Bu şaşırtıcı translate English
1,440 parallel translation
Bu şaşırtıcı.
That is amazing.
Bu şaşırtıcı derecede doğru.
This is amazingly accurate.
Bu şaşırtıcı değil mi?
Isn't that amazing?
Bu şaşırtıcı gelebilir, ama sizin bu kadar aceleci olduğunuzdan belli ki - bariz ortada - duygusal yön sizin için çok önemli değil, Bu şu an için en iyi çözüm gibi duruyor.
It seems shocking, but since you're in a hurry and, obviously, the emotional side matters little, this looks like the best solution.
Bu şaşırtıcı değil mi?
Isn't it amazing?
Hayır, bu şaşırtıcı.
No, this is amazing.
Bu şaşırtıcı.
That's surprising.
Ama bu şaşırtıcı değil mantar kendiliğinden zarar görmüş.
But that's not surprising... the cork itself has been infested.
Bu şaşırtıcı derecede tuhaf, hemen hemen düşünceyi beslemek için değer.
that's so stupefyingly bizarre, it's almost worth entertaining the thought.
Şaşırtıcı bir şekilde, bu tuhaf arkası-yelkenliler, bize akarabadırlar.
Amazingly, these strange sailbacks are related to us.
Bayanlar baylar, bu gerçekten şaşırtıcı!
Ladies and gentlemen, wow!
Bu çok şaşırtıcı, ha?
That's... it's pretty amazing, huh?
Ve bu öylesine şaşırtıcıydı ki, Daily News'un üçüncü sayfasına... tam sayfa haber olmuştu :
And it was so astonishing that there was a story on Page 3... a whole page in the Daily News. ;
Bu da hiç şaşırtıcı değil.
Not surprising.
Bu çok şaşırtıcı.
That's disappointing.
Evet Finn. Finn, bu çok şaşırtıcı.
Yes, Finn, this is a happening look.
Bu kadar şaşırtıcı olabileceğine izin vermeni asla düşünmemiştim.
I never thought letting go completely could be so amazing.
Bu karakterlerin şaşırtıcı güçleri vardı. İnsanın sınırlarını aşıyorlardı.
And then against that backdrop you had these incredibly colourful characters, who had these amazing powers, who could transcend their human limits.
Şaşırtıcı olan da bu.
That's what's intriguing.
Sana bu kadar benzemesi ne kadar da şaşırtıcı!
Amazing how much he looks like you!
Ki bu biraz şaşırtıcı.
Which came as quite a surprise.
Bu kadar yıldan sonra bile şaşırtıcı derecede keskin.
After all these years, surprisingly sharp.
Bu çok şaşırtıcı bir şey.
It's mind-boggling.
Bu biraz şaşırtıcı, değil mi?
It's a bit surprising, isn't it?
Tatlı tezgahınızın, bu kadar hırzlık olayı olmasına rağmen, hala yerinde durması şaşırtıcı.
I'm surprised your dessert counter hasn't been hit, with all the thievery going around.
Bu çok şaşırtıcıydı.
It was astonishing.
Bu hiç şaşırtıcı değil ki.
That's not surprising.
Bu biraz şaşırtıcı.
That's a bit surprising, sir.
Fikir değiştirmen sadece birazcık şaşırtıcıydı, hepsi bu.
Your turnaround was just a little surprising, that's all.
Bu Tanrı için bile şaşırtıcıydı. Michael Maggie'yi oğluyla tanışması için eve getirdi.
[Narrator] This was a big get for God... and Michael brought Maggie home to meet his son.
Bu şaşırtıcı derecede kolaydı.
That was surprisingly easy.
Bu çok şaşırtıcı değil.
That's not a surprise.
Bu çok şaşırtıcı.
This is so amazing.
Bu aslında gerçekten çok şaşırtıcı çünkü bu konuda çok katı kurallar var.
Well, that's just... really surprising because... there are very strict rules about that, and I'm just...
Seni öpmeye çalışmamın neresi bu kadar şaşırtıcı?
Why would it be so surprising I would try to kiss you?
Benden vazgeçmemen şaşırtıcı. Olması gereken bu değil mi?
Surprised you don't give up on me.
Ama bu teknoloji çok şaşırtıcı.
this technology, it's... amazing.
Bu gerçekten bu kadar şaşırtıcı mı Doktor?
Is that really such a surprise, Doctor?
Şeyy, bu Peter'ın bir anda gözden kaybolup sonra geri geldiği zamandan da şaşırtıcı.
Well, this is a bigger surprise than that time Peter vanished into thin air.
Bu kasabadaki bağlılık seviyesi şaşırtıcı derecede düşük.
The level of commitment in this town is stunningly low.
Bu komşuluk şaşırtıcı olabilir.
Well, this neighborhood can be confusing.
Vay canına bu gerçekten Şaşırtıcı.
Well, that's really surprising.
Bu pek şaşırtıcı gelmedi.. nede olsa dört As ve bir Papazım var.
Well, now, that's a mite perplexing, seeing as I got four aces and a king.
Bu kadar şaşırtıcı olan ne?
Nothing.
- Bu çok şaşırtıcı, Tony.
- Well, that's dynamite, Tony.
Kızla bir havuzda baygın yatarken tanıştığını düşünürsen bu çok şaşırtıcı! Gerçekten mi?
Really?
Biliyorum, çok şaşırtıcı bir şey bu.Trafik tam bir kabus, 405 tıkandı.
I know, it's crazy. I got to tell you, the traffic is a nightmare. The 405 is jammed.
Bilirsiniz, bu... bu çok şaşırtıcı Tıpkı tutkunun bir demet umut ışığıyla dizginlenebilmesi gibi.
You know, um... it's pretty amazing how... temptation can be silenced by a ray of hope.
Bu kadar şaşırtıcı bir şey mi?
Is that such a surprise?
Aslında, bu biraz şaşırtıcı çünkü hayata yeniden dönmüş biri izlenimi vermiyorsun.
Well, you know, that's kind of surprising,'cause you don't really come across as a guy that just got a new lease on life.
Bunun bu kadar sık olması çok şaşırtıcı ha?
IT'S AMUSING HOW OFTEN THAT HAPPENS, EH?
şaşırtıcı 184
şaşırtıcı değil mi 16
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
şaşırtıcı değil mi 16
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu şartlar altında 79
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sabah geldi 27
bu sahte 24
bu sadece bir başlangıç 18
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu şartlar altında 79
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sabah geldi 27
bu sahte 24
bu sadece bir başlangıç 18
bu saçma 71
bu sanki 45
bu sana bağlı 53
bu sabah mı 20
bu sadece bir formalite 16
bu sayılmaz 22
bu sana kalmış 47
bu şaka değil 41
bu şahane 17
bu savaş 27
bu sanki 45
bu sana bağlı 53
bu sabah mı 20
bu sadece bir formalite 16
bu sayılmaz 22
bu sana kalmış 47
bu şaka değil 41
bu şahane 17
bu savaş 27