You liked that translate Turkish
1,243 parallel translation
- Seriously, you liked that?
- Ciddi misin, beğendin mi?
Well seeing how you liked that one so much, let's do the other one.
Bunu çok sevdiğinize göre bir tane daha söyleyelim.
You liked that one.
Sevmiştin onu.
I remembered you liked that.
Bu ismi seviyordun.
You liked that?
- Beğendiniz mi?
I bet you liked that. Pretty-lookin'checker you picked out for yourself.
Kendine bayağı güzel bir kontrolör seçmişsin.
You liked that thing, you're going to love this.
Çok hoşunuza gidecek, bayılacaksınız.
Well, you crushed my hand, and I really liked that hand, so, go, go...
Teşekkürler, müfettiş. Bu o. Herkes içeride.
That's right That's right You never liked anyone, did you?
- Ondan hiç hoşlanmadım. - Doğru. Sen hiç kimseyi beğenmezsin.
You know what? I tried that senior maintenance. I liked it.
Biliyor musun, şu özel bakımı denedim ve hoşuma gitti.
It is also possible that you liked the house and you dreamed it to own?
Ya da kafanda o zengin çocukla - evlenebilirim hayaliyle gittin o eve?
* * Sleep, baby, sleep * * [Narrating Continues] He especially liked tongue. I'd say, "Morrie, that's disgusting." He'd say, " I'm sorry you think so.
Özellikle de dili severdi.'Morrie, bu iğrenç bir şey'dediğimde bana çok kızardı.
I must sound a bit rude, but... your writing says that quitting what you liked... is almost similar to accepting death.
Biraz kaba görünebilirim ama forma baleyi bırakmanın ölmeyi kabullenmeye benzediğini yazmışsınız.
... that I had'a read your scrolls just once. You would have liked them.
- sadece bir kere tomarlarından birini okumuş olsaydım.
You've always liked Geoffrey better and that's why Michael's goofy..
Hep Geoffrey'yi daha fazla sevdin, Michael bu yüzden donuk kaldı.
Oh, you know, I meant to tell you. I really liked how you handled that nasty caller yesterday.
Dün arayan o kaba dinleyiciyle iyi baş ettin.
Remember when we were back in college and we went to that spring dance and you walked right up to that girl you liked
Koleje döndüğümüzde bir bahar dansı vardı ve sen hoşlandığın şu kıza doğru yürümüştün.
Maybe I should've told you the truth that night but I didn't because I really liked you, and I wanted things to work out between us.
Belki o gece sana doğruyu söylemeliydim ama söylemedim çünkü senden gerçekten hoşlanıyordum ve bu ilişkiyi yürütmek istiyordum.
The problem, if you can call it that is Spring Roll Guy liked to talk dirty in bed.
Sorun, ona verdiğim isimle söylersem Yumurta Adam'ın yatakta kötü konuşmaktan hoşlanması.
You know, I've never liked that little wiener Milhouse.
Şu dört göz Milhouse'a da oldum olası gıcığım zaten.
I especially liked the way you implied that it was caused by drinking and drugs.
Özellikle buna alkol ve uyuşturucunun neden olduğunu ima edişinizi beğendim.
Like you saying you liked "Fever Dog." That is the fucking buzz!
"Fever Dog" u sevdim dedin. İşte coşku budur!
I'm sorry that I lied to you, but I liked thinking of me and Greg as divorced.
Yalan söylediğim için özür dilerim. Ama Greg'le boşanmış olma fikrini seviyorum tamam mı?
He always liked you, Joey, except, you know, that one time.
Öyle olmadı Joey. Biliyorsun zamanında geldim.
I don't remember that you ever liked... knocking about in discomfort.
Gerçi bu komforsuz şeyi istediğini hiç hatırladığımı sanmıyorum da..
I just liked talking to you that day in that park.
Parkta o gün seninle konuşmak çok hoşuma gitti.
- You liked that, didn't you?
- Hoşuna gitti, değil mi?
You may not realize that all along the way there have been people who haven't liked us.
Bunca zamandır fark edememiş olabilirsiniz ama sizden hoşlanmayan insanlar var.
You know, I never should have admitted to myself that I liked him.
Ondan hoşlandığımı asla kendi kendime itiraf etmemeliydim.
You know, I never liked that name.
Biliyorsun, o ismi hiç sevmedim.
It just doesn't help that you never liked Cole from the beginning.
Sadece başından beri Cole'dan hoşlanmaman hiç yardımcı olmuyor.
- You liked it that much?
- O kadar çok mu sevmiştin?
You know what I liked best about that movie? We had to leave our house to see it.
Filmin en çok nesini sevdim biliyor musunuz, bizi evden çıkarmış olmasını.
- I said you were a good kisser and that I liked your teeny, tiny tushy.
- İyi öpüştüğünü ve küçük, tatlı popondan çok hoşlandığımı.
But you said that you liked him.
Ondan hoşlandığını söylemiştin.
I thought you maybe liked me, but it's obvious that you're not interested.
Belki benden hoşlanıyorsun sanmıştım, ama ilgilenmediğin açık.
I never liked... My husband told me to stand up to you... after I came home from that bake sale in tears.
Kocam bana, geçen gün ki ekmek satışından... gözlerim yaş içinde dönünce sana karşı gelmemi söylemişti.
Hey, Reese, I think I just saw that girl you liked.
Hey, Reese, sanırım şu senin hoşlandığın kızı gördüm.
Well, you've got that tough Klingon exterior, and... I didn't think you liked the mushy stuff.
Neden yanıma gelip daha önce bundan bahsetmedin? Pekâlâ, senin o Klingon davranışların ve...
Boy, Laurie, you really liked that hot dog.
Bu hot dog'u gerçekten sevdin, Laurie.
I didn't know that you liked green peppers.
Yeşilbiber sevdiğini daha önce bilmiyordum.
Why can't you just admit that when you kissed me, you liked it?
Beni öptüğünde bundan hoşlandığını neden kabul etmiyorsun?
You once said that you liked me just as I am... and I just wanted to say likewise.
Beni olduğum gibi sevdiğini söylemiştin... ben de aynısını söylemek istiyorum.
Now even you liked the way that chick looked.
O piliç senin bile hoşuna gitti.
- No, you said... that you liked children.
Çocukları sevdiğini söylemiştin.
Frank, I just want to tell you that we... That I liked her.
Frank, sana söylemek istediğim ondan hoşlandım.
''I would have liked that you know my mother, Jim.
"Keşke annemi tanıyabilseydin, Jim."
You said that he liked to screw and watch basketball, what team did he root for?
Yatmaktan ve basketbol seyretmekten hoşlandığını söylemiştin. Hangi takımı tutuyordu?
It got so bad that a fellow that liked to... you know, smoke a little grass... or drink a little ripple, crow like a rooster... maybe challenge the mayor's son to a gentleman's duel... was uncouth, against God.
Durum öyle kötüleşiyordu ki birazcık ot içen veya birazcık yudumlayan horoz gibi bağıran belki de belediye başkanının oğluna meydan okuyan görgüsüz insanlar vardı Tanrıya karşı.
I knew that you liked him at first, but I didn't think you'd do anything about it.
- İlk başta ondan hoşlandığını biliyordum ama hiçbirşey yapmayacağını düşünmedim
I quite liked you today, you know that?
Biliyor musun, bugün seni epey beğendim.
you liked it 124
you liked her 18
you liked him 30
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
you liked her 18
you liked him 30
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89