English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Н ] / Наказывают

Наказывают translate Turkish

155 parallel translation
что лишь я один важен... что меня наказывают за это.
Hayatım boyunca yalnızca kendime önem verdiğim için cezalandırılıyor olmalıyım.
Вот так наказывают : справа и слева.
Adama böylece cezasını verebilirsiniz. Bir sağ bir sol...
Матросов за это наказывают.
Bunun için denizcileri direğe bağlarlar.
Им нравится, когда их наказывают, потом прощают, дают конфетку.
Önce şaplağı vuracaksın, sonra şekerlerini vereceksin.
И таких как он во всем мире наказывают.
Hırsızlar da dünyanın her yerinde cezalandırılır.
Способ каким Райтинг и Байнеберг его наказывают представляет собой заурядное издевательство, распространенное в ученической среде.
Reiting ve Beineberg'in onu cezalandırış şekli öğrenciler arasında adet olan bir zalimlik.
Я пыталась. Они давят на тебя снова и снова, год за годом, дурачат тебя, наказывают.
Sana aradan yıllar geçse de hileyle, cezayla bakıyorlar.
Еретиков наказывают не за то, что они еретики, а за мятежные и кровожадные дела... нарушающие закон и порядок!
Kâfirler kâfir oldukları için cezalandırılmıyorlar. Yasa ve düzeni bozucu davranışlarından dolayı cezalandırılıyorlar.
Как наказывают в аду за грех похоти?
Bütün o sevişmelerinden dolayı, nasıl cezalandırıldın?
Грех похоти здесь не наказывают "
O günahın burada önemi yoktur. "
Разве не все человечество наказывают за преступления, которые оно не совершало
İşlemedikleri bir suçtan dolayı idam edilmiyorlar mı?
Греки наказывают их.
Onları Yunanlılar yakaladı.
Если вы виновны, вас наказывают.
- Suçlu cezasını çekecek! Demek yemekler kötü ha?
Они настойчиво заставляют много лет подряд, обманывают и наказывают.
Sürekli seni taciz ederler, yıllar boyu oyuna getirip cezalandırırlar.
Конечно. А если я веду себя плохо, наказывают кого-нибудь из них.
Yaramazlık yaparsam, başkası cezalandırılır.
Там, откуда я, лживых женщин наказывают.
Geldiğim yerde, yalan söyleyen kadınlar cezalandırılır.
Ну... тебя наказывают за какие-то поступки... но и наказывают за бездействие.
Şey... Eğer yaparsanız lanetlenirsiniz... ve lanetlenirsiniz yapmazsanız.
- Только меня несправедливо наказывают.
Yaramazlık eden bir sen varsın.
У тебя иногда не бывает такого чувства будто тебя наказывают за твои грехи?
Günahların için cezalandırıldığını düşündüğün oldu mu hiç?
Не знаю, может Господь воздает мне за мои проступки, но... то, как ты живешь, убеждает меня, что ты отмечен, и что небеса наказывают меня за мои ошибки.
Bilmiyorum ki Tanrı yaptığım bir şeyden ötürü bir şeyler yapmam için yönlendiriyor mu beni, ama senin hayatın önünde eriyip gitmen gösteriyor ki sen damgalanmışsın bir kere ve ben yanlış davranışlarımdan dolayı cezalandırılıyorum.
С другой стороны за плохие новости сурово наказывают.
Öte yandan kötü haberin cezası fecidir.
Как наказывают за прелюбодеяние?
Zinanın cezası nedir?
Меня так наказывают?
Cezalandırılıyor muyum?
Если человек себя плохо ведет, такого человека наказывают.
Kötü insanlara dersini vermek gerekir.
У вашей жены необоснованная ревность, меня за это наказывают и все, что вы можете сказать - это "Мне жаль"?
bir kıskançlığa kapılıyor, bunun için cezalandırılan ben oluyorum ve tek söyleyeceğin şey üzgünüm, öyle mi?
- Из-за его состояния судьи не наказывают его за опоздания.
Yargıçlar, durumunu bildikleri için ona biraz iltimas geçerler. Kapıdan girerken davasını tartışmaya başlar. Geç kaldığında cezalandırılmaz.
За что наказывают боги фараона беспечными детьми?
Neden tanrılar beni cezalandırıp, böyle düşüncesiz...
Говорите так, будто Вас наказывают.
Cezalandırıldığını düşünen biri gibi konuşuyorsun.
Мы их спасаем, а они нас наказывают!
- Evet, biz onları kurtarıyoruz ve onlar bizi cezalandırıyor.
За такое нарушение наказывают публичной поркой, кажется.
Böyle bir suçun cezası - Kırbaçlanmadır, sanırım.
Если босс оказывает сексуальное внимание на женщину, которая не отвечает ему взаимностью, то такую женщину наказывают.
Patron, cinsel ilgiden etkileniyorsa, bu etkiyi kullanmamayı seçen kadınlar cezalandırılmış olur.
Почему меня наказывают за то, что не было моей виной?
Hiçbir suçum yokken, neden ben cezalandırılıyorum?
Когда присяжных изолируют, они наказывают тех, кто подает иски.
- İtiraz ediyorum. Jüriler tecrit edildiklerinde davacıyı cezalandırma eğilimi gösterirler.
Ты знаешь, как наказывают содомитов?
Oğlancılığın cezasını biliyor musun?
Я думал, что молчанием наказывают детей.
Konuşmama cezası, çocukların uyguladığı bir taktik sanıyordum.
Почему теперь меня за это наказывают?
Neden bunun için cezalandırılıyorum?
- Где никого не наказывают?
Kimsenin cezalandırılmadığı bir yer.
А плохих мальчиков у нас наказывают.
Onları cezalandırıyoruz.
Видимо, у некоторых есть связи и их не наказывают за нарушение закона, а?
Sanırım bağlantısı olan bazı insanlara kanunu çiğneyince dokunulmuyor.
Наказывают не того.
Evet, evet.
Некоторых наказывают. И в некоторых странах - казнят.
Bazıları cezalandırılırken kimi ülkelerde idam edilenler oluyor.
И единственно, ради кого их контролируют, наказывают и казнят - это ты.
Senin yüzünden kontrol altında tutuluyor cezalandırılıyor ve öldürülüyorlar.
Значит, это не просто сплетни? Хороших девочек, которые плохо себя ведут, до сих пор наказывают?
Demek kötü davranan güzel kızların hâlâ dışarı çıkma yasağı aldıkları şehir efsanesi değilmiş.
Мы могли бы промолчать, но мы не стали, а теперь нас как будто за это наказывают.
Sessiz kalabilirdik, ama yapmadık. Bunun için cezalandırılıyoruz sanki.
Простите, что вам так кажется, но вас не наказывают.
- Pardon, ama cezalandırılmıyorsunuz.
Так всегда наказывают рабов.
Çünkü biz köleleri buna layık görüyorlar.
Поскольку гордый негр в Мандерлее, таких было немного, если они вообще были, выживает благодаря тому, что считает себя гордым, а эта система помогает ему верить, будто его наказывают и притесняют больше других.
Manderlay'de pek sık rastlanmayan, belki de hiç rastlanmamış olan "gururlu zenciler", kendilerini gururlu gördükleri sürece var olduklarından, sistem, onlara yardım etmek için, diğerlerinden daha fazla cezalandırıldıklarına ve zulüm gördüklerine inandırıyordu.
- Их наказывают. - О да, накажи меня.
- Cezalandırırlar.
За что меня наказывают?
Niçin cezalandırılıyorum?
Как думаешь, что всё это... всё, что мы пережили... как думаешь, нас наказывают?
Sence bütün bunlar... içinde olduğumuz... Cezalandırıldığımızı düşünüyor musun?
Я согрешила, и меня наказывают.
Günah işledim ve cezalandırılıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]