Ama bu haksızlık translate English
266 parallel translation
Ama bu haksızlık.
Er... now, that's not fair.
- Ama bu haksızlık!
- But that's unfair.
Ama bu haksızlık.
But it's unfair.
Ama bu haksızlık Bay Mushnik.
But it's not fair.
Ama bu haksızlık olur.
But it isn't fair.
Ama bu haksızlık...
Unfair...
Ama bu haksızlık.
It just isn't fair.
Ama bu haksızlık, Campbell.
But it isn't fair, Campbell.
Ama bu haksızlık.
But that isn't fair.
Ama bu haksızlık, herkes bizim hatamızmış gibi davranıyor, sanki bizi suçluyorlar.
It ain't fair. Everybody's going on like it's our fault- - Like we're to blame.
Ama bu haksızlık.
It's not fair.
Ama bu haksızlık, o bana kötü davrandı.
That's not fair, the guy has a bad attitude.
Ama bu haksızlık.
That's not fair.
Ama bu haksızlık.
You know, it's not fair.
Ama bu haksızlık.
But it wasn't right.
Ama bu haksızlık.
But it's so unfair.
Ama bu haksızlık!
That's not fair, Dad
Ama bu haksızlık.
That isn't fair.
Ama bu haksızlık!
That is so unfair!
Ama bu haksızlık.
- That`s unfair.
Ama bu haksızlık.
But it was not fair.
İkisi de ceza aldı ama bu haksızlık. Çünkü Shawn başlatmıştı.
Well, they both got detention, which is completely unfair since Shawn started it.
Ama bu haksızlık!
But that's not fair.
Ama bu haksızlık, biraz da bana fırsat tanımalısın.
That's not fair, you have to give me a chance now.
Ama bu haksızlık.
- But that isn't fair!
Ama Michael, bu haksızlık olur.
But, Michael, that isn't fair.
- Ama bu biraz haksızlık değil mi? - Neden?
Is it not dishonest to choose that profession?
Ama imparatorluk ve imparator dünyayı acı ve umutsuzluğa boğan saldırganlık ve köleliği devam ettirirse, dünyaya açlık ve kölelikten başka şey sunmazsa, benim kralım bu haksızlıklara karşı gelecektir.
But if the empire and the emperor pursue the course of aggression and slavery that have brought agony and despair to the world, if there's nothing left but chains and hunger, then my king will march to right those wrongs.
Bu haksızlık ama.
It's not fair.
Ama David'i Kıbrıs'ta bu kadar uzun tutmaları haksızlık.
It's not fair keeping David in Cyprus so long.
Bize haksızlık ediyorsunuz ama bu anlaşılabilir bir durum.
You do us an injustice, that was understood.
Ama eğer O kendi isteğiyle onları bırakırsa bu haksızlık ve hatta acımasızlık olur.
But if He, of His own will, left them He displayed injustice, or even cruelty.
Ama sonra, bu adam durumdan faydalanacaktır. - Bu haksızlık.
But afterwards, this one will take advantage of it... and that's not fair.
Ama bu haksızlık.
- That's no fair.
Belki haksızlık olacak, ama dünya bu adamdan haberdar olacak.
Maybe I am wrong but the world will hear of this man.
Ama haksızlık hissi öznel olsa da, bu gerekliydi.
But it was necessary, even if the sense of injustice was subjective
Ama, bu haksızlık.
Well, that's not fair.
- Bu haksızlık ama.
- That's not fair, that.
Hayır, ama bire yüz, bu haksızlık.
But 1,000-to-one, that's not fair.
- Söylediğimi yapacaksın. - Ama bu yaptığınız büyük haksızlık.
They'll destroy you!
Ama haksızlık bu.
This is unfair.
İnsanlar hastalıktan ölünce..... bu acımasızlık ve haksızlıktır. Ama bu gerçek bir ölümdür.
When people die of illness... it's cruel and unfair, but it's really death.
Ama dinleyiniz, bu haksızlık ve sonra on dört yaşında değil.
You're not being fair. She's over 14 too!
Kadınlar bebek yüzlü erkeklere bayılıyor ama bu John'a haksızlık olur.
Women go for that boyish type but it's not fair to John.
Ama bu tamamen haksızlık.
But it's totally unfair.
Bu haksızlık, sivilce çıkıyor ama bıyıklar çıkmıyor.
It's really not fair. I can grow a pimple but not a mustache.
Haksızlık bu ama.
That's not fair.
Haksızlık, ama durum bu.
It's not fair, but that's the way it is.
Ama bu sefer bana haksızlık yapmamalısınız.
This time you must treat me justly.
Bu haksızlık. Beni küçük sanıyorlar, ama koca adamım.
It's not fair, everybody always thinks I'm younger, but I'm a man.
Ama haksızlık bu! Neyle suçlandığımı bile bilmiyorum.
- Do you want to talk about it?
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23