Ağzın translate English
18,192 parallel translation
İlginçtir çünkü son buluşmamızda onların adını bile ağzınıza almıyordunuz.
Which is interesting because you couldn't even say Shadowspire last time we met.
Geçen sene Roy bilgisayar adını bile doğru dürüst almıyordu ağzına.
Last year Roy could barely spell "computer."
Kızımın adını ağzına alayım deme.
Keep my daughter's name out of your mouth!
Ağzından çıkanı kulağın duysun!
Listen to yourself!
Ağzın ile popona bayıldım.
I like your mouth and butt.
Lois ve tüm arkadaşları şu yeni haberciye ağzının suyunu akıtıyorlar.
Lois and all of her friends are drooling over that new news guy.
Dallas Portland'ı görünce ağzının suyu akan sendin.
I mean, you're the one who was drooling over that Dallas Portland.
Joe, kalın keçeli kalemimle ağzını tıka!
Joe, gag on my fat dauber.
Hiç ağzınızı bozduğunuzu görmemiştim Bayan Grimes.
Don't think I've ever heard you swear, Ms. Grimes.
- Ağzını açıp millete benim yaptığımı söylersen, ben de senin yaptığını söylerim.
- Well, you open your mouth and you tell folks that I done it, then I'll just say that you done it.
Bir daha öyle bağırırsan senin ağzını burnunu kırarım.
You raise your voice to her again, and I will chew your goddamn face off.
Ağzın iyi laf yapıyor.
You run your mouth pretty fast.
Bebekler meme uçlarını ısırırlar, ağzına tükürürler, kutunu genişletirler.
Babies bite your nipples, spit up in your mouth, stretch out your punany.
Abartısız çocukların ağzından gıdalarını almaya çalışıyorsunuz.
You're literally trying to take food out of children's mouths.
Sana Oscar kazandıracak olsa kafamı götüne sokup ağzını kukla gibi oynatırdım.
Honey, I would shove my hand up your ass and control your mouth like a Muppet if it would win you an Oscar.
Bir daha ağzını açtığında bana neden seçildiğimi... ve seçilmemin sizler için ne ifade ettiğini... söylemeni emrediyorum.
I am ordering you, beginning with your next utterance, to tell me why I was elected, and what my election was supposed to mean to you all.
Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?
Do you hear yourself?
Ağzını kapalı tut.
Keep her mouth shut.
Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu, Klaus?
Do you even hear yourself, Klaus?
Onun adını ağzına alma.
Don't mention her name.
Ağzın da ne güzel laf yapıyormuş.
Your words are nicely phrased.
Bundan sonra ağzını açan bu işten pay alamaz.
And the next one of you to say a word will not get a share of this job.
Ağzını aç, tatlım.
Open your mouth, sweetheart.
- Ağzını açayım deme.
Don't you say a good goddamn word.
Yoksa kapa şu siktiğimin ağzını!
'Cause if you don't, shut your damn pie hole.
Ağzından çıkanı kulağın duysun, sevgili oğlum.
Listen to you.
Açma şom ağzını.
Don't jinx this.
Ağzını kapalı tut!
Keep your mouth shut!
Tanrı'nın adını ağzına alma!
Wash that mouth before talking about the Lord, my God!
Ağzın sürekli çalışacak mı?
! - Bitch is popping off.
Ağzınız iyi laf yapıyor.
Runnin'your mouths, all that fancy talk...
Ve muhtemelen çocuğumun ağzına sıçacaksın.
- And you're probably gonna fuck up my kid.
O küçük tatlı ağzını kurşunla doldurmamı ister misin?
Do you want that pretty little mouth of yours filled with lead?
Bu adamın ağzından çıkanları dinliyor musun sen?
Have you ever listened to what comes out of his mouth?
Lucifer'ın ağzında bakla ıslanmıyor.
Lucifer spilled the beans.
Ağzından çıkanı kulağın duymuyor mu?
I mean, have you heard yourselves?
Aç ağzını.
Open up.
- Nate, ağzından çıkanı kulağın duysun ya.
- Nate, listen to yourself, come on.
Ama kasıtsız adam öldürmeden içeri yolladığım son adamın ağzına daha kolay verebilsinler diye dişleri sökülmüştü.
But the last guy I know sent to the can for manslaughter got all his teeth knocked out so they could fuck him in the mouth without scraping.
Ve Emile Fisher buradaysa, polis gibi davranın da üçüncü adamın ismini ağzından söküp alın.
And if Emile Fisher is here, act like cops, and get him to cough up the name of the third guy.
- Ağzını açar.
- She opens her mouth.
Lafı ağzımdan aldın cidden.
Took the words right out of my mouth.
Ağzımdan aldın lafı.
Just took the words right out of my mouth.
Lafı ağzımdan aldın.
Took the words right out of my mouth!
Yani karımla hiç "açık evlilik" in lafını ağzımıza almamışızdır ama -
I mean, my wife and I have never said the words "open marriage," but... Oh, hey, Lois!
Lafı ağzımdan aldın.
You've taken the words right out of my mouth.
- Lafı ağzımdan aldın.
You've taken the words right out of my mouth.
Ağzımın içindeki yakın dostum gibi.
It's like a friend in my mouth.
Muhbirimin ağzına sıçtın.
You fucked up my sting.
... Başkan'ın durumu hakkında ağzı sıkı.
... tight-lipped on the president's recovery.
Ağzımdaki iğrenç sıkıcılık tadını silmesi için damak temizleyici niyetine bir güzel sevişirim diyordum.
God, I was hoping for a good shag just as a palate cleanser to wipe the foul taste of boredom from my mouth.