English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You liked her

You liked her translate Turkish

620 parallel translation
So, you liked her that much? Enough to swear at her?
Lanetleyecek kadar ondan hoşlanıyorsun.
You liked her, didn't you, Erik?
Ondan hoşlandın, değil mi Erik?
I forgot how you liked her.
Onu ne çok sevdiğinizi unuttum.
You liked her pretty well once, I guess, Papa.
Sanırım eskiden ondan hoşlanıyordun, baba.
I'm glad you liked her.
Onu beğendiğine sevindim.
Because you liked her.
Çünkü sen ondan hoşlandın.
You liked her, didn't you?
Ondan hoşlanıyordun, değil mi?
You liked her too, eh?
Ondan sen de hoşlanıyordun, değil mi?
Only if you knew a girl, and you liked her.
Sadece sevdiğin bir kıza verebilirsin onu.
- I thought you liked her.
- Onu sevdiğini düşünüyordum.
Oh, I know you liked her, but I loved her.
Oh, onu sevdiğini biliyorum, fakat ben ona aşık oldum.
Right from the start, you liked her.
Ta en başından beri ondan hoşlanıyorsun.
You said that if you liked her and if I liked her...
Sen de ben de ondan hoşlanırsak evleneceğini- -
Hadn't you liked her before?
Peki ya sen?
It'd be convenient if you liked her friend.
Eğer kızı beğendiysen onun arkadaşlarıyla yakınlaşabilirim.
- But I thought you liked her, boss. - I do. She's perfect.
- Ama ondan hoşlanmadığını sanıyordum patron.-Hoşlanıyorum.O harika.
- Cos I thought you liked her!
- Onu beğendiğini sanıyordum!
So you liked her?
Önce ondan hoşlandın.
All right, you liked her last album a lot.
Pekâlâ, onun son albümünü çok beğendin.
When you met us you liked her.
Bizimle karşılaştığında onu beğenmiştin.
You liked her, didn't you?
Ondan hoşlandın, değil mi?
That you liked her, but she split on you.
Kızdan hoşlandığını, ama onun seni terk ettiğini.
- And you liked her?
Ve ondan hoşlanıyordunuz?
I believe I'll say I've always been fond of you, Georgie. I can't say I've always liked you.
Seni her zaman sevdim, Georgie, ama her zaman hoşlandığımı söyleyemem.
Because I told her how nice you were, and I liked you.
Ona nasıl tatlı olduğunu ve senden ne kadar hoşlandığımı anlattım.
You know that I always liked dealing with the house.
Her zaman ev ile uğraşmayı sevdiğimi bilirsin.
One thing I always liked about you, Anne.
Seninle ilgili bir şeyi her zaman sevdim Anne.
Because, whatever happens in England, or at the club, I'll always be able to imagine America, because I've met you and talked to you and liked you.
Çünkü İngiltere'de ya da kulüpte ne olursa olsun her zaman Amerika'yı hayal edebileceğim çünkü seninle tanıştım, konuştum ve senden hoşlandım.
I would have liked to show you all of Naples.
Size Napoli'nin her yerini göstermek isterdim.
You liked her?
Beğeniyordun kızı?
You would have liked that!
Her şey çok güzeldi.
I always liked you, Mrs. Rosalie.
Sizi her zaman sevdim, Bayan Rosalie.
I always liked you and admired you.
Seni her zaman sevdim ve hayranlık duydum
You always liked folklore.
Folklörü her zaman severdin.
We've had our disagreements, but I liked you.
Şef, bilmenizi isterim ki, anlaşamadığımız zamanlar oldu, ama sizi her zaman sevdim.
Hell, I brought her, but she really liked you.
Onu ben getirdim, ama senden hoşlandı.
I have always liked you.
Seni her zaman sevdim.
But you see, when I saw the type of lady that she was... and that she liked to have her bread buttered on both sides, well, she practically admitted it.
- Ama nasıl bir kadın olduğunu görünce yağ çekilmeyi seven biri olduğundan Bayan Rokoczy hemen kabullendi.
You'd have liked her.
Görsen beğenirdin.
I would have liked to be in the army but you can't always do what you want.
Her zaman orduda olmak istedim fakat her zaman her istediğini yapamıyorsun.
I've always liked you.
Seni her zaman sevdim.
Don't you think that Anita's mother would have liked her to study?
Anita'nın annesinin onun çalışmasından memnunluk duyacağını düşünmüyor musun?
You know I've always liked you... and still do.
Biliyorsun, seni her zaman sevdim... Hala da seviyorum.
"I liked her first." What are you, six years old?
"Ben daha önce beğendim." Lafa bak! Altı yaşında bir çocuk gibi konuşuyorsun!
Look, would I have encouraged you to take her out if I still liked her?
Onu sevdiğim halde, seninle çıkmaya zorladığımı mı düşünüyorsun?
I've always liked you, Daniel, so I gave her to you as a gift.
Seni hep sevdim Daniel, bu yüzden karını sana bir hediye olarak verdim.
You know you never liked her.
Anne'den hiçbir zaman hoşlanmadın.
After all, you must have liked her once.
Ne de olsa, bir zamanlar ondan hoşlandın.
I liked her, I really did... you can't understand.
O çok hoşuma gidiyordu. Son derece hoşuma gidiyordu. Bunu anlayamazsınız.
I've always liked them... - You don't have any of your own?
Ben her zaman onları sevdim... — Sizin çocuğunuz yok mu?
I have always liked you.
Senden her zaman hoşlandım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]