English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / When's dinner

When's dinner translate Turkish

314 parallel translation
Hey, when's dinner?
Hey, yemek ne zaman?
I'll call you when dinner's ready.
Yemek hazır olunca çağırırım.
When you guys go down to dinner, would you mind bringing back a roast beef sandwich, rare, and a piece of huckleberry pie, Lieutenant.
Akşam yemeğine indiğinizde bana güzel kızarmış bir etli sandviçle bir parça frenk üzümlü pasta getirir misiniz acaba, Üsteğmenim?
It was pushed under the door when everyone was in here at dinner.
- Herkesin burada yemekte olduğu sırada. - Teşekkür ederim.
Do you think, when all this business is over, I can call and ask you out to dinner... or dancing or just to talk, in a purely personal way?
Acaba şu mesleki ilişkimiz bittiğinde seni sadece kişisel olarak yemeğe dansa veya sırf muhabbet etmeye davet edebilir miyim?
That old man worries him quite a bit, particularly when he's in the middle of his dinner... or when he's trying on a new coat from London.
Bu yaşlı adam onu oldukça kaygılandırıyor. Özellikle de tam akşam yemeğinin ortasındayken... veyahut Londra'dan gelme yeni bir ceketi üzerinde deniyorken.
That's what comes from warming it over and over when you don't serve dinner on time.
Siz yemeğe vaktinde gelmeyince sürekli ısıtmaktan bu hâle geliyor.
I'll probably get married one of these days, but when I do, it's gonna be to someone who thinks of life not just as a new dress and a lobster dinner or latest scandal.
Muhtemelen bir gün evlenirim ama evlenirsem de hayatı yalnızca yeni bir elbise, ıstakozlu bir akşam yemeği ve son dedikodulardan ibaret görmeyen biriyle evlenirim.
And that's when I ordered dinner.
Akşam yemeğini de o zaman ısmarladım.
- When's dinner?
- Yemek ne zaman?
You know, when I invited you out to dinner tonight, it was with the cold-blooded intention of picking the brains of a civil servant's wife.
Bu gece seni yemeğe davet ederken... amacım bir bürokrat karısının başının etini yemekti.
When's dinner around here?
Yemek ne zaman?
All you do is whistle when it's dinner time and they just sit right up and beg.
Tek yapacağın şey yemek zamanı ıslık çalmak. Hemen gelip beklerler.
But that Wednesday, when we had dinner together...
Fakat o Çarşamba günü, birlikte yemek yediğimiz sırada...
When a girl's taken to a place called Al's Motel, she better not count on dinner.
Al'ın Moteli denilen bir yere götürülüyorsa, kız o yemeğe hiç güvenmemeli ya, neyse.
So when you finally sit at the dinner table, you already suffer a kind of indigestion.
Nihayet yemek masasına oturunca da çoktan hazımsızlığın başlamış oluyor.
That's when you'll meet her. At dinner.
Akşam yemeğinde onunla tanışırsın.
here, when he sees the wing flapping, he's wondering what's happend, so he come across.. .. he sees fat old bird and smell here the old perfume.. .. made from rotten dead fish, then, wanting dinner..
buraya gel, kanatların çırpıldığını görünce, ne olduğunu merak ediyor, ve geliyor..... orada şişman ve yaşlı bir kuş görür, ve onun kokusunu duyar..... o aslında çürümüş balık kokusudur..., o zaman yemek ister...
'P.S. I will be thinking of Dad on Friday,''when he speaks at the banker's dinner.'
Cuma günü Babamı,'Bankacıların akşam yemeğinde'konuşurken düşünüyorum.
- I'll wait until you call... and I'll meet you when you come to buy the living room drapes at Bloomingdale's. Yeah, and then we'll have lunch downstairs... and we'll come up here till it's time to get dressed... and go out and buy lamb chops for his dinner.
Evet, sonra aşağıda yemek yiyeceğiz ve giyinme zamanı gelene kadar yukarı çıkmış olacağız ve akşam yemeği için kuzu pirzolası almak için dışarı çıkacağız.
- l'll call you when dinner's ready.
- Yemek hazır olunca çağırırım.
Will you open that wine when we honor you at the dinner?
Akşam yemeğinde seni onurlandırdığımızda, şarabı açacak mısın?
And my daughter... when we eat dinner... she's in her nightgown.
Kızım yemeğimizi yediğimizde geceliğini giyiyor.
This is the moment when a woman who's spent most of her money on a hairdresser, a new dress, an expensive dinner feels she's made a good investment.
Bu bir kadının parasının en çoğunu harcadığı andır bir kuaförde, yeni bir elbise, pahalı bir akşam yemeği iyi bir yatırım yaptığını hissettirir.
That's right, you only see her when she serves the guests, she is not generally asked to join us for dinner.
Doğru, hizmetliyi sadece misafirlere servis yaparken görürsün, genelde yemekte bize katılması istenmez.
When you've given Ismael his dinner, turn off the lights in the shop and lock up.
İsmail'in akşam yemeğini verdikten sonra dükkânın ışıklarını söndür ve kapıyı kilitle.
The rest of us, when we change clothes for dinner We go to the laundry, and we take a clean, folded dress off the shelf.
Hepimiz yemekten önce elbiselerimizi değiştirecekken çamaşırhaneye gidip raflardan katlanmış bir elbise alıyoruz.
I don't think you should come to dinner when there's so much on your mind.
Sam, aklında bunca şey varken yemeğe gelmeni istememeliyim.
You were on your way to a candlelit dinner at Monty's when Stan spotted a charming little Pakistani restaurant.
Montys'de mum ışığında yemek yemeye giderken Stan köşe başında küçük şirin bir Pakistan restoranı gördü.
What's she going to say when I don't show up for dinner for the next 20 years to life? [DOORBELL RINGS] There's the long arm of the law!
Oh, sanırım dışarı çıkıp eski günlerin hatırına birkaç popo koklayacağım.
* And have dinner on the table When he's hungry * *
* Acıktığı zaman, yemeğini yaparım * *
What's she going to say when I don't show up for dinner for the next 20 years to life? [DOORBELL RINGS]
Önümüzdeki yirmi yıl içinde yemek vaktinde evde olmazsam o ne der ki?
Let's have dinner again sometime when you're about, oh, in your late 30s.
Bir ara tekrar bir akşam yemeği yiyelim. Mesela sen otuzlarını devirmek üzereyken.
When he wakes up, try and be normal. Cook him dinner.
Uyandığında, normal davranmaya çalış.
When you were nine, you fed the animals on the block... And made dinner, did everyone's homework... And, in your spare time, you practiced law.
Sen dokuz yaşındayken civardaki bütün hayvanları besler... yemeği hazırlar, herkesin ödevini yapar... boş zamanlarında da hukukla uğraşırdın.
And listen, when you get back from Cannes, let's have dinner, all right?
Ve dinle, Cannes'dan döndüğünde, bir akşam yemeği yiyelim, tamam mı?
When I'm through, I'm going to Cono's for dinner.
Çıkınca, Cono'ya yemeğe gideceğim.
And when my father came home for dinner we sat around and ate as if nothing was wrong.
Babam akşam eve gelince masaya oturduk ve her şey yolundaymış gibi yemek yedik.
So... when's dinner going to be ready?
Peki, yemek ne zaman hazır olacak?
Stockings and suspenders are popular, and giving a discreet flash of stocking top when you're getting out of a car on the way to dinner can make a man's mind wander all night.
Seksi çorap ve jartiyerler favorilerdir, yemeğe giderken arabaya bindiği esnada ki seksi çorapların yarattığı etki bütün bir gece boyu aklından gitmeyecektir.
I thought a date was when you went to somebody's house and you picked them up and you took them out to dinner.
Ama çikma dedigin seyde birinin evine gidip alirsin. Sonra da onu aksam yemegine falan götürürsün.
Did I tell you about when Axel treated me for my 21st birthday dinner? My good pal? - No.
21. yaş günü yemeğimde arkadaşım Axel'ın bana ne yaptığını anlatmış mıydım?
But when Geoffrey called... And asked us to take him for dinner, he made a sudden pattern... In life's little tea leaves, because who wants to go to banks?
Ama Geoffrey arayıp yemeğe gelmek istediğini söylediğinde aslında niyetini belli etmişti, çünkü kim bankaya gitmek ister ki?
So there I was, sitting in Quark's, when Morn comes over and invites me for dinner.
Ve sonra oradaydım, Quark'ın yerinde oturuyordum, Morn gelip beni akşam yemeğine davet etti.
When's the last time you and your wife had dinner with anyone of color, Mr. Lewin?
Siyah biriyle en son ne zaman yemek yediniz?
Hey, when we go out to dinner don't I let you talk in the clown's head?
Hey, akşam yemeğine çıktığımızda seni palyaçoya götürmedim mi?
And then this one night, we were just watchin'TV after dinner like we always do, and that's when Larry told me... that one of Mama's chores had always been to massage his you-know-what.
Daha sonra o gece, yemekten sonra televizyon izliyorduk. Her zaman yaptığımız gibi. Ve sonra Larry bana dedi ki annenin en önemli görevlerinden birisi de daima masaj yapmakmış onun...
All right, so when's the old man due back for dinner?
- Pekala, yaşlı adam ne zaman yemeğe gelecek?
That's when our Lord got one or two bits of food and turned it into a whole pile of food for dinner.
Çılgınca değil o. Efendimizin 1-2 lokma yiyeceği varken... onları akşam yemeği için yiyecek yığınına dönüştürmesiydi o.
Last night at dinner, when the meals came she put half her chicken piccata on my plate and took all my tomatoes.
Dün akşam yemeklerimiz gelince tavuğun yarısını benim tabağıma koydu ve domateslerimi aldı.
They serve dinner here at 7, so that's when we'll make our calls.
Saat 19 : 00'da ara veriyorlar, demek o zaman arayacağız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]