English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Workstation

Workstation translate Turkish

89 parallel translation
Create as follows, workstation chair.
Sırasıyla şunları yarat, çalışma koltuğu.
Homer, this is an exact replica of your workstation.
Homer bu çalışma istasyonunun birebir kopyası.
I was at my workstation when suddenly...
İş istasyonumdaydım ve birden...
You don't have a proper workstation.
Çalışabileceğin bir masan yok.
Good. All of the specs are at my upper workstation.
Gözlükler çalışma istasyonumun üstünde.
I need a workstation.
Çalışmak için bir istasyona ihtiyacım var.
Workstation 33 - Beta. Max, listen to me.
10 yaşımdayken, tam içinden geçtim ve Regellian kan kurdu gibi şiştim.
It was triggered from a workstation on this deck.
Bu güvertede bulunan bir istasyondan tetiklenmiş.
before I decided that it was to the point where actually had everything that I needed to really replace a Sun Workstation.
buna karar vermeden önce ihtiyacım olan şeyleri aranıp duruyordum gerçekten bir Sun server ın yerini alacak şeyleri.
And I was looking for a way to have a Unix workstation at home at the time we used Sun Sparc Stations in the office at Stanford.
Ve evde bir Unix server kurmak için yöntemler arıyordum Stanforddaki ofiste biz Sun Sparc serverlar kullanmıştık
I'll need a few minutes alone at her workstation.
Bilgisayarına birkaç dakika bakmam gerekecek.
Starting off with your workstation.
Tamam, bilgisayarla başlayalım.
We've prepared you a-a workstation.
Size bir iş istasyonu hazırladık.
Workstation.
İş istasyonu.
They're sending it to my workstation as we speak.
Şu an benim istasyonuma gönderiyorlar.
- Workstation's cleared.
- Burada bir şey yok.
Yeah, from my workstation.
Evet. Çalıştığım bilgisayardan açarım.
Any backup files, any other workstation that Dr. Hoke might have used?
Tamam. Dr. Hoke'un dosyalarının yedekleri veya kullandığı başka bir bilgisayar var mı?
This is from Hoke's computer workstation at the Lorman group, made after Hoke was dead.
Bu da Hoke'un Lorman Grubundayken çalıştığı bilgisayardan, bu da Hoke öldükten sonra tuşlanmış.
- Access to a high-clearance workstation.
- Ne için? Üst düzey bir iş istasyonunu kullanmalıyım.
This is his workstation, where he creates his shirts.
Atölyesi burası. Tişörtleri burada yapıyor.
Can you not see this workstation has no centrifuge?
Bu masada santrifüj cihazı olmadığını görmüyor musun?
Inpound every workstation and hard drive in this office.
Bu ofisteki bütün bilgisayarlara ve sabit disklere el koyun.
Distract the paramedics long enough for me to, uh... - Examine the workstation. - Ned...
Ben Albay'ın standını inceleyecek kadar, sağlık görevlilerini oyalasan yeter.
Don't worry, I'm sure McKay is sitting at a workstation, fixing this problem as we speak.
Eminim McKay biz konuşurken oturmuş bu sorunu çözüyordur.
Well, first things first. We need to get to a workstation
Pekala, ilk şeyler ilk.Bir çalışma istasyonuna gitmeli...
- I need to get to a workstation.
- Bir çalışma istasyonuna gitmem gerek.
All personnel, please remain at your workstation.
Tüm personelin dikkatine, lütfen çalışma alanınızda bulunun.
All personnel, please remain at your workstation until futher notice...
Tüm personelin dikkatine, ikinci bir emre kadar lütfen çalışma alanınızda bulunun.
- access to this workstation...
Bu çalışma istasyonuna girişi şifrelemiş olmaları dışında...
Mrs. Dashell, is this your workstation?
Bayan Dashell, çalışma masanız bu mu?
We found brain matter from Chelsea Marsh on the scissors at your workstation.
İşyerindeki masanızdaki makasta Chelsea Marsh'ın beyin parçasını bulduk.
Access her phone log for the last 15 minutes and get into her workstation, find out what she's been doing.
Son 15 dakikadaki telefon kayıtlarını kontrol et ve onun bilgisayarına gir, ne yaptığını bul
No, it's not. I didn't have time to print out every single message that came through Erika's workstation.
Hayır değil.Erika'nın istasyonundan gelen mesajları yazdıracak zamanım yoktu.
That is our workstation.
Orası çalışma alanımız.
- Oh, our "workstation."
- Pardon "çalışma alanımız."
Oh, I'm sorry, oh, the workstation.
Pardon çalışma alanımız demek istedim.
He had a workstation full of connectionist AI.
Bağlaşımcı yapay zekalarla dolu bir çalışma yeri var.
I used my friend Brad's workstation to do some digging around in the system.
Ben, arkadaşımın bilgisayarını kullanarak, sistemlerinde biraz eşeleme yaptım.
The paintings at Norvell's workstation at the institute.
Enstitüde Norvell'in çalışma odasındaki boyalar,
- Sweetie, it's a workstation.
- Tatlım, burada çalışıyoruz.
Excuse me, sir, I need to access your workstation.
Affedersiniz, efendim. Sisteminize girmem gerekiyor.
Locked file on a locked workstation.
Kilitli bir çalışma köşesinde kilitli bir dosya.
Please stay clear of my workstation.
Lütfen atölyemden uzak dur.
Come on, I'll show you your workstation.
Hadi gel, çalışacağın yeri göstereyim.
They've locked down his workstation and computer and are conducting a damage assessment.
Wiley'nin çalışma yerini ve bilgisayarını tecrit altına almışlar. Hasar tespiti yapıyorlarmış.
Lets me access my workstation.
Ofisime erişmemi sağlıyor.
Smithers, give this man one Ibuprofen, uncoated, and send him back to his workstation.
Smithers, buna açılmamış bir Ibuprofen ver ve sonra tekrar işbaşı yapması için santrale geri gönder.
" Henley arrested after the FBI found child pornography on his workstation.
YAZILIM ŞİRKETİNİN KURUCU ORTAĞI GÖZALTINDA "FBI tarafından bilgisayarında çocuk pornosu bulunan Henley tutuklandı."
And so I decided : "Well, we need to do something about this" and I used my personal workstation, "TSX-11.mit.edu" and I set up a mirror archive of all the kernel sources on my private workstation.
Bu yüzden kendi "TSX-11.mit.edu" makinamı kullanarak kernel kaynaklarına ulaşılabilecek bir "mirror" yarattım
HankMed's workstation.
Hank Sağlık'ın çalışma yeri.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]