Your father and i translate Turkish
3,232 parallel translation
Do you have any idea how many years your father and I have fantasized about not having to take you trick-or-treating in an apartment building?
Babanızla benim kaç yıl sizin apartmanda geçirmeyeceğiniz bir "Şaka mı, şeker mi?" hayal ettiğimizi biliyor musunuz?
Ryan, your father and I have decided to give Lisa the solo this year.
Ryan, baban ve ben bu yıl şarkıyı Lisa'nın söylemesine karar verdik.
Your father and I have decided to give the solo back to Ryan.
Baban ve ben şarkıyı Ryan'nın söylemesine karar verdik.
Well, like any married couple, honey, your father and I fought occasionally, and sometimes he won the argument, and sometimes I won.
Pek çok evli çift gibi tatlım baban ve ben ara sıra tartışırdık ve bazen tartışmayı o kazanırdı ve bazen de ben kazanırdım.
Well, for the record, I don't care. Why don't you just try to wrap your little machiavellian brain around the fact that your father and I are gonna be together no matter what you do? So you're gonna have to get used to me, sweetheart.
O sinsi aklına iyi sok şunu babanla ben ne olursa olsun birlikte olacağız anladın mı yani alışsan iyi edersin tatlım.
Your father and I, we... share the same protective instinct.
Baban ve ben, biz aynı koruyucu içgüdüye sahibiz.
And... Your father and I made a choice... One that I knew I would h...
Sonra baban ve ben bir karar verdik sonuçlarıyla yaşamak zorunda olduğumu bildiğim bir karar.
Your father and I are not getting back together.
Babanla hiçbir zaman birleşmeyeceğiz.
Well, I'm sure your father and I have different versions about what happened.
Eminim babanda bende olanlarla ilgili farklı şeyler söyleriz sana.
Your father and I are feeling frisky.
Baban ve ben hafifmeşrep hissediyoruz.
In order to save you, your father and I... Had someone else carry him for us.
Seni ve babanı kurtarmak için, başkası tarafından doğuruldu.
A child that was made by your father and I... Was carried and birthed by the woman that raised this child.
Baban ve bebeğimi, o kadına verdik, ona o baktı ve o doğurdu.
Your father and I were mocked- -
Babanla yıllarca alay konusu olduk.
And in some ways, that's, you know... that's why this whole question of... "Was I your father? Wasn't I?"
Bir şekilde, anlarsın bütün bu sorgulamaların nedeni " senin baban mıydım?
I'm your father, and when I tell you to do something, I expect you to listen.
Bir şeyi yapmanı istediğimde, beni dinlemeni bekliyorum.
I want you to know that whatever issues you and I may have had, I loved your father very much.
Bilmeni isterim ki aramızda ne geçmiş olursa olsun babanı çok sevmiştim.
I was okay with you e-mailing my aunt, my cousins, and your cousins, and the guy that Robin thought was Neil Young. But my father is the absolute worst person to have around in any sort of medical situation.
E-postanı teyzeme, kuzenlerime, kendi kuzenlerine ve Robin'in Neil Young sandığı adama göndermen neyse de babam, tıbbi bir durumda yanında olmasını isteyeceğin en felaket insandır.
I went after those responsible for killing your father and my friend.
Babanın ve arkadaşımın ölümünden sorumlu olanların peşinden gittim.
Ruth, after I became a Christian, I killed my brother, and I killed your father.
Ruth, Hristiyan olduktan sonra kardeşimi öldürdüm, babanı öldürdüm.
I told your cousin, and I'll tell you- - my father is dead.
Kuzenine söyledim, sana da söylüyorum. Babam öldü.
But I know that you're an even better father and you always come home to your boys.
Ama ben de daha iyi bir baba olduğunu biliyorum ve her zaman çocukların için eve dönersin.
I knew it was someone from the inside waging war against your father and me.
Benimle baban arasında savaş çıkarmaya çalışanın içimizden olduğunu biliyordum.
Well, Alexis, as your father, I have to say, that I am... deeply disappointed in you, and yet, oddly proud.
Alexis, baban olarak söylemem gerek ben içten bir şekilde hayal kırıklığına uğradım ama yine de gariptir ki gurur duyuyorum.
Because you're working for Constantine now, and I don't want you Toto end up like your father.
Çünkü şimdi Constantine'in yanında çalışıyorsun, ve ben sonunun baban gibi olmasını istemiyorum.
Your father golfs with the President, and I read somewhere where you're one of DC's most eligible bachelorettes.
Baban başkanla golf oynuyor ve sen de bir yerlerde okuduğuma göre Başkentin en seçkin bekarlarından birisin.
Your father's been working nonstop lately, and he and I are spending our vacation reconnecting, alone.
Baban durmadan geç saatlere kadar çalıştı, ve onunla tatilimizi birlikte geçireceğiz, sadece biz.
And until your father has 100 % of the vote, I think we can still make a difference.
Babam oyların yüzde yüzünü alana kadar hala bir fark yaratabileceğimizi düşünüyorum.
It's just a hassle to go back and forth. Even if it's a hassle... I'm sure your Father waits for you to.
Gidip gelmek çok sıkıcı geliyor eminim baban seni bekliyordur.
After listening to your Father speak, I think you're mistaken about some things too. And... - About your Mother's death...
yanlış anladığını düşünüyorum yada... annenin ölümü.. Gidiyorum.
I know you and your father don't get along.
Babanla iyi anlaşamadığınızı biliyorum.
I wish you and your father would reconcile.
Keşke babanla barışsanız.
And, well, I noticed that your father isn't on it.
- Ve birden babanın listede olmadığını fark ettim.
Look, I know how much these horses mean to you and meant to your father.
Bak, bu atların sen ve baban için ne kadar önemli olduğunu biliyorum.
Either you can tell me Chuck's plan to win over Ivy, or you can go to prison and drag your mother and grandfather through a public disgrace even more sensational than that of your father's.
Ya Chuck'ın, Ivy'i kendi tarafına çekmek için yaptığı planı söylersin ya da hapise gidip anneni... ve büyükbabanı, doğrudan, babanınkinden bile daha sansasyonel bir toplum rezaletine sürüklersin.
I live here, and I'm hoping that your presence today means that you're going to apologize to your father and put this feud behind you.
Burada yaşıyorum ve umarım buradaki varlığın babandan özür dileyip düşmanlığınızı geride bırakmanız anlamına geliyordur.
I'm on my way to Miraval for a week, and I'm scared to be around your father, and I fear he's coming after you, too.
Bir hafta için Miraval'a gidiyorum ve babanın etrafında olmaktan korkuyorum senin de peşinden gelmesinden korkuyorum.
I'm still your father, and I told you never to bring that man's name up again.
Hala senin babanım. Ve o adamın ismini asla anma demiştim sana.
I will put aside all this weird stuff with your father, and I will help you navigate this special day.
Babanla aramızda geçen şeylerin garipliğini bir yana bırakacağım, ve bu özel günü geçirmene yardım edeceğim.
And I saw so much good in your father.
Babanın da çok iyi yönleri vardı.
Your father was my best friend in the world, and I know he would want you to do everything you could to help Rosie right now.
Baban dünyadaki en yakın arkadaşımdı, ve biliyorum ki şu anda Rosie'ye yardım etmek için elinden geleni yapmanı isterdi.
I'd finally gotten over your father just a week-and-a-half ago, and then you two show up.
Bir buçuk hafta önce babanı zorla unutmuştum ve sonra da siz çıkageldiniz.
And we never had a chance to talk about it, because, well, all hell broke loose with Fitz and the shooting, so I was wondering, how is your father doing?
Babanı merak ettim. Daha mı iyi, daha mı kötü?
I did a little research about Jason Ryder, and I found out that he was your father's old partner at the Chicago P.D., so I'm assuming that there was some sort of falling out?
Jason Ryder hakkında küçük bir araştırma yaptım ve onun Chicago PD'den babanın eski ortağı olduğunu öğrendim sanırım araları bozuktu?
Tell me that I'm a king who took away the young prince's position and killed your father.
Yeğenimin koltuğunu çalmak için babanın ölümüne izin verdiğimi söyle.
And Heavenly Father, thank you for bringing Mikey back home to celebrate Your son's birthday.
Ve Kutsal Babamız, Mikey'i senin oğlunun doğumunu kutlamak için eve geri getirdiğinden dolayı teşekkürler.
And I'm your father's wife, which makes Bak-ji your sister.
Ben de babanın karısıyım. Böylece Bak-ji de senin kardeşin oluyor.
Even Father and I have never gone in there, and all the servants dare not come near your quarters, so who would...?
Ne babam, ne ben, ne de hizmetliler olsun kimse odanıza yaklaşmaya cüret edemezken, kim olabilir?
I thought if your very beautiful mother were alive, and if she could somehow see this scene, her son at work and his father a resident at Harbor Street shelter for the homeless.
Sonra güzeller güzeli annenin yaşıyor olup bu halimizi görebildiğini düşündüm oğlu, babasının da kaldığı evsizlere barınak olarak yapılmış Harbor Street'te çalışıyor.
Why would I put this building on the line and risk the wrath of your father?
Neden babanın gazabını göze alıp, binayı teminat olarak vereyim?
I just wanted to tell you a bit of the truth and about your father.
Bu yüzden sana gerçeğin bir kısmından ve babandan bahsetme gereği duydum.
The last time I saw you you were but a high peat... and put you to mess in the case from your father.
Seni son gördüğümde bacak kadardın ve babanın başına bir sürü bela açıyordun. O nasıl bu arada?
your father called 16
your father would be proud 16
your father is dead 32
your father 992
your father's dead 26
your father's right 30
your father's 22
your father died 20
your father's here 23
your father was a good man 17
your father would be proud 16
your father is dead 32
your father 992
your father's dead 26
your father's right 30
your father's 22
your father died 20
your father's here 23
your father was a good man 17
and i 3645
and i'm proud of you 44
and i will 353
and i'm grateful 35
and i said yes 53
and i'm starving 33
and i'm not gonna lie 17
and i'm very sorry 29
and i'm so sorry 99
and i'm an alcoholic 48
and i'm proud of you 44
and i will 353
and i'm grateful 35
and i said yes 53
and i'm starving 33
and i'm not gonna lie 17
and i'm very sorry 29
and i'm so sorry 99
and i'm an alcoholic 48
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46
and i'm glad 37
and i'm sorry 950
and i'm thinking 69
and i'm telling you 167
and i'm like 248
and i'm tired 39
and i'm happy 32
and i'm really sorry 62
and i'm done 46
and i'm glad 37
and i'm sorry 950
and i'm thinking 69
and i'm telling you 167
and i'm like 248
and i'm tired 39
and i'm happy 32