English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ У ] / Угрожали

Угрожали translate Turkish

587 parallel translation
Мне угрожали.
Tehdit ediliyordum.
И моей жизни угрожали!
Hayatımı tehlikeye attım.
Почему вы ему угрожали?
Neden onu tehdit ettin?
Чем угрожали?
Neyle?
Ему угрожали?
Neden, tehdit mi ediliyordu?
И когда реальность приближалась, когда угрозы или желания угрожали иллюзиям, он переодевался, он даже купил парик.
Gerçeklik çok yaklaştığında,... tehlikeler ve düşünceler bu hayalini tehdit etmeye başladığında kadın gibi giyiniyor ve ucuz bir prek takıyordu.
Она говорит, Вы угрожали ей ружьем. Это правда?
Havalı tüfekle ona ateş ettiğinizi söylüyor, bu doğru mu?
Вы не угрожали ей совершить самоубийство, если она женится?
Evlenirse, intihar etmekle tehdit etmediniz mi?
Вы не угрожали ей, если бы она вам отказала в любви?
Sizinle ilişkiye girmesi için onu tehdit etmediniz mi?
- И угрожали убить ее.
- Onu da öldürmekle tehdit ettiler.
Родители угрожали мне, умоляли меня, но я не уступила.
Annem ve babamın tehdit ve yalvarmaları kararımı değiştiremedi.
Вы захватили одного из нас, угрожали всем нам.
Birimizi tutsak aldınız ve hepimizi de tehdit ettiniz.
Впервые слышу, чтобы нам угрожали неполадки.
Bozuk bir şeyin bizi tehdit ettiğini daha önce hiç duymadım.
Они не тронули ее, не угрожали.
Ne tehdit ettiler, ne de canını yaktılar.
- Вы угрожали подбросить LSD в водохранилище?
Basına, örgütünüzün su tankına LSD koyacağını söylediğiniz doğru mu?
Они угрожали оружием, или рассчитывали что огонь и заграждение остановят вас?
Silahlı mıydılar yoksa ateşin sizi durduracağından emin miydiler?
Они тебе угрожали?
Seni tehdit ettiler mi?
Никаких извинений? Вы схватили одного из нас, угрожали всем нам.
Özür yok, birimizi kaçırıp, hepimizi tehdit ettiniz.
Они угрожали мне физическим насилием!
Fiziksel şiddet uygulamakla tehdit ettiler.
Вы часто угрожали ей.
- Yeterince tehdit etmişsin.
Вам угрожали на работе?
İş yerinizde sizi tehdit eden biri var mıydı?
Меня били. Потом они угрожали убить моего отца.
Beni dövdüler... ve beni babamı öldürmekle tehdit ettiler.
Мы не угрожали вашей станции.
Tesisinize bir tehdit oluşturmadık.
Вам угрожали, месье?
Herhangi bir tehdit aldınız mı, Monsieur?
Все просто. Мы его не оскорбили, не угрожали ему или не арестовали.
Hakaret veya tehdit etmedik ve tutuklamadık.
Теперь они подумают, что мы слабаки и что мы просто угрожали им.
Ve artık Federaller bizim korkak olduğumuzu ve füzeleri atamayacağımızı sanacaklar.
И в своем письме Вы угрожали убить Жака Рено.
Mektupta tehdit ettiğiniz kişi Jack Renauld'ydu.
Потому что Вы угрожали ему крышкой.
- Çünkü onu tehdit ettiniz.
Вы досаждали мне и угрожали моему положению при королевском дворе и ослабили нашу оборону вашими постоянными нападениями что, конечно, ничего не значит для Джи-Кара и его друзей.
Bana büyük rahatsızlık verdin ve saraydaki itibarımı azalttın. Sürekli yaptığın savaşlarla savunmamızı zayıflattın. Ama bunların hiçbiri G'Kar ve arkadaşlarının umurunda değil.
Пока не похоже, чтобы эти изменения как-то угрожали станции.
Şu ana kadar, bu değişiklikler istasyon için bir tehdit oluşturmuyor.
Когда я беседовал с ним, он утверждал будто вы ему угрожали.
Onunla görüşmemizde senin onu tehdit ettiğini söyledi.
Более года это показывало телевидение, а мы угрожали санкциями, прятались за дипломатической риторикой.
Buna izin verdik. İnsanlar bir yılı aşkın süredir katlediliyordu ve biz ekonomik yaptırımlar çıkararak diplomasinin süslü konuşmaları ardına saklandık. Bunu nasıl yapabildik?
Говорит, что ему угрожали ножом.
Bu sefer durum çok ciddi.
Вы угрожали м-ру Лафкину и эти 10 тысяч были формой шантажа.
Böylece karısına ve gazetelere gideceğinizi ona söylediniz. Ve şu 10.000 $, bir tür şantajdı, öyle değil mi?
Они мне угрожали. Хотели меня посадить.
Beni kapatmakla tehdit ettiler.
Мы им не угрожали.
Biz onlar için bir tehlike değildik.
Угрожали местым, оскорбляли туристов, перепугали прислугу.
Yerel halkı tehdit, turistleri taciz ve çalışanları korkutmak.
Ходят слухи, что он и тот, напавший угрожали вашим людям вчера, даже побили кого-то.
Söylenenlere göre, bu ve saldırıya uğrayan diğer adam geçenlerde size sataşmışlar, hatta birinize saldırmışlar.
Некоторые из этих повреждений угрожали жизни, Б'Эланна.
O yaraların bazıları, hayati tehlike arz eden yaralar.
Они ведь угрожали уничтожить всю жизнь в нашей Галактике.
Galaksimizi yaşamlardan, temizleme konusunda tehdit etmişlerdi.
Я буду откровенен с тобой. Меня похитили, мне угрожали.
Baban kaç kere ölebiliyor senin?
Хамили, угрожали. Деньги предлагали.
Kan var, Darp var, para teklif etmişler.
Похоже, ей угрожали.
Bana tehdit ediliyor gibi görünüyor.
Они раньше угрожали.
Tehditler savruldu.
Весь самолет подтверждает, что вы угрожали стюардессе.
Bir uçak dolusu insan hostesi tehdit ettiğini duymuş.
Вы вели себя как сумасшедший и угрожали ей бомбой.
Manyak gibi hareket edip onu bir bombayla tehdit etmişsin.
Это я слышал. Но я также слышал, что вы ему тоже угрожали.
Bunu duydum ama sizin de onu tehdit ettiğinizi söylediler.
- Барксдейлы вам угрожали?
- Barksdaleler seni tehdit mi etti?
Я вел себя так, потому что мне угрожали.
- Korktuğum için öyle davrandım. - Ne diyorsun sen?
Мне просто стало интересно, почему Вы солгали тогда. Вам чем-то угрожали, если Вы расскажете правду?
O zaman neden yalan söylediniz?
Свидетелю угрожали...
Tanık baskı altında...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]