Biletiniz translate English
332 parallel translation
.İşte biletiniz.
- Here's your ticket.
- Biletiniz içinde değildi inşallah.
- Don't tell me your ticket was in it.
Biletiniz gelmedi mi?
You say your ticket didn't come yet?
- Biletiniz yok mu?
- No ticket?
- Biletiniz geldi mi?
- Did it come yet?
İşte Kara Şimşek'e 30.000 dolarlık biletiniz.
There you are. 30,000 to win on Black Flash.
İşte biletiniz.
There you are.
Biletiniz burada.
- They're right here.
İşte biletiniz, bir tane yataklı vagon için, bir tane de şekerleme için ve bir de dergi.
Here's your ticket, and one for the sleeping car, and some sweets. And a magazine.
- Biletiniz?
- Your ticket?
Bence sana söyleyecek başka bir şey yok... Ancak burada bir sonraki aşamadaki biletiniz.
I don't think there's anything more to say to you... except that here's your ticket on the next stage.
Biletiniz nerede?
Where's your ticket?
Uçak biletiniz efendim.
Your plane ticket, senor.
Beyler, biletiniz var ya da yok.
Gentlemen, either you have tickets or you haven't.
- Biletiniz?
- Got your ticket?
- Biletiniz bayım?
- Ticket, mister?
- Biletiniz, hanımefendi?
Your ticket, madam?
- Biletiniz.
Your ticket, now.
- Biletiniz?
- Ticket?
Biletiniz lütfen.
Your tickets, please.
Biletiniz.
Your ticket.
Biletiniz lütfen.
Your ticket please.
- Biletiniz ve bagaj fişiniz.
- Your ticket and your baggage check.
Bayım biletiniz.
Hey, mister, your ticket.
- Biletiniz mi var?
- Oi! You got a ticket?
- Biletiniz, lütfen.
- Tickets, please.
Biletiniz, bayım.
Ticket, sir.
İşte biletiniz.
This is your ticket.
- Bayım, biletiniz, lütfen. - İşte buyurun.
Your ticket, please.
Biletiniz lütfen.
Ticket, please.
Biletiniz hazır mı?
Do you have the tickets?
İşte biletiniz.
Here's the ticket.
- Boş verin. Biletiniz nerede?
What about your ticket?
Bu şey için biletiniz var mı?
Do you have tickets to this thing?
- Biletiniz var mı, bayım.
- You got a ticket, mister?
Biletiniz, lütfen.
Your ticket, please.
Biletiniz ve pasaportunuz.
Your ticket and passport.
- Biletiniz lütfen.
- Your ticket, please.
İşte biletiniz Bay Poirot.
Here's your ticket, Monsieur Poirot.
Bern'e biletiniz.
Your ticket to Bern.
Varşova biletiniz.
Your ticket to Warsaw
İşte biletiniz.
Here are your tickets.
- Tren biletiniz, madam.
- Your train tickets, madame.
İşte biletiniz ve valiziniz.
Here's your ticket and your suitcase.
Gidiş uçuşu için biletiniz var mı?
Do you have a ticket for a departing flight?
Mekik için biletiniz var mı?
Do you have any tickets for the shuttle?
Evet, eğer biletiniz varsa.
If you have a ticket, that is.
İşte Brüksel biletiniz, Matmazel Chevallier.
Here's your ticket to Brussels, Miss Chevallier.
Biletiniz.
Here's your ticket.
- Geçmeme izin verin. - Biletiniz var mı?
- Let me through there.
Biletiniz lütfen.
Your ticket, please, sir.