Blacktop translate English
58 parallel translation
O asfalt karayolu tamamen çatlamış ve yarılmış eski uygarlıkların kalıntılarını otlar sarmış.
That blacktop highway, all cracked and fissured, overgrown with weeds, a vestige of ancient civilization.
- Bir çift şeritli asfalttayım.
- I'm on a two-lane blacktop.
Burnunu asfaltta tut, dostum.
Just keep your nose to the blacktop, buddy.
Otopark, her tarafı asfaltlı ve yeni içeri gelin, sizi bekliyorduk.
Parking Lot, all blacktop and new Drive on in, we're expecting you
Otopark, her tarafı asfaltlı ve yeni...
Parking Lot, all blacktop and new
Kandu'dan Blindman gölüna kadarki asfaltlamayı bitirmişler.
They finished up work on that blacktop from Kandu to Blindman's Lake.
- Zenciliğe hazır mısın, çocuk? - Evet, hazırım.
Ready to hit that blacktop, kid?
Tam karatepeye gelmek üzereydim. Gökten bu kocaman bir ışık [br] topu geldi- - gözlerimi kör etti.
I was just about to get onto the blacktop when this big light come down from the sky... just about blinded me.
James Dean... Bu Porsche 550 Spyder... onun ölüme gittiği arabanın aynısı... Tek başlarına, California'ya doğru yol alıyorlardı.
James Dean... as he piloted his Porsche 550 Spyder race car... toward a date with death... along a lonely stretch of a California two-lane blacktop...
Bu sahada faul yoktur.
There's no fouls on the blacktop.
Vadiden çıkana kadar asfalttan ayrılmayın.
Stay on the blacktop now till you're clear out of the valley.
Meseleyi asfaltta çözmeye ne dersiniz?
Wait. How about we settle this on the blacktop?
-... yolunda parçalandığını söyleyebilir misiniz?
-... over two lanes of county blacktop?
Gayda ve gitar tam kadro Başkanla birlikte koro halinde Grosvenar'daki komuta merkezinden yönlendirilerek hareket edecekler ; tâ ki Cowpuncher'daki ana üsten uçağı havalanıncaya kadar.
Bagpipe and the PRS will initiate a full complement of POTUS SA1s on CP from the Blacktop Unit at Grosvenor by the time we get a wheels-down from Cowpuncher at Basecamp LZ.
'Hava Kuvvetleri - 1, burası asfalt.
'Air Force One, this is Blacktop.
Halton'a karayolu transferi, Brize Norton'dan sahte bir helikopter uçuşu, Başkanın kazasız belasız Blacktop'a tam zamanında varması için helikopter uçuş planı.
A road transfer to Halton, a dummy chopper from Brize Norton, the President on Marine One en route to Blacktop on schedule, free from harm.
'Burası Asfalt.
'This is Blacktop.
Asfalt, program ne zaman değişti, tamam?
Blacktop, since when is that on the schedule, over?
Posta arabası asfalta geri dönüyor.
Stagecoach returning to Blacktop.
Burası asfalt kontrol, 10 saniye sonra inişe geçiyorlar, durum raporu verin.
This is Blacktop Control, we have a wheels-down in ten, I need sitreps.
16 saat sonra hain bir hız treni raydan çıkıp Nevins'in cesedini bagajdan fırlatıp asfalta mı attı?
A renegade roller coaster comes along sixteen hours later, and propels Nevin's body from the trunk to the blacktop?
Babam California dışındaki Jericho'daki çift geçitli yeri ( blacktop ) araştırıyordu.
So dad was checking out this two-lane blacktop just outside of Jericho, California.
O asfalt sahanın her santimetresini bilirim.
You see, I know every square inch of that blacktop.
Bitmeden yetişin, blacktop var!
Get that blacktop before you flop.
- Bölüm 7 Aşk, Kurşun ve Asfalt Çeviri :
- Love, Bullets and Blacktop -
Aşk, Kurşun ve Asfalt diye bir filmin film müziği albümü.
Soundtrack to a movie called Love, Bullets Blacktop.
Evet. "Aşk, Kurşun ve Asfalt" iyi bir isim.
Yeah. Love, Bullets Blacktop. It's a fine title.
Meme, Kurşun ve Asfalt olsa daha iyi olurmuş.
Boobs, Bullets Blacktop would be better.
"Aşk, Kurşun ve Asfalt".
Love, Bullets Blacktop.
Şu tenekeyi piste indirelim mi ne dersiniz?
All right, let's drop this tin can on the blacktop.
1027, karayolda görünmüyor.
Officer : 1027, she's not traveling blacktop.
Ne zaman, nerede olacağını bilemezsin.
A man-eating, shape-shifting grifter who knows how to get in and get out and vanish like heat off a blacktop.
Fakat buradaki asfalt sizin kutsal yeriniz.
But this blacktop right here... is your sacred ground.
Ne zaman veya nasıl olduğunu kimse bilmiyor. Bir gün asfaltın üstünde esrarengiz bir biçimde peynir dilimi belirir.
Nobody knows when or how, but one day that cheese mysteriously appeared on the blacktop.
Asfaltlı yollar, gençlerin kendilerini kanıtlamak için gittikleri yer...
Miles of blacktop, where kids come to prove themselves...
Su kenarlarında, asfalt yüzeylerinde duymuştum.
Heard near bodies of water, blacktop surfaces.
5 bin dolarlik bir para cezasi 600 dolarlik çekme ve imha etme masrafi 3 bin dolarlik da asfalt temizleme masrafi.
There's a 5 grand fine, 600 for towing and disposal 3 grand to steam-clean the blacktop.
Anaokuluna ilk gittiğim günü hatırlıyorum da... Bütün çocuklar bana bakıp "Sende bir gariplik var" diye düşünmüş olmalı.
I just remember going out on the blacktop in kindergarten the first time... and just having all those kids look at me like, "There's something wrong with you,"
Beni bekleyen kilometrelerce asfalttan başka bir işim yok.
I got nothing but miles of blacktop waiting for me.
Dayton yolunda, hizla eve dönüyordum.
I'm on the Dayton blacktop, hauling ass home.
otoyoldan sağa döndük sola doğru iki günlük yol sanırım.
At the blacktop, we went right, so two days to the left I guess.
Yukarı Cameron'daki asfalt yola bakın...
Uh, try the blacktop of upper Cameron.
Kayıp tekneler asfalt ve kauçuk ayakkabı türünde ele alınan davalarmış.
A missing boat's the kind of case that Blacktop and Gumshoe would tackle.
Neden "asfalt" dediğimi asla tahmin edemezsiniz.
Now, you're never gonna guess why I was called Blacktop.
Asfalt ve Kauçuk Ayakkabı birlikte son davalarında.
Blacktop and Gumshoe together for one last case.
Asfalt ve Kauçuk Ayakkabı bir dava daha çözdü!
Blacktop and Gumshoe solve another one!
Kaldır kıçını Asfalt.
Bobby : Get a move on, Blacktop.
Asfalt, bak ne bulduk.
Blacktop, look what I got.
Hiç şüphen olmasın Asfalt.
Bet your blacktop they do.
Arkamı kolladığın için teşekkür ederim Asfalt.
Thanks for having my back, Blacktop.
Anlaşıldı, Blacktop One.
We're one minute out.