Bir otel translate English
3,043 parallel translation
Kan sıçramış bir otel odasındaki " ölü Fahişeleri gibi sadece küçük yardımdı.
This is like "Two dead hookers in a blood spattered hotel room, come and help me" scale of favour.
Bir otel dolabında masturbasyon yapmak için kendini boğan adamı biliyor musunuz?
How do I know you're not the sort of man who's going to strangle-wank himself to death in a hotel wardrobe?
Oğlum bir otel açmak istedi!
My son wanted to start a hotel for long
Ama evrenimiz bir otel odası gibiyse yan odadakileri fark etmemiz gerekmez mi?
But if our Universe is like a hotel room, shouldn't we be able to detect the presence of guests in the room next door?
Yarın, 50 erkeğin bir kıza para attığı bir otel odasına gel.
Then come to a hotel room tomorrow.. Where 50 men are throwing money on one girl.
Bir otel birleşmesinde çalışıyor olmamız çok elverişli.
Pretty convenient that we're working on a hotel merger.
Bir şehri severse, oraya bir otel inşa ediyor.
He falls in love with a city, and he builds himself a hotel.
Takma adlarıyla herhangi bir otel rezervasyonu da yok.
No hotels booked under her alias.
Şey ben... Santa Monica'nın hemen dışında bir otel ayarladım
So I got a hotel just outside Santa Monica.
1974'de yapılan ve yıkım emri çıkan bir otel ve 1928'de yapılıp eve çevrilmesi planlanan bir depo var.
There is a hotel built in'74 that is scheduled for demo, and there is a warehouse scheduled for loft conversion that was built in 1928.
Burası yüksek sınıf bir otel değil.
It's not even a large scale and high class hotel.
Bunu biz ve bir otel için saklıyordum.
I've been saving up for a hotel for us.
19 yaşında kadın, adı Sedona Gibson, aslen Phoenix'li, geçen hafta bir otel odasında ölü bulundu.
19-year-old woman named Sedona Gibson, originally from Phoenix, found dead in a hotel room last week.
Bir otel odasında aşırı dozdan ölen bir fahişe, daha fazla..... araştırma için iyi bir sebeb yoktu.
Well, a hooker dead from an overdose in a hotel room doesn't usually justify a lot of shoe leather.
Bayan Prall, çalışanlarınızdan biri olan Sedona Gibson adındaki..... eskort kızın, parası sizin eskort servisiniz tarafından ödenen bir otel odasında, kısa süre önce ölü bulunduğunu biliyorsunuz sanırım. Afedersiniz.
Mrs. Prall, I assume you're aware that one of your employees, an escort named Sedona Gibson, was recently found dead in a hotel room paid for by your escort service.
Yıldızsız bir otel.
That's a no-star hotel.
Mesela bir otel müdürü.
The hotel manager, for example.
Buffalo'da olmaktan kötü bir şey varsa o da bir otel odasında parmağını göt deliğine daha ne kadar sokabileceğini öğrenmeye çalışmaktır.
The only thing worse than being in Buffalo is being in a hotel room trying to find how far you can get your finger into your own asshole.
Bir prensin son isteyeceği şey, zorla bir otel hizmetçisine tecavüz etmektir.
( screams ) The last thing a prince needs is some hotel maid crying rape.
Ya bayanlar, Fransa'nın güneyinde bildiğiniz iyi bir otel var mı?
Hey, ladies, anyone know of a good hotel in the south of France?
Shawn, niye buradayım bilmiyorum ama tuhaf bir otel odasında uyandım.
Shawn, I don't know why I'm here, but I woke up in some strange motel room...
Beş yıldızlı bir otel ayda kaç para tutar acaba?
I wonder how much it'll cost to stay at a 5 star hotel.
Güneybatı köşesinde bir otel var muhtemelen sana yakın.
There's a hotel on the southeast corner, probably your location.
Demek, sen ve Will bir otel odasında olacaksınız.
So, you and Will in a hotel room.
Umarım gücenmezsin. Bir de bizim için bir otel ayarladım.
So, I hope you don't mind, but I've booked us a hotel,
İşte bu boktan bir otel değil.
That'snot a shitty hotel.
Öyleydi ama, o otel sanki iyileşecek bir yerden ziyade, daha da bağımlı hale getirecek bir oteldi. - Tamam.
- He was, but it... it ended up looking more like the place you go to do drugs, and not the place that helps you recover.
Evimin hemen karşısında bir otel var.
There's a hotel right by the apartment.
Kendine başka bir otel de bulsan iyi edersin.
Oh, and you might want to find yourself a new hotel.
Onu bir otel odasına çıkardılar, kokain dayadılar durmadan.
They take him up to a hotel, get him all coked up.
Bizim üstesinden gelebileceğimiz bir iş olmasaydı, o otel havaya uçacaktı.
That hotel would have gone up in flames if it weren't for us!
Jaikant'ın otel işi sadece bir kılıf.
Jaikant's hotel business is just a cover-up.
O hastane hapisten çok otel gibi bir yer.
That hospital is more like a resort than a jail.
Birçoğu otel misafiriymiş ama elinde kamera olan bir kadın varmış biz de arkadaşları olabileceğini düşündük o yüzden Buerge plaka numarası bulabilir miyiz diye hizmetçilerle konuşuyor.
Most of them were just hotel guests, but there was this one woman who had a video camera we think might have been a friend, so Buerge's downstairs talking to the valet guys to see if they can get a plate number.
Otel odasından başka bir kadınla çıktığını gördüm.
Leaving his hotel room with someone else - - another woman.
Otel faturasındaki $ 8.83 lık bir paket mavi ayıcıklı şekere ne dersiniz? Yüce tanrım.
How about a hotel charge of $ 8.83 for a box of blue gummy bears?
Otel odasının faturasını araştırdım bir şirket adına kesildiği ortaya çıktı.
Well, I looked into the billing on the hotel room, and it turns out it was paid for by a company called...
OYİ bunun sadece Wessex Otel'i için üretilen özel bir formül olduğunu buldu.
CSU identified it as a proprietary formula made exclusively for the Wessex hotel.
OYİ otel odasında bir şey buldu mu?
CSU come back with anything from the hotel?
Buraya nasıl geldi? Otel odasının önünde bir bekçi vardı.
There was a guard right outside his hotel door.
Otel odasına koyduğun memur hakkında dahiliye bir soruşturma istiyorum.
I want an internal affairs investigation into that officer you put on the hotel room. Really?
İnsanlarla bu şekilde mi bağ kuruyorsun bir saniye bile düşünmeden onları otel odana davet ederek mi?
Is that how you connect with people... shove them out of your hotel room without a second thought?
Üst düzey otel müşterilerinin takıldığı pahalı bir bar.
It's an expensive bar with a high-end hotel clientele.
Güzel bir yemek, otel, küçük bir tatil.
Fancy dinner, a nice hotel... mini vacay.
Bir müşteri tüm otel için rezervasyon yaptırdı.
A guest has booked the whole hotel
Beş yıldızlı bir otel değil herhalde.
It's not a five-star hotel.
Gitmeyeceğim hiçbir yer, yemeyeceğim hiçbir şey olmaz eğer ki param zümrüt bazında hesabıma yatıyor ve de otel odamda sıcak şampanya akıtan bir taharet musluğu varsa.
There's nowhere I won't go and nothing I won't eat, as long as I'm paid in emeralds and my hotel room has a bidet that shoots warm champagne.
Otel odasında asılı büyük bir UV ışığı yoktu.
There was no big UV light hanging in the hotel room.
Tamam, otel müdürü ile görüş ve neden silahlı bir adamın havalandırmaya erişimi olduğunu öğren.
Okay, so contact the hotel manager and find out why an armed man had access to those vents.
Otel kayıtları bir dakikalığına internete girdiğini gösteriyor.
Hotel records show she accessed the Internet from her room.
Bir haftadan fazladır manzarasıyla ünlü bir yerdeyim ve otel odama tıkılı bir vaziyette bekliyorum.
I've been in a place for over a week now that's famous for its sightseeing, and I've mostly been stuck in my hotel room, waiting.
otel 43
otelde 37
otel mi 22
oteller 28
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oğlan 76
bir oda 17
bir oğlum var 25
otelde 37
otel mi 22
oteller 28
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oğlan 76
bir oda 17
bir oğlum var 25