Şeker adam translate English
270 parallel translation
- Bu Blair çok şeker adam!
- Blaireau's a lot of fun, isn't he?
"Şeker Adam".
"The Candy Man".
Şeker adam mı?
The candy man?
- Şeker Adam'ı duydun mu? - Hayır.
Have you ever heard of Candyman?
- Şeker Adam.
Candyman.
Şeker Adam.
Candyman.
"Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam..."
"Candyman, Candyman, Candyman..."
Şeker Adam mı?
Candyman, huh?
Ona Şeker Adam'dan bahset.
Tell her about the Candyman.
Onu Şeker Adam öldürmüş.
Candyman killed her.
Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam,
Candyman, Candyman, Candyman,
Şeker Adam...
Candyman...
Şeker Adam'ın ülkesi.
Candyman country.
Şeker Adam bir kölenin oğluydu.
Candyman was the son of a slave.
Şeker Adam en iyi okullara gönderildi ve saygın bir toplumda büyüdü.
Candyman had been sent to the best schools and had grown up in polite society.
Zavallı Şeker Adam.
Poor Candyman.
Şeker Adam arılar tarafından sokularak öldürüldü.
Candyman was stung to death by the bees.
- Hiçbir şey söyleyemem, yoksa Şeker Adam beni bulur.
I can't say nothin', or Candyman'll get me.
Ve Şeker Adam'ın yerini bana gösterirsen, sana bir söz veririm.
And if you show me where Candyman is, I'll make you a promise.
- Şeker Adam burada mı?
Candyman's in there?
Bunu Şeker Adam mı yapmış?
Did Candyman do this?
Şeker Adam'ı aradığını duydum, orospu.
I hear you're lookin for Candyman, bitch.
Şeker Adam'ı aradığını duydum, orospu.
We hear you're looking for Candyman, bitch.
Şeker Adam beni yakalayacak.
Candyman will get me.
Şeker Adam gerçek değil.
Candyman isn't real.
Şeker Adam gerçek değil mi?
Candyman ain't real?
Şeker Adam, Şeker Adam,
Candyman, Candyman,
Şeker Adam, Şeker Adam,
Candyman, Candyman...
Şeker Adam orada.
Candyman's in there.
Şeker Adam orada!
Candyman's in there!
Helen Lyle bu efsaneye kendini çok kaptırdı. Şeker Adamın kimliğine bürünerek, kurbanlarını bir kanca ile öldürdü.
Helen Lyle becomes so obsessed by the myth that she takes on the persona of Candyman, killing her victims with a hook.
Cabrini başkanı onun Şeker Adam olduğuna inanıyordu.
Cabrini residents believe she was the Candyman.
- Şeker Adam'a inanıyor muyum?
- Do I believe in Candyman?
Koskoca adam şeker çalıyor!
A man of your age stealing sugar.
Sizi bir şeker yığınına çevirebilirim genç adam.
Young man, I could transform you into a sugar lump.
Çok şaşırtıcı. Amerika'da 50 milyon adam etrafta dolanıp duruyor ama bütün kadınlar, şeker dudaklı Shapiro'nun peşinde.
It's amazing. 50 million guys running around back home, and all those dames want is Sugar-lips Shapiro.
- Şeker bir adam.
- 1 sweet guy.
Reklam için 100 bin dolar harcadık, adam bize şeker getiriyor!
$ 100,000 for advertising, and what does he give us? Candy!
Ayrıca bugün top şeker de yok Öfkeli Küçük Adam.
And no sweet rolls today, Mr. Angry Little Man.
Ah, seni tatlı adam... seni tatlı, şeker, saf adam.
Oh, you dear man you dear, sweet, naive man.
Bu şeker gibi adamı bırakıp gitmeyecektim!
I shouldn't have confessed to this saintly man!
Kocamı, o şeker gibi adamı terk ettim, düzenimi bozdum. Onun gibi bir dehayı senin gibi bir hergeleye değiş!
I left my husband, that saintly man with all the accommodations, a genius, an inventor, for this scoundrel...
Bu adam şeker hastası.
This man is a diabetic, you see.
Hem zaten, Kaz'ı tanısaydınız onun ; hayatı, kızları ve votka içmeyi seven neşeli ve çok şeker bir adam olduğunu anlardınız.
Anyway, if you'd known Kaz you would understand that he was just a cheerful, lovely guy who loved life, drinking vodka, girls
- Bu adam pek şeker.
This guy's a real sweetheart.
Sen o şeker dükkanını soydun adamım.
If I'd left it up to you, we'd have gone out and robbed that candy store over there, man.
"Sakın burnuna bir şey çekeyim ve şeker yiyeyim deme." "Adam ne kadar nazik davranırsa davransın."
"Don't ya go snuffing yourself and eating no sweets, no matter how gentle may the fellow."
Küçük kızlara şeker veren türde bir adam.
That's the kind of guy who gives candy to little girls.
Mickey Rourke, hayattaki güzel şeylere değer veren bir adam, şeker gibi...
Mickey Rourke, a man who can appreciate the finer things in life, like sugar.
Televizyonda kızlarımız, yerde bir kanun adamımız fındıklarımızda şeker ve Jeffersons'da karılarımız var.
We got bimbos on the tube, we got the law on the floor we got sugar on our nuts and we got our wives at The Jeffersons.
Bir adam için bir dağ şeker çok fazla.
A mountain of sugar is too much for one man.
adam deli 37
adamlarım 38
adamın biri 39
adam haklı 53
adamımsın 21
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adamlarım 38
adamın biri 39
adam haklı 53
adamımsın 21
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adam kaçırma 35
adamı rahat bırak 23
adam değil 16
adam ölmüş 24
adamı duydun 40
adam mı 39
adamı duydunuz 27
şeker 317
şekerim 308
şekersiz 39
adamı rahat bırak 23
adam değil 16
adam ölmüş 24
adamı duydun 40
adam mı 39
adamı duydunuz 27
şeker 317
şekerim 308
şekersiz 39