Whenever translate Turkish
10,235 parallel translation
I have to run whenever I see my dad and seeing your brother makes me feel heavy with guilt.
Ne zaman babamı görsem kaçmak zorunda kalıyorum. Ve ağabeyini görmek kendimi suçlu hissettiriyor.
No matter how hard I try, I can't get my mom out of my head whenever I'm around you.
Ne kadar denersem deneyeyim yanındayken annem aklımdan çıkmıyor.
When I get finished with this tonight, or tomorrow, whenever I get done, it's gonna be better than ever.
Bu gece bunu bitirdiğimde ya da yarın ya da ne zaman biterse işte eskisinden çok daha iyi olacak.
Whenever Louis asks to have drinks with me, the answer's always no.
Louis ne zaman bana içmeye gitmeyi teklif ederse, cevap her seferinde hayır.
Pays $ 1.25 a day, payable whenever Austin raises the funds.
Günde 1.25 $ ödeniyor. Austin ne zaman ücreti artırırsa o zaman alırsın.
Just stick close by me and you guys can play for her again whenever I break up with her.
Yanı başımda kalın da ondan ayrıldığımda yine onu kapmak için oyun oynarsınız.
- Having sex whenever we're together.
- Her görüşmede işi pişirmek.
So that whenever she does become mine, I won't be too flustered by it.
Günün birinde o insan benim olursa böylece bunun sarhoşluğuna kapılmayacağım.
We made love whenever he came over.
Her geldiğinde sevişirdik.
Like, I have to be available for him whenever he wants.
İstediği zaman onun için hazır olmamı bekler.
And I want you to know I'm, I'm here whenever you need me.
İhtiyacın olduğunda buradayım, bil istedim.
Whenever I go looking... trouble finds me.
Ne zaman aramaya çalışsam bela beni buluyor.
I get head pains, dizziness, blackouts whenever I have to concentrate hard or whenever things g-get intense.
Ne zaman aşırı odaklanmak zorunda kalsam ya da işleri gerginleştiğinde... -... baş ağrılarım, baş dönmelerim, bayılmalarım oluyor.
Whenever I come to you with a problem, you always do the same classic Kester thing - you throw it straight back.
Ne zaman sana bir problemle gelsem her zaman klasik Kester hareketini yapıyorsun. Hemen yansıtıyorsun.
As long as you know Miss Baxter is happy to undertake any or all of your duties whenever you wish.
Bildiğin gibi, Bayan Baxter dilediğin zaman senin vazifelerini üstlenmeye hazır.
Whenever you choose, but... that's what I want.
Sen ne zaman istersen. Ama bunu istiyorum.
For the past year, whenever big Mike was out of the house, Rusty would call Mike to come over and secretly weed out the junk.
Rusty Son bir yıldır Büyük Mike evden ayrıldığı zamanlarda gizlice istifi ayıklamak için Mike'ı çağırıyordu.
Whenever I talk to her, it's like, you know... and she's kind of...
Ne zaman onunla konuşsam, sanki, bilirsin... o bir tür...
I know whenever we had a big cold front in Fowlerton...
Fowlerton'da ne zaman büyük bir yağış olsa öyle -
Always, I mean always, a big hit whenever I'd throw one.
Ne zaman bir şey desem tutar böyle. Hiç değişmez.
You can come back whenever you want.
Ne zaman istersen gelebilirsin.
Whenever Walt tells me to.
Walt ne zaman söylerse.
Whenever the Cheyenne needed justice, didn't feel they could get it through legal means, they'd hire Hector to knock some teeth out.
Ne zaman Cheyenne'in adalete ihtiyacı olsa... ve kanunen bunu alamayacaklarını hissetseler... birkaç diş dökmek için Hektor'u tutarlardı.
Then, do it whenever you have time.
O zaman elinizdeki iş bitince ilk olarak buraya başlayın.
Whenever there is a call we think, ifs Sam.
Telefonumuz ne zaman çalsa Sam'ı düşünüyoruz.
Which leaves the second option, section 2 of the 25th amendment, which says that whenever there's a vacancy in the vice president's position, the president can fill the post.
İkinci seçenekse, 25. değişikliğin 2. bölümü. Buna göre Başkan yardımcısı pozisyonunun boşalması durumunda, başkan bu pozisyonu doldurabilir.
They just take whenever they want, and they have no problem turning their backs on the people who gave it to them... people like me, who strap on their boots every day, kiss their wife and kids goodbye,
Bir şeyi istedikleri zaman alırlar ve istediklerini veren insanlara sırtlarını dönmekte bir sorun görmezler.
- Sure. Whenever.
Ne zaman istersen.
Well, whatever it is, for some reason I don't have to suppress my gag reflex now Whenever you mention your cordwainer.
Sebebi her neyse artık ayakkabıcından söz ettiğinde öğürme refleksimi bastırmak zorunda kalmıyorum.
If he can call me whenever he has a chance, - I will really appreciate it.
Eğer fırsatı olur olmaz beni ararsa çok memnun olurum.
I'd give mylife whenever
Canım feda olsun sana
Your liver failure seems to come and go whenever you need it to.
Karaciğerinizdeki sıkıntı da keyfekeder ortaya çıkıp kayboluyor gibi sanki.
DAWN : Lighten it up with a quick joke whenever possible.
Fırsat buldukça küçük bir şakayla aydınlanıyorum.
Whenever you do your impressions, it makes me super uncomfortable.
Ne zaman taklit yapsan bu beni çok rahatsız hissettiriyor. Tamam.
Whenever you're ready.
Hazır olunca haber ver.
Whenever I think I'm certain about something, I'm always surprised.
Ne zaman bir şeyler hakkında emin olsam, şaşırtmayı başarıyor.
So we think that Ford squeezed into these loafers whenever he met with police.
Polis ile görüşürken ayakkabılar sıkmış olmalı.
Right. Whenever his ugly metal head shows up, the Avengers will be there.
Ne zaman çirkin metal suratlı ortaya çıkarsa İntikamcılar orada olacak.
Peter, you can work whenever you want, just not today.
Petter buraya gel.
Get home whenever.
İstediğin zaman eve gelirsin.
You can come to visit whenever you want.
İstediğin zaman gelip ziyaret edebilirsin.
Well, those'll be news to me, whenever I hear'em.
Bunları duyduğumda benim için de yeni olacak.
Now, Tessee uses this catchphrase whenever he or she enters or leaves a chat.
Şimdi, Tessee bir sohbete girerken veya çıkarken bu kısaltmayı kullanıyor.
Whenever I step outside, you are the smartest person in the room.
Ne zaman dışarı adımımı atsam odada kalan en zeki kişi sen oluyorsun.
OR Two is ready for us whenever he's stable enough to transport.
Nakledilecek kadar iyi olana dek ikinci ameliyathaneyi bizim için bekletecekler.
I come here whenever I'm in the valley.
Eskiden vadideyken buraya gelirdim.
Whenever I find something similar about them, I hope that they can understand each other and can reconcile with one another.
Ne zaman ikisi arasında bir benzerlik bulsam... Bu ikisinin birbirini anlayıp barışmasını diliyorum.
Whenever I have nightmares, he interprets them for me.
Ne zaman kâbus görsem onları yorumlar.
Whenever the villagers have trouble with making rope for a well...
Köylüler kuyu için ip yaparken hep zorlanıyorlardı.
Whenever that may be, I must find her.
Ne zaman olursa olsun bulmalıyım.
Whenever I can, I get on my bike.
Nereye gidersem, motorumun üzerindeydim.