Ağlamak translate English
1,462 parallel translation
- Ağlamak yok.
- What? - No crying.
Noel, içki içmek, ağlamak ve polislerden ibaretse...
There's drinking, crying, cops. Well, it must be Christmas.
Eğer moralin çok bozulursa, saklanıp ağlamak için güzel bir yerdir.
If you ever get really depressed, it's a good place to go and cry.
Ağlamak yok!
No crying!
Ağlamak isteyebiliyorlar ama gözyaşları ertesi güne kadar çıkmıyor.
They might want to cry but the tear wouldn't well up till the next day.
- Ağlamak yok.
- No crying.
Ayrıca hüngür hüngür ağlamak istiyorum.
Plus, I look forward to a good cry.
- Ağlamak çok normaldir.
- It's OK to cry. People cry.
Oyuncaklara böyle davranıldığını görünce ağlamak istiyorum.
Makes me wanna cry seeing toys that were treated this way.
O, doğum günümde ağlamak dışında ne yapabilecek?
What will she do but weep on the day of my birth?
Ağlamak istediğin falan.
Or feel like crying?
İnsan ağlamak istiyor, değil mi?
Makes you want to cry, doesn't it?
Emzirirken ağlamak yok.
No crying in the breast milk.
# Bunu her düşündüğümde ağlamak istiyorum
Every time I think about it I wanna cry
Ağlamak zayıf kadınların yapacağıdır... güzel kadınlar alışverişe gider.
Crying is the refuge of plain women. Pretty women go shopping.
Sanki bu normal birşeymiş ve ağlamak gereksizmiş gibi yaptı
She made like it was a normal thing, and not crying was part of that.
Gülmek istediğimizde, güler ağlamak istediğimizde, ağlarız.
We were a carefree people. We laughed when we felt like laughing... We cried when we felt like crying.
Tanrım, ağlamak için hayatta eşcinsel olmaktan daha fazla sebep var.
Jesus Christ, there's a lot more in life to cry about than being gay.
Neden ağlamak bu kadar zor?
But why cry so hard?
Annenin fotoğraflarına sarılıp ağlamak hiç bir şeyi değiştirmez. Kaldırması zor ha?
Crying over your mom's photos won't change anything
Gevşe. Ağlamak istiyorsan, ağla.
Cry if you want to
İnsanoğlu acıyı çekmek zorunda ve ağlamak, çığlık atmak ve dayanmak çünkü başka şansları yok.
Human beings have to suffer... and cry, and scream, and endure... because they have no choice.
Neredeyse ağlamak istiyorum.
I almost want to cry.
Andrew ve Danielle küçükken, bende çok mutsuzdum, onların uyku zamanlarını ağlamak için kullanırdım.
I used to get so upset when Andrew and Danielle were little, I used their nap times to cry.
"Benim adım sam, tv'nin karşında ağlamak için yapılmış"
"I am sam plays like a made-for-tv weep- -" Shh!
Tek yapmak istediğim ağlamak ve bağırmak ve...
All I want to do is cry and scream and...
Tek ağlamak isteyen benim...
I'm the one who wants to cry, here!
- Romantik filmde ağlamak, ben giyinirken içeri girmek.
- Walking in on me getting dressed.
Bilirsin oraya gidersem ilk yapacağım şey ağlamak olacak ve bu da Karen'ın ihtiyacı olan son şey.
You know if I go in there I'm just going to start crying and that's just the last thing Karen needs.
Tek şey ağlamak.
All you can do is cry.
- Ağlamak istersem ağlarım, tamam mı?
- I could cry if I wanted, okay?
- Hey. Ağlamak yok.
Hey, no tears.
Tek yaptığım, bütün gün ağlamak.
♪ And all I do is cry all day ♪
Oh, tatlım, öyle yanılıyorsun ki, bu ağlamak istememe neden oluyor.
Oh, sweetie, you're so wrong, it makes me want to cry a little.
Pek çok şey hissettiğini ve duyguların olduğunu biliyorum, belki ağlamak istiyorsun
I know you have a lot of feelings and emotions, and maybe you want to cry.
Çünkü o bir erkek, Kitty... ve ağlamasını istediğini biliyor, ama ağlamayacak, çünkü ağlamak bebekler ve İtalyanlar içindir
Because he's a man, kitty... and he knows you want him to cry, but he won't, because crying is for babies and italians.
Bilmiyorum. Ağlamak.
I don't know.
Burada bulunduğum için ağlamak istiyorum.
This place makes me want to cry.
Ağlamak istiyorsan, buna ağla.
You wanna cry over some shit, cry over that.
Ağlamak ister misin? !
You want something to cry about?
Kar yağıyor demek... ağlamak istediğim onlarca gece.
It's snowing. All alone, so many nights I want to cry.
Ve ağlamak yok, Annem, geçen sefer ağladığını söyledi.
And no crying. Mom said you cried last time.
- Ağlamak zorunda değilsin.
- You don't have to cry.
Ağlamak iyidir.
It's good to cry.
- Ağlamak konusunda şaka yapmıyordum.
- I wasn't kidding about crying.
- Ağlamak yok.
- Not crying.
- Ağlamak yok. - Ne?
- Not crying.
O, ağlamak üzere gibiydi.
And now,
Artık ağlamak yok.
No more hanging onto him.
İçimden ağlamak geliyordu.
Now it is better, but...
Eğer bir yerin fena şekilde acırsa,... o zaman ağlamak utanılacak bir şey değildir.
so crying is not something to be ashamed of.
ağlamak istiyorum 20
ağlama 668
ağlamayacağım 22
ağlama artık 44
ağlamayı kes 61
ağlamayı bırak 20
ağlamayın 45
ağlamıyorum 59
ağlamaya başladı 16
ağlama 668
ağlamayacağım 22
ağlama artık 44
ağlamayı kes 61
ağlamayı bırak 20
ağlamayın 45
ağlamıyorum 59
ağlamaya başladı 16