü'nde buldum.
That his tux from the wedding?
- Bu düğünde giydiği smokin mi.
Some women wear wedding rings.
Bazı kadınlar alyans takar.
He was at our wedding.
Düğünümüze de gelmişti.
And you "didn't forge" " our wedding anniversary the year before that?
Ondan önceki sene evlilik yıl dönümüzü unutmadığın gibi mi?
Grandpa, do you think it's weird Nana invited you to her wedding?
Dede, anneannemin seni düğüne davet etmesi tuhaf değil mi sence?
We're traveling to the wedding right now... if there is one.
- Hayır. Düğüne gidiyorduk biz de. Düğün olursa tabii.
They're preparing a roast for the wedding.
Düğün için bir taşlama yazısı hazırlıyorlar.
Pretty soon, you're gonna be getting on a train to my next wedding.
Çok yakında benim bir sonraki düğünüme gelmek üzere trende olacaksın.
But if this wedding doesn't happen, you know where she's gonna end up in 10 years - - su casa or... my... casa.
Ama bu düğün gerçekleşmezse 10 yıl sonra nerede olacağını biliyorsun. Su casa. Ya da benim casa.
Great, Mom. See you at the wedding.
- Tamam anne, düğünde görüşürüz.
Over the summer, I went to a wedding in Juárez and met Frida, this amazing girl who enlightened me to how Communism can rid the world of injustice.
Yazın Juarez'de bir düğüne gittim ve Frida'yla tanıştım. Komünizmin dünyadaki adaletsizliği nasıl temizleyeceği konusunda beni aydınlatan muhteşem bir kız.
I mean, there'd - - there'd be a lot of things that I'd be giving up that I've always imagined doing, like - - like walking her down the aisle in her wedding dress.
Her zaman hayalini kurduğum pek çok şeyden vazgeçmem gerekecekti çünkü. Mesela gelinliği içinde onu damada teslim etmek gibi.
I need to ask him to go with me next week to Juárez to my cousin's wedding.
Gelecek hafta kuzenimin düğünü için Juárez'e gidelim diyeceğim.
I was going to ask you to go to Juárez with me next week for my cousin's wedding, but I know that you don't want to go, so I'll go alone.
Gelecek hafta kuzenimin düğünü için benimle Juárez'e gelir misin diyecektim ama gelmek istemeyeceğini biliyorum, tek giderim ben.
About that wedding - -
O düğüne...
Let me know when I have to spring for a wedding.
Düğün masrafları için ararsın.
The woman at my wedding, she's not his mother.
Sonuçta düğünüme gelen kadın annesi falan değil ya.
We were due at the wedding chapel at seven o'clock, and at four that afternoon I went downstairs to the tables.
Gerçek bu. Saat 7'de evlenmek için kilisedeydik ve öğleden sonra 4'te yemeğe indim.
On our wedding night, he, uh... he got real tense.
Düğün gecemizde çok gerildi.
Are you looking for a band for your wedding, birthday, or corporate event?
Düğün, doğum günü veya kurumsal etkinlikler için bir grup mu arıyorsunuz?
He looks like me on my wedding night.
Evlendiğim gün ben de böyleydim.
- So... when Glen and I first got married, his parents gave us, as a wedding gift, um, a little house that they had in Pennsylvania.
İşte... Glen'le evlendiğimiz zaman ailesi evlilik hediyesi olarak Pennsylvania'daki ufak evlerini bize verdi.
So it's a classy wedding.
Klas bir düğün yani.
Knowing that nothing lies ahead but corns and death, is there anyone else you would like to come to your wedding?
Geleceğinde nasırlar ve ölüm olduğunu düşünürsek, dünyada düğününe gelmesini istediğin başka biri var mı?
- Wedding's in three days.
- Düğüne üç gün var.
So, is that what the big news is? The wedding?
Büyük haber düğün müydü yani?
The wedding.
- Düğünü.
The wedding isn't off. Why do you think that?
Düğün iptal değil, niye olsun?
- About the wedding being off?
- Düğünün iptalini mi?
This is... your wedding cake.
Bu düğün pastan.