English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Ж ] / Живу

Живу translate Turkish

5,224 parallel translation
Я одет так, как буд-то я живу под мостом.
Köprü altında yaşıyor gibi giyindim.
Я всю жизнь с этой идеей живу.
Ben bu fikre göre yaşadım.
Я сделала, что сделала... потому что живу надеждой.
Yapmam gerekeni yaptım. Böylece bir umut var.
Нет, я не живу прошлым, так что....
Hayır, ben geçmişte yaşamam, o yüzden...
Вы хотите, чтобы я притворился, что до сих пор живу в вашей квартире.
Halen dairenizde yaşıyormuş gibi numara yapmamı istiyorsunuz.
Мне кажется, это действительно странно, что... Я живу с моим бывшим бойфрендом.
Eski erkek arkadaşımla yaşamak gerçekten garip bir his.
Но она для этого и приезжает - посмотреть, как я живу, понять мою сущность, а вы, ребята, занимаете в моей жизни большое место, помимо моей работы, таланта и амбиций.
Doğru ama onun için önemli olan benim hayatımı görmek. ... benim özümü kavramak ve siz çocuklar işim, yeteneğim ve hırsım dışında çok şey ifade ediyorsunuz..
Я живу жизнь с умом.
Düşünerek yaşamanın tadına vardım.
Конечно, живу.
Elbette yaşıyorum.
Я все еще живу с этим каждый день.
Ben onu her gün yaşıyorum.
Я едва живу так.
Bu tam benlik bir hayat.
Дерек, я не живу здесь.
Derek, ben burada oturmuyorum.
Я не хотела, чтобы люди, с которыми я живу, волновались и думали, что что-то не так... если что-то действительно не в порядке.
Beraber yaşadığım insanların endişelenmesini istemedim ve bir şeylerin yolunda olmadığını düşünmek istemedim. Eğer bir şeyler yolunda değilse...
Я не в таком мире живу, с тех пор как... Знаю.
Benim yaşadığım dünya bu değil, hele ki şeyden beri biliyorsun işte.
Я живу в Сансэт Парк, но мне запрещают держать там своих птиц.
Ben Sunset Park, yaşamak ama bana orada kuşlar oluşturmanıza izin vermez.
Я живу там же, где и ты.
- Senin kaldığın yerde.
- Я живу вместе с дочерью, так что..
- Kızımla yaşıyorum, o yüzden...
Идея получения эрекции среди людей с которыми я живу и работаю, это не то, с чем я могу справиться.
Birlikte yaşadığım ve çalıştığım adamların yanında ereksiyon olmak fikri kaldırabileceğim bir şey değil.
Я хорошо здесь живу, сэр.
Burada güzel bir hayat sürüyorum bayım.
Я здесь живу.
Burada oturuyorum.
Я живу здесь.
Burada yaşıyorum.
Мне 47, разведена, живу с сестрой, бывшей героинисткой.
Boşandım, kız kardeşimle yaşıyorum.
- Я живу по афганскому времени и сижу безработная в трениках в боулинге.
- Hala Afganistan zamanında yaşıyorum. İşsizim ve bovling pistinde eşofmanlarımla oturuyorum.
А, точно, я ещё живу по Шебойганскому времени, так что у меня ещё...
Evet, ben Sheboygan vaktinde kalmışım. Bana göre saat dokuz buçuk.
Я живу с Донной.
- Donna'yla yaşamak zorundayım.
Хотели показать, что знаете, где я живу?
Sadece benim nerede yaşadığımı bildiğini göstermek istedin, değil mi?
Мне показалось, я тут живу.
- Burada yaşadığımı sanmıştım.
Тут живу я.
Burada ben yaşıyorum.
Ты... живешь где-то поблизости? Я живу, да.
- Bu civarda mı oturuyorsun?
Их доверие, их страх, их боль, их растерянность, я верю, что живу свою судьбу.
Güvenleri korkuları acıları, anlam verememeleri. Kaderimi yaşadığıma inanıyorum.
Да, я живу от зарплаты до зарплаты.
Evet ama ben ne kazanırsamm anında harcayan biriyim.
Меня не жалко - из-за мужа-идиота без копейки живу?
Beş kuruşu olmayan bir adamla evliyim, bana acımıyor musun?
Вообще-то я там живу.
- Ben yaşıyorum.
- я здесь живу, красавчик!
- Burada yaşıyorum yakışıklı.
Разница в том, что я уже живу своей мечтой.
Tek fark şu ki, ben zaten hayalimi yaşıyorum.
А я живу с папой, и не могу работать дома.
Ben de babamla oturuyorum, zaten o yüzden evde çalışamıyorum.
Я живу в квартале, соседнем с ними и Джуди.
Judy'lerin hemen aşağısında oturuyorum.
- Там и живу! Это мой сын?
- Orda yaşıyorum.
Я живу в доме на востоке Куперс Бич.
Sahilin doğusundaki evdeyim.
Учитывая, что я больше не живу в Лос-Анджелесе, скажу, что никак.
Artık Los Angeles'ta yaşamadığıma göre, o şekilde yürütemedik diyebiliriz.
Я знаю, что твоя семья ненавидит меня. И я живу далеко.
Ailenin benden nefret ettiğini ve uzakta yaşadığımı biliyorum.
Мне показалось, что я тут живу.
- Burada yaşadığımı sanmıştım.
Я живу в Сиэтле.
Seattle'da yaşıyorum.
Я для этого живу, это моя работа.
Bununla para kazanıyorum, benim işim bu.
Я живу в реальности, а он верит в судьбу и возможно в единорогов.
Ben gerçeklikte yaşıyorum, oysa kadere inanıyor. Muhtemelen tekboynuzlara da inanıyordur.
Я живу открыто.
Sesli yaşıyorum.
Это потому, что я живу открыто, понял?
Hislerimi dışa vurduğum için.
Да, я здесь живу.
Evet, burada yaşıyorum.
Не, пожалуйста, я живу здесь...
Hayır, lütfen. Ben burada yaşıyorum.
Я живу с мамой.
Annemle oturuyorum.
Как ты вообще узнал, где я живу?
Nerede oturduğumu nasıl öğrendin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]