English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Whenever you like

Whenever you like translate Turkish

523 parallel translation
Wouldn't it be grand to have steak whenever you like.
İstediğim her zaman biftek yiyebilmem harika olmaz mıydı?
Whenever you like but keep quiet!
Ne zaman dönerseniz dönün ama yeter ki sessiz olun!
You can come back whenever you like.
İstediğin zaman geri dönebilirsin.
Whenever you like I'm at your service
Ne zaman isterseniz, emrinize amadeyim.
Whenever you like.
Ne zaman istersen.
I hope you'll all still think of it as home and come whenever you like... and stay as long as you care to, now or anytime.
Burayı hepiniz yine eviniz olarak bilirsiniz umarım. Ne zaman isterseniz gelin... ve istediğiniz kadar kalın, istediğiniz zaman.
Sure, whenever you like.
Elbette, ne zaman istersen gelebilirsin.
Come whenever you like.
Ne zaman isterseniz.
You can come and see her whenever you like.
Ablanızı her zaman gelip görebilirsiniz.
You have an astonishing ability to take time off whenever you like.
İstediğin zaman izin almak gibi hayret verici bir yeteneğin var.
Come see him whenever you like!
Ne zaman istersen onu görmeye gel.
Whenever you like.
- Ne zaman isterseniz.
- Whenever you like.
- Ne zaman istersen.
You move in whenever you like.
Ne zaman istersen taşınabilirsin.
- I'll tell you later - Whenever you like
Evet, ne zaman istersen, söyle.
- Whenever you like.
Ne zaman istersen.
"Whenever you like," you said in Rome.
"İstediğin zaman" demiştin Roma'da.
"Come to Alexandria whenever you like."
İstediğin zaman İskenderiye'ya gel.
! I'll allow you to see him whenever you like.
İstediğin zaman görüşmenize izin vereceğim.
You can't get on and off whenever you like in the past or the future.
İstediğin zaman geçmişe yada geleceğe gidemezsin.
Whenever you like, dear.
Nasıl istersen.
- I'll recite myself for you whenever you like.
- İstersen sana okurum.
It was many places, it was wherever you like, whenever you like.
Birçok yerdeydi. O yatağıma girdi. Nerede istersen, ne zaman istersen.
Come again. Use the phone whenever you like.
Tekrar gelebilir ve telefonu istediğiniz zaman kullanabilirsiniz.
You're free to go whenever you like.
İstediğin zaman gitmekte özgürsün.
You think you can come here whenever you like?
İstediğiniz zaman gelebileceğinizi mi sanıyorsunuz?
You can go whenever you like.
İstediğin yere gidebilirsin.
You're free to leave whenever you like.
İstediğin zaman gitmekte özgürsün.
I'm not afraid of you ; kill me whenever you like!
Senden korkmuyorum. Öldür beni, ne zaman istersen!
Now stop me whenever you like.
Şimdi istediğin yerde durdur beni.
- I don't know. Whenever you like.
- Bilmiyorum, ne zaman istersen.
Wait till you see it. We want you to come over, whenever you like. If you're alone, just come on over.
Kendini yalnız filan hissettiğinde, ne zaman istersen gelmeni istiyoruz.
Well, we can bury your mother whenever you like.
Pekala, anneni istediğin zaman gömebiliriz.
You always pick a desolate place like this to see me whenever I ask you to meet me.
Ne zaman buluşsak kimsenin olmadığı bir yerde kısa bir süre görüşüyoruz.
You suppose Mrs. Crosbie can just walk out whenever she feels like it?
Bayan Crosbie'nin canı istediği zaman dışarı çıkabileceğini mi zannediyorsun?
Why, she lights up like a firefly whenever you're around.
Seni görünce ateş böceği gibi kızarıyor.
And I want you to know, you can have the boy with you whenever you want him... - and for as long as you like. - Thanks.
Ve bilmeni istiyorum, he ne zaman istersen çocuğu alabilirsin, ve istediğin kadar.
Whenever you feel like stopping, I can take over, sir.
Ne zaman bırakmak isterseniz ben devralabilirim, efendim.
Whenever you're worried about something, like now, for instance...
Şimdi olduğu gibi bir şeye üzüldüğünde...
You know, ma'am, whenever a bunch of fellas like us outcasts, hoboes, nobodies, gentlemen loafers, one-time or all-time losers call us what you want to.
Ne zaman bizim gibi bir yığın dışlanmış, serseri, silik, aylak, hayata yenilmiş ne dersen de.
MacKinnon, I can put you inside whenever I like and I can make it as tough as I like.
Mackinnon, seni istediğim zaman içeri atabilir ve hayatını istediğim kadar zorlaştırabilirim.
Whenever you feel like it. Good.
Seni bekleyeceğim.
You can't tell me to fuck off and forget about you and then wander back into my life whenever you feel like it.
Karen, Başından atıp seni unutmamı söyledikten sonra böyle çift taraflı oynayamazsın ama. İstediğin zaman hayatıma girip gezemezsin.
You can come up here whenever you'd like.
Ne zaman istersen gelebilirsin.
Whenever you feel like telling me to go, just tell me so.
Ne zaman gitmemi istersen, sadece söyle.
You know, I love the Strickners, and the Hammers... but whenever they start to leave, it's like a movie with 10 false endings.
Srickner'ları da Hammer'ları da çok seviyorum ama kalkarlarken film bir türlü bitmez ya, işte öyle hissediyorum.
You can leave whenever you feel like it.
- Canınız ne zaman istiyorsa gidebilirsiniz.
Whenever I see a pretty young girl like you doing all that smoking, I say to myself :
Çok fazla sigara içen senin gibi güzel genç bir kızı her ne zaman görsem, kendi kendime şöyle derim :
We'll just go on practicing, and you can slide in closer whenever you feel like it.
Alıştırma yapmaya devam edeceğiz ve canın ne zaman isterse yakınımda uçabilirsin.
Whenever you like...
Ne zaman istersen.
- I'll shout at you whenever I like!
- Sana ne zaman istersem bağırırım!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]