Wicke translate Turkish
34 parallel translation
If that's under control, then we can go for Wicke.
Olayı kontrol altına alabilirsek, Wicke'i de kurtaracağız.
The people who are responsible for the loss of life two days ago : John and Helen Wicke.
İki gün önceki olayda ajanlarımızın ölümden sorumlu olanlar John ve Helen Wicke.
- Nikita, my husband, John Wicke.
- Nikita, kocam, John Wicke.
John Wicke. The man who has the trigger. The man you spoke with on the street this afternoon, killed four of my employees.
- John Wicke nükleer başlık onda, öğleden sonra onunla buluştunuz ve 4 tane adamım öldürüldü.
We tracked Wicke's car to your meet. I saw the money exchange.
- Wicke'in arabasına dinleyici koyduk ve para değiş tokuşunu gördük.
If she can form some kind of bond with Helen Wicke, we'll have the leverage we need.
Helen Wicke ile duygusal bağ kurarsa, gerekli bilgiyi elde edebiliriz.
If Helen Wicke believes she's Nikita's mother, she may not be able to tolerate the pain we inflict on her daughter.
Helen Wicke Nikita'nın annesi olduğuna inandıysa, kızının acı çekmesine dayanamaz.
And Wicke won't give them a rendezvous point until the very last possible moment.
Wicke de bir buluşma noktası vermeyecek, en son ana kadar.
Wicke and his wife are the only ones who know the location of the trigger.
Başlığın yerini sadece Wicke ve karısı biliyor.
He's not going to crack.
Wicke açık vermeyecektir.
This is Wicke. Is he in?
Ben Wicke, geldi mi?
- Mrs. Wicke?
- Bayan Wicke? - Evet.
Catherine Wicke.
Catherine Wicke.
So you determined from the interview that Wickes is involved?
- Wicke'le görüşmenizden bir şey çıktı mı?
WICKE : Roderick!
Wicke : roderick!
[WICKE CHUCKLES]
[Wicke güler]
That's what I like about you, Wicke :
Bu, ı hakkında ne gibi wicke var :
WICKE : And by the authority of the Lord High Constable of Cloister this gate will remain closed until I find what I am looking for!
Wicke : ve manastır efendisi yüksek memuru yetkisi ile.
WICKE : You idiot!
Wicke : salak!
WICKE : Stop that monk!
Wicke : kes.
WICKE : Hello, monk.
Wicke : merhaba, keşiş.
- Let's not- - WICKE :
En vermeyelim.
Ha-ha-ha.
Wicke : ha-Ha-Ha.
Wicke!
Wicke!
FRAZIER :
Frazier : wicke.
Wicke what are you doing?
Ne yapıyorsun?
[WICKE SNIFFS]
[Wicke bayılmadım]
WICKE : Shh.
Wicke : shh.
Bald go with Wicke and Roderick.
Wicke ve roderick ile gitmek.
[WICKE LAUGHING]
[Wicke gülüyor]
[WICKE SCREAMING]
[Wicke Screaming]
WICKE :
Wicke : roderick.