Şeker gibi translate English
701 parallel translation
Şeker gibi tatlı, kadife gibi yumuşağım ama kalbimi piyano gibi çalamazsın.
Oh, No. I'm Sweet Like Sugar, Soft Like Suede, But Unlike A Piano, I Never Get Played.
O güzel günler geldiğinde... o özgürlüğün bir şapka veya bir parça şeker gibi... birinin sahip olacağı bir şey olmadığını unutma.
When such great days do come... don't forget that freedom is not something one possesses... like a hat or piece of candy.
- Fakat havadayken şeker gibi.
- But he draws like sugar in fly time.
Sonunda, O kadar konuştukti, Leila'yla gitseydi 1 kilo şeker gibi mutlu olurdu. ( Deyim )
And finally, we talked so much that it was a kilo of sugar, as happy as if he had gone with Lelia.
Rengi morumsu ve şeker gibi.
And so purpley and pretty.
Sırada şeker gibi bir Teksas güzeli.
Now a sweet bundle from Texas, sweet as candy.
Şimdi bunu donduracağım ve buzlu şeker gibi yiyeceğim.
I'm gonna freeze it and eat it like a Popsicle.
O, şeker gibi bir adamdır. İnsanlar onu seviyor.
People love him.
Doğrusu, bay Strauss, şeker gibi insanlarla ilgili bir iş oldukça memnuniyet verici olmalı.
Indeed, Mr. Strauss, working in contact with confectioners must be rather pleasant.
Bu sefer şeker gibi birini seçmişsin.
Boy, that's a real sweetheart you picked this time--just like that.
Ama sizin yerinizde olsam, şeker gibi erimesinden korkardım.
I'm afraid he'll melt like a piece of sugar.
"Beyaz Palyaço" kelle-şeker gibi konik şapka giyer.
The'White Clown'wears a conical hat like a sugar-loaf.
# Tadı meyve gibi # # İçini görebildiğin şeker gibi #
# Tastes like fruit # # it's just like sugar you can see through #
Bu şeker gibi adamı bırakıp gitmeyecektim!
I shouldn't have confessed to this saintly man!
Kocamı, o şeker gibi adamı terk ettim, düzenimi bozdum. Onun gibi bir dehayı senin gibi bir hergeleye değiş!
I left my husband, that saintly man with all the accommodations, a genius, an inventor, for this scoundrel...
Bu kuşlar şeker gibi gözükmüyor mu? Uçan şekerler.
Don't these birds look like flying candy?
Onları birer şeker gibi yiyor... veya alışkanlık kazanmış.
He eats these like candy... or he used to.
Şeker gibi.
It's like sugar.
Siyah çocuklar lezzetli çikolata tadında aşk meyan dudakları şeker gibi
Black boys are delicious Chocolate-flavored love Licorice lips like candy
Bu sana şeker gibi geliyor.
You eat it like candy.
Şeker gibi ağzına atar... çiğneyip kemikleriyle birlikte yutar.
He pops them into his mouth like candy... and he chews them up and he swallows them, bones and all.
Bu şey şeker gibi.
This stuff is sweet like sugar.
Şeker gibi adamdım.
I was a lovely man.
Şeker kamışından bir şaheser sadece bilinmeyen noktalara bilet satan bir istasyon gibi.
It looks like a sugar-cane masterpiece... like a station selling tickets to unknown destinations only.
Şeker için tırmandığımda enkaz çökmeye başladı, bilirsiniz, elmalar gibi.
When I climbed over for the sugar. The wreckage started giving way, you know like apples.
Biz küçükken, şeker, sakız gibi şeyler almak için babamızdan para alırdık.
When we were little, we kept getting coins from father To buy candy and stuff
Bir çocuk gibi şeker çalıyordun!
- I'd give my right arm -
su bir kenara, 200 öküze ihtiyacım var. 500 domuz, 100 kilo tuz. 40 ton un, 10 ton şeker, beş ton tütün, bir ton kahve... 40 bin mildir kireç gibi su içiyoruz.
Aside from water, I shall need 200 bullocks 500 pigs, 100 quintals of salt 40 tons of flour, 10 tons of sugar, five tons of tobacco, one ton of coffee the juice of 40,000 limes and are there any wines to be had here?
Hiç durmaksızın şeker yığınına üşüşen karıncalar gibi.
One after the other, like ants drawn to a mound of sugar.
Ve doktorlar seni ufalan şeker taneleri gibi dağıttı.
And the doctors threw themselves at you, like flies at a piece of sugar.
Saldırıya geçmeye karar verdim Marta'ya uslu bir kız olursa ona şeker verir gibi Tadeusz'u vereceğimi söyledim.
I decided to begin the attack let Marta know that I could give her Tadeusz like a sweet for being a good girl
Fronde sırasında, onur ; şeker veya baharat gibi, ticari bir mal haline geldi.
During the Fronde, honor became a commodity, like sugar or spices.
Şekersiz değil bu, sanki şeker koymuşum gibi tatlı.
This is no bitter, it's sweet as if it had sugar in it.
Askeri hükümet 1966'dan beri yerinde Tucuman'daki şeker fabrikalarını kapatan liman işçileri gibi farklı sendikaların dirinişini kırıyor.
The military government has been in place since 1966 destroying the resistance of different trade unions, like the trade union of the dock labourers who closed the sugar factories of Tucuman.
Dişleriniz için zararlı olduğu gibi... şeker şu muhteşem kalçalara neler yapabilir bir düşünün.
Besides being bad for your teeth, Mrs. Durant think of how caramels can hurt those splendid hips.
Ama Antiller ve şeker kamışı ile ilgili gibi görünüyor.
But it seems that it has something to do with the Antilles and sugarcane.
Yüzün kocaman tatlı bir şeker gibi.
- Come on, it's enough to look at you.
Kavanozları şeker ve fındıklarla doldurun,... bir doğum gününde olduğu gibi.
Fill the jar with candies and nuts, just like we do at the birthday party.
Şeker, un, konserve gibi şeyler çok azaldι.
We're short on sugar, flour, airtights and everything else.
Bildiğiniz gibi Schaefer şeker hastasıydı.
He was a diabetic.
Şeker pekmezi gibi görünüyordu.
It looked like molasses.
♪ Küçük olan yusufçuk gibi... davranarak su üstünde seker. ♪
The younger sister pretending... the dragonfly skims the water surface.
Küçük kızlara şeker vermeye çalışan ahlaksız yaşlı adamlar gibi.
Like dirty old men who try to give pretty little girls some candy.
Ayrıca senin de korkmuş gibi davranman gerek ve onlara şeker vermezsen, sana çok kötü bir şaka yaparlar.
And you're supposed to act scared. And if you don't give them a treat, they pull some dirty trick on you.
Şeker, patlamış mısır, sakız ; bunun gibi şeyler.
Candy, popcorn, gum, anything like that.
Bir çocuğun elinden şeker çalmak gibi.
Like stealing candy from a baby.
Bunun içine yeterince şeker koyarsan, tadı zencefilli gazoz gibi oluyor.
You know, if you put enough sugar in this stuff, it tastes just like ginger ale.
Ellerinden gelse aynı denizatlarındaki gibi erkekleri hamile bırakırlar! Veya şeker hastası yaparlar!
They'll be giving birth to seahorses... like those found in puddles... or to diabetics...
Bedava şeker dükkanı gibi.
It's like a free candy store.
( Music ) Küçük bir jelibon gibi Şeker kamışı gibi tatlıyım ( Music )
( Music ) Like a little jelly bean I'm a sweet like a candy cane ( Music )
Tıpkı Şeker Ray'i, ağırsiklet bir azmanla aynı ringe atmak gibi.
It was like putting Sugar Ray in the ring with an overgrown heavyweight.
gibi 298
gibi mi 48
gibi şeyler 18
gibi görünüyor 21
gibi bir şey 16
şeker 317
şekerim 308
şekersiz 39
şekerleme 29
şekerparem 40
gibi mi 48
gibi şeyler 18
gibi görünüyor 21
gibi bir şey 16
şeker 317
şekerim 308
şekersiz 39
şekerleme 29
şekerparem 40