Bakalım translate English
115,818 parallel translation
İtiraf et bakalım genç Kaptan, o günleri özlemiyor musun?
Confess, young Cap'n, do'ee not long for those days?
Fark edilmeden geçmeye bakalım.
Let's endeavour to pass through unnoticed.
Bakalım fidye için pazarlık yapabilir miyiz.
See if we can negotiate a ransom.
Ne kadar sürecek bakalım.
Let's see how long you all last.
Al bakalım.
Here.
Hadi gidip bakalım.
Let's go see.
Bize neden çocuk gibi davrandıklarını bir düşün bakalım!
And you wonder why they treat us like kids!
Hadi bakalım.
So come on.
Bir ısırık alabilir miyiz bakalım..
Let's see if we can get a bite.
Bizim kartları sürün önüne, bakalım o ne yapacak.
Show her some of our cards, see how she plays hers.
Kalkın bakalım.
Up and at'em.
Bakalım elinin nesi var.
Let's look at that hand, shall we?
Hadi bakalım.
Let's do this.
Gel bakalım.
Now come on.
- Al bakalım.
- Okay. - Here.
Gel bakalım.
Yeah. Come on.
Al bakalım.
Here you go.
Psikiyatriyi aradım. Bakalım ne diyecekler.
Yeah, I paged Psych, so let's see what they have to say.
- Nasılsın bakalım? - İyiyim.
- How have you been, girl?
Omuzlarıma çıkıp bak bakalım, zorla açabilecek misin.
Climb up on me shoulders and see if you can pry it open.
O zaman, Cahill'i arayalım şimdi ve senin yalanlarınla onunkiler örtüşüyor mu bakalım.
- No? Well, let's get Cahill on the phone right now and see if his lies match your lies.
Düşünün bakalım, parayla çıkıp gelen birini tahliye etmek için neden bu kadar acele ediyorlar?
I got to thinking--why would they be in such a hurry to evict somebody who can actually come up with the money?
Eğleniyor muyuz bakalım?
You boys having a good night?
Orada dur bakalım.
Okay... no.
Pillboi büyük resme bakalım.
Pillboi, let's talk big picture.
Duruma etnik olarak bakalım.
Let's look at this ethnically.
Dur bakalım orada.
Gah, gah, gah, gah!
Benim büyüdüğüm yeri gör bakalım.
Well, you get to see where I grew up.
Hadi bakalım evlat, gel.
All right, kiddo, come on.
Daniel, gel de halana kocaman bir sarıl bakalım!
Daniel, you come give your great aunt a hug!
Ver bakalım.
Here, give me that.
- Götür beni bakalım.
Take me right there.
Al bakalım, sana bir bardak Granville birası.
Here you go, one glass of Granville lager at your service.
Gel, otur bakalım, Danny.
Oh, here, sit down, Danny.
Hadi bakalım.
Go do it.
Bakalım karının değil de benim beynimi dağıtacak kadar iyi nişancı mısın.
Let's see if you got the precision to splatter my brains and not hers.
Motele herhalde. Şuraya bir bakalım.
Let's try that one.
- Dur bakalım!
- Whoa, whoa.
- Söyle bakalım.
- Say it.
Söyle bakalım.
Say it.
Sor bakalım.
Ask away.
Kalk bakalım Coldwater!
Get up, Coldwater!
Söyle bakalım.
Set my agenda.
Yap bakalım.
Goin'right for it.
Bu harika şeyi internete koy ve biraz para kazan bakalım.
Put that awesome shit online and make yourself some ka-ching, ka-ching.
Al bakalım.
- There you go.
Tükür bakalım.
Here you go.
Gel bakalım.
Come on in.
Yavaşla bakalım çaylak.
Okay.
Hadi bakalım.
Y'all, too.
Dur bakalım, hayır iyiyim!
Wait... no, I'm fine.