English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Başka bir şey

Başka bir şey translate English

35,044 parallel translation
Nainsanlar beladan başka bir şey değil.
Inhumans are a scourge.
Başka bir şey söyleyecek misin?
Are you gonna... say anything else?
Başka bir şey olmalı. Yeni bir şey.
There must be something something new.
Mara Tres'in New York şubesinin liderisin ayrıca uğraşılacak bir adam değilsin, eğer burada seninle yüz yüze duruyorsam ve hala yaşıyorsam aklında benim için sığ bir mezardan başka bir şey var demektir.
You are the leader of the Mara Tres New York branch, and you are a man who does not mess around, so if I'm standing here face-to-face with you, and I'm alive, then... you have something in mind for me other than a shallow grave.
Hılırtıdan başka bir şey yok.
Nothing but your ghosts out there.
Sana başka bir şey getireyim mi?
Can I get you anything else?
- O zaman başka bir şey deneriz.
- Then we try something else.
İstediğin başka bir şey var mı?
Anything else I can get you?
Kurt kılığında kuzu musun yoksa başka bir şey mi emin olamıyorum.
I can't tell if you're a wolf in sheep's clothing, or... vice versa.
Başka bir şey yok ha?
Nothin'else, huh?
- Başka bir şey bul.
- Figure something else.
Başka bir şey?
Anything else?
6 yaşındaki bir kararı aldım. Onlara söyleyecek başka bir şeyim olmadığımı, Sormak için başka bir şey yok.
I took a decision as a 6-year-old that I had nothing more to say to them, nothing more to ask.
Ile kahve içmek için mükemmeldir. Ama başka bir şey değil.
Perfect to have coffee with but not anything else.
Depolar ve boş binalardan başka bir şey yok.
Nothing but warehouses and vacants.
Ve başka bir şey daha, bu boktan rezil metni okudum.
And another thing, I read this piece of garbage script.
Ayrıca bana o gece olanların "gençlik patavatsızlığı" ndan başka bir şey olmadığını da söyledi.
He also told me that what happened that night was nothing more than a "youthful indiscretion."
Başka bir şey lazım mı?
Anything else you need?
Maya, başka bir şey var mı, hakkında hatırladığın başka bir şey?
Maya, is there anything else, anything that you remember about him?
Reese'in bir masada,... sayabileceği bir yerde panik atak geçirmesi başka bir şey.
It's one thing for Reese to have a panic attack while sitting at a table where she can count to herself.
Başka bir şey daha var.
There's something else.
Başka bir şey var mı? Biraz daha iyi bir şey...
Have you got something... a little better?
Başka bir şey ama elde etmem için yardımın gerek.
There's something else... but I need your help to get it.
Başka bir şey yoksa, merhaba?
Otherwise, hello?
Beyzbol oynayacağım veya başka bir şey bulurum.
I'll find a pick-up stick ball game or something.
Başka bir şey var mı?
Is there anything else?
Burada kalıp başka bir şey bulmaya çalışmalıyım.
It's important that I stay here and try and find something else.
Çünkü sadece satranç oynamaktan başka bir şey de yapıyordunuz.
Because you didn't just play chess.
Adamınız bubi tuzağından başka bir şey yapıyor.
Your bomber is making something other than booby traps.
Eğer aklıma başka bir şey gelecek olursa.
If I think of anything else.
Bu konuda başka bir şey söylemek istemiyorum.
That's all I want to say about it.
Çünkü başka bir şey yoksa nerede olduğumu sorgulamadan FBI'a geri dönmem lazım.
Because if there's nothing else, I need to get back before the FBI starts asking where I am.
Başka bir şey demesini sağlayacak ortam yaratmadın ki.
You haven't exactly created an environment where she can say anything else.
Burada set dekorasyonları ve konuşan kafalardan başka bir şey görmüyorum.
I don't see anything here, but set Dec and talking heads.
Arşivlerini açmalarının tek yolu atıp tutarak programlarını berbat eden bir kaçığın yerine başka bir şey yayınlamak zorunda kalmaları.
The only way they open up their archives is if they're desperate to put something on air other than the ranting nutbar that's ruining their show.
O sadece sonrası için önemli bir şeye sahip olduğu için mutlu, başka bir şey değil.
He's just happy to have gotten something of value for next to nothing.
Üzgünüm Yenilmezler fakat söylenecek başka bir şey yok.
I am sorry, Avengers, but there is nothing more to be said.
Seni acınası halde ve sadece benim verebileceğim bir bilgi için can atarken görmek sihirden başka bir şey değil.
Seeing you miserable, and longing for information that only I can provide, is nothing short of magical.
Yani yanmalı motor, kontrollü patlamalar yapan bir cihazdan başka bir şey değildir.
So the combustion engine is nothing more than a device that creates a controlled explosion.
Bu suç, savaş hareketinden başka bir şey değildir.
This crime is nothing else but an act of war.
İyi biri olabilir ancak yaptığı provokatörlükten başka bir şey değildi.
He may be, but what the governor did was tantamount to sedition.
- Tabi eğer başka bir şey için kullanmak istemiyorsa.
Unless he wants to use it for something else. Like what?
Başka bir şey oldu o zaman.
Which means it was something else.
Yapmayı tercih ettiğim bir şey olmak istediğim başka bir yer yok.
There's nothing I'd rather be doing, no place I'd rather be.
Kendi hazzından başka hiçbir şey düşünmeyen, zorba ve hedonist bir ırk.
A race of bullies and hedonists, - committed only to their own pleasure.
Bir dava üzerindeyken davandan başka şey düşünmezsin.
When you're on a case, it's all you can think about.
Başka bir şey.
Something else.
Seni onurlandırmaya hevesli, vefalı bir başka şey daha.
Another loyal subject eager to honor you.
Baska biriyle tanismak... Nasil oluyor, bilmiyorum ama birçok kisinin basina geliyor yani bana özgü bir sey degil.
And meeting somebody else... [stutters] I don't know how that happens, but it happens to a lot of people,
Baska bir sey ister misin?
Mmm-hmm. Want anything else?
Grafik roman yaziyorum ama simdi bundan bahsetmemize gerek yok çünkü baska bir sey beklediginizi hissediyorum.
Well, I write graphic novels, but we don't have to talk about that right now,'cause I feel like you're expecting something else.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]