Benim yerim burası translate English
373 parallel translation
Benim yerim burası değil.
I don't fit in here.
Benim yerim burası değil ve sizin ki de.
My place is not here, and neither is yours.
Bak canım, benim yerim burası!
Look, boy, I belong here!
Sevgili Charlotte, benim yerim burası.
Dearest Charlotte, my place is here.
Benim yerim burası. Eğer lütfen sen, Doktor...
My place is here, if you please, doctor.
Benim yerim burası ve bu mahzenler.
My place is here in these vaults.
Benim yerim burası efendim.
I reckon i belong here, sir.
- Benim yerim burası.
- My place is here.
- Benim yerim burası.
- This is my place.
Benim yerim burası. Amerika.
My place is here, in America.
Burası benim iş yerim.
This is my place of business.
Beyler, burası benim şatış yerim değil, atölyem. Ne...
Gentleman, this is not my sales room this is my workshop.
- Burası benim yerim.
- This is my place.
Burası benim gizli yerim.
This is my secret place.
Burası benim yerim.
This is my place.
Yaptığınız iş sizi ilgilendirir, ama burası benim yerim.
What you do is your business, but this is my place.
- Kalk. Burası benim yerim.
- Move, this is my place.
Burası benim sığınak yerim. Biraz fantezi yaptım.
This is my hiding place.
Fakat çıkmak zorundasın, burası benim yerim.
But you'll have to move. This is my place.
- Burası benim yerim.
- I was here first. - Who is it?
- Burası benim yerim!
- I own this joint!
Ama burası benim yerim değil ki!
But this isn't my place!
Burası da benim yerim değil.
This isn't my place, either.
Hep burası benim yerim derdi burası bir doktorun tam ihtiyacı olan şey.
He used to say this was his place this was where doctors were needed.
Burası benim çalışma yerim.
This is where I work
Orada aptalım ama burası benim yerim.
Down there I'm dumb, but up here this is my place.
Burası benim yerim.
- I'm here to help you.
Burası benim yerim.
That's my spot
Burası benim yerim!
That's my place!
Burası benim yerim.
Here's my place.
Burası benim yerim.
This is my spot.
Burası benim park yerim.
This is my parking'space.
Burası benim yerim.
I own the place!
Bakın, sorun şu ki, ben hâlâ burada çalışıyorum. Burası benim yerim.
The thing is, I'm still working the place myself.
Burası benim yerim!
This is my place!
Burası benim yerim.
Hey, that's my place.
Burası benim yerim, bu benim oyunum.
That's my area, that's my game.
Burasının benim yerim olduğunu söylediğimi mi sanıyorsun.
Did you think I said that this was my space?
Burası benim yerim, yukarda oturuyorum.
This is my parking place. I live right up there.
Burası benim krallığım ve benim yerim...
- This is my kingdom and my palace... - Come on.
- Burası benim yerim ya da öyleydi.
- Actually, this is my place, or was.
Burası da benim yerim.
This is my place.
Burası "benim" yerim.
That's me. This is my place.
Burası benim yerim ve benim kabilem.
Keep to your own end.
İşte burası benim yerim.
Home sweet home.
- Burası benim yerim.
- This is my little place.
- Burası benim yerim.
- That's my seat.
Burası benim yerim.
This is my seat.
Burası benim görev yerim.
This is my post.
"Burası benim görev yerim mi?"
"This is my post?"
"Burası benim görev yerim ha?"
"This is my post?"
burası neresi 137
burası 1024
burası çok sıcak 100
burası güzel 53
burası benim odam 36
burası da neresi 23
burası benim evim 203
burası iyi 66
burası çok güzel 113
burası benim 31
burası 1024
burası çok sıcak 100
burası güzel 53
burası benim odam 36
burası da neresi 23
burası benim evim 203
burası iyi 66
burası çok güzel 113
burası benim 31
burası sıcak 33
burası soğuk 30
burası çok karanlık 29
burası mı 223
burası benim yerim 39
burası bizim evimiz 31
burası senin odan 23
burası senin evin 44
burası çok hoş 17
burası güzel bir yer 16
burası soğuk 30
burası çok karanlık 29
burası mı 223
burası benim yerim 39
burası bizim evimiz 31
burası senin odan 23
burası senin evin 44
burası çok hoş 17
burası güzel bir yer 16