Болтали translate Turkish
334 parallel translation
- Мы просто болтали.
- Havadan sudan konuşuyorduk.
Они лежали и болтали в полумраке, когда до них донеслись звуки откуда-то снизу,
"Az kalmış olan mumun ışığında uzanmış sohbet ediyorlardı. " Birden aşağıdan gelen sesler duydular.
Болтали с Сюзанной
Susan'la konuşuyordum.
В углу сидели софисты с телестудии болтали и хохотали между собой.
Televizyonlarda çıkan bazı enteller köşede oturmuş gülüyor ve lak lak ediyorlardı.
Ни о чём. Просто болтали.
Öylesine konuşuyorduk işte.
Они шли вместе, болтали.
Beraber yürürken konuşuyorlardı.
"Я слышала, как они болтали".
Seslerini duyabiliyordum.
Та еще парочка настоящий капитан и безумный ученый, болтали о том, как долететь до звезд, а бармен говорил, что, быть может, нам уже достаточно. 16 лет.
Yine çıkıp içmiş ve zom olmuştuk. İkimiz, Kaptan Mükemmel ve Çılgın Doktor yıldızlara gitmekten bahsediyorduk barmen bize bakıp "daha fazla içmeseniz iyi olur" demişti 16 yıl.
Мы просто болтали. И он не так меня понял.
Dinle beni sınıfımda bir çocuk var ona bazı şeyler söylemiştim.
Что бы вы не болтали лучше Касиус Клей.
Sanırım, hiç biriniz Cassius Clay adını duymadınız.
Это того динозавра, о котором болтали вчера вечером?
Dün gece bahsettiğiniz dinozor meselesi de bu muydu?
- мы болтали, болтали и болтали...
Konuştuk, konuştuk, konuştuk...
Извини, мы просто болтали с ним, как-то само вырвалось.
Affedersin, konuşurken ağzımdan kaçtı.
Мы просто болтали.
Sadece konuşuyorduk.
Вобщем, после того как мы встретились, каждый раз как мы сталкивались на улице или в холле, или еще где-то мы останавливались и немного болтали.
Neyse, tanıştıktan sonra, ne zaman sokakta karşılaşsak.. .. veya lobide, veya her neyse.. .. durup biraz çene çalardık.
Вы хотели поговорить о погоде, или просто болтали?
Havadan mı söz etmek istersiniz yoksa çene mi çalmak?
Я просто сел в автобусе рядом с ней И всю дорогу до школы мы болтали.
Otobüste onun yanına oturdum ve okula kadar onunla sohbet ettik.
Мы болтали об этой чуши весь день.
Gününün içine sıçtık ya.
Мы никогда уже так запросто не болтали.
Daha doğru düzgün muhabbet edemedik.
- Вы весь фильм болтали.
- İkiniz film boyunca konuştunuz.
Мы болтали минут десять.
Neredeyse 10 dakika konuştuk.
Но зачем? Чтобы люди не болтали обо мне.
İnsanlar benim hakkında konuşmasın diye.
Уверена, ты сможешь убедить Марис, что мы просто невинно болтали.
Maris'i masum bir konuşma yaptığımıza ikna edeceğine eminim.
Мы вчера всю ночь болтали. Она сказала очень забавную вещь о...
Dün tüm gece uyumayıp muhabbet ettik.
Мы болтали потом меня вызвали, а он исчез.
Konuştuk sonra beni aradılar ve ortadan yitiverdi.
О чём же вы болтали?
Neyden konuştunuz?
- Мы с ребятами болтали о разной ерунде.
- Aptal erkeklerle yatıyor - Ne?
- Это кто тебе сказал? - Болтали.
- Kim attı bu palavrayı?
Ну, о чем это вы тут болтали?
Ee, ne konuşuyordunuz bakalım?
И мы просто болтали и смеялись.
Konuşup gülüyorduk. Sonra "şırak".
Именно вы непрерывно болтали о так называемом чудище острова Крагги, причем всегда в присутствии Криса.
Chris'in yakınındayken sürekli Craggy Adası'ndaki o canavardan bahsedip durdunuz.
Так о чем вы тут болтали с Никосом?
Nikos'la ne konuşuyordunuz bakalım?
Даже скорбящие болтали об этом мини-сериале.
Yaşlı akrabalar bile diziden söz ediyordu.
Мы были в сауне, болтали.
Saunadaydık. Laflıyorduk.
Это моя личная жизнь. Я не хочу, чтобы об этом болтали.
Çünkü bu özel bir şey herkesin bilmesini istediğim bir hikaye değil.
И иногда мы болтали до тех пор, пока не всходило солнце.
Bazen güneş doğana dek konuşurduk.
Девочки в доме очень много болтали.
Konaktaki kızlar konuşuyordu.
Я слышал, как о них болтали пилоты-дальнобойщики.
Derin uzay pilotlarının onlar hakkında konuştuklarını duymuştum.
Потом болтали, что они доползли до Бенсонхёрста но папаша говорил мне, что только до Пухкипси.
Traktörü Bensonhurst'e kadar kullanmışlar. Babam, sadece Poughkeepsie'ye kadar geldiklerini söyledi.
А потом мы пили пиво и болтали.
Sonra da bana bira ısmarlıyordu.
Мы болтали, надоедали друг другу, имели связь.
Etrafta takıldık, arkadaşlık ettik, sohbet ettik.
Мы болтали и пообедали вместе.
Konuştuk ve onunla yemek yedim.
Они болтали об искусстве и спорте.
Mimarlık, sanat ve Ivy birliğinden konuştular.
Там все болтали обо мне и профессоре Гудвине.
Benimle ve Profesör Goodwin'le ilgili bir dedikodu dolaşıyordu.
Болтали, что хорошо бы сорвать куш.
Bir gün turnayı gözünden vuracaklarına inanıyorlardı.
Итак, это Дракон, о котором столько болтали.
Demek her dem duyduğum Ejder Zırhı buymuş.
- А мы тут болтали с твоим очаровательным физиотерапевтом, Марти.
Bizde sizin güzel fizik tedavi uzmanınızla biraz sohbet ediyorduk, Marty.
И пока вы болтали, она смылась.
Sen yaygara koparırken, onu kaçırdım.
- Мюру. Мы просто болтали.
Sadece konuşuyorduk.
Что делали... Полагаю, мы болтали.
Eee, şey yaptık çene çalmış olmalıyız.
О чем вы двое болтали?
Siz ikiniz ne konuşuyorsunuz durmadan?