Canïm translate English
338 parallel translation
Arkadaslarlayïm, canïm sïkïldï ve yürüyüse çïktïm.
I'm with friends and got bored and went for a walk.
- Evet canïm.
- Yes, dear.
Ah canïm.
Oh, dear.
Bak canïm, bazï insanlar...
Well, dear, there are people who...
- Evet canïm, biliyorum.
- Yes, dear, I know.
Senin kabahatin yok canim.
It's no fault of yours, my dear.
- Gitsen iyi olur canim.
- You better go, dear.
Dinle canim.
Now, listen, precious.
Affedersin canim.
Sorry, angel.
Bir dakika canim.
Just a moment, my dear.
Kendi canim daha çok emek gerektirdi... ve birkaç yorgun at ve bir bohça kürk için onu kaybedecek degilim.
I've got more than a year's work tied up in me... and I've no mind to lose it for some tired horses and a pack of furs.
Hatirladigim kadariyla ilk kez canim istemiyor.
First time I can remember, I don't want one.
Serif için gündelik bir is yaptim canim.
Well, all in a day's work for a deputy.
CANIM KIZIMA
TO MY BELOVED DAUGHTER
Çünkü canim istemedi.
Because I didn't hell feel like it.
Tamam senin olsun canim. Bunlarin hepsi bizim zaten.
Go ahead, keep it It's all ours anyway.
Tabii ki canim.
If you asked me to, of course.
- Sana da diker annen canim.
- You'll get one, sweetheart.
Çok güzeldi canim.
I thought it was lovely Mary.
Biliyorum canim.
I know that dear.
Tesekkurler canim.
- Thank you, dear.
Hala firsatin var canim...
Well, you still might.
- Tamam canim. Gorusuruz.
- Alright, dear.
Belk ¡ de b ¡ r ¡ yle konusmalisin canim.
Maybe you should talk to somebody, darling.
- Hayir canim, deg ¡ I.
- No, sweetheart, it's not...
Canim yandi!
That hurt.
Evet, çizmelerimi giyene kadar canim çikmiºti.
Yeah. I had a hell of a time pulling my boots on.
- Canim, ne güzel masa. - Sahi mi?
- My, what a nice-looking table.
Hemsire Charles, burada ne oluyor Allah askina, canim?
Nurse Charles, what on earth is going on here, dear?
Bana "canim", diyor.
He calls me "sweetheart."
- Biraz canim sikildi.
- I was upset.
Canim?
Sweetheart?
- Iyi geceler. - Iyi geceler, canim.
- Good night.
- Julie'nin babasindan sanirim. - Oh, canim!
- I think it's from Julie's father.
Büyütme, canim.
Don't be silly.
Neyse canim... sonuçta tarih, sadece onu sekerle kapli zannedenlere aci gelir.
Ah well... after all, history only tastes bitter to those who expected it to be sugar coated.
"Ah canim," diye esnedi..
"Hurry up," said Gordon.
Hayir, birak yardimcim yapsin canim.
- No, let the cleaner do it.
Antonio, canim,
Antonio, darling.
- Yok canim!
No way.
- Hayir. Canim yavrum benim, ne yaptilar sana?
- What have they done to you, son?
- O kardesim için canim.
- That's for my brother.
Çok çabuk canim sikiliyor.
I get bored so easily.
Canim acıyor.
Before I got hurt.
Kes şunu... Canim acıyor...
Stop it, I'm hurt...
- Günün nasıl geçti, canim?
- So how was your day, sweetie? - Well, it was fine.
cANIM, burada olmadığım süreci maruz gör, ama iyi haberlerim var.
Sweetheart, excuse my absence, but I have good news.
Birkaç çanta, Marcus'a olan borcumuzu odemeye yeter canim.
Just a few bags, baby, is enough to pay back Marcus.
Eve gitsen diyorum artik. - Merhaba canim.
What's that about, McGee?
Hiç canim çekmiyor.
I'm not lookin'forward to it.
Evet, ne oldu, canim?
Yes, what happened, dear?
canım 2922
canim 19
canım benim 155
canımın içi 23
canım kızım 16
canım arkadaşım 16
canım istemiyor 59
canım acıyor 40
canım yanıyor 88
canımı sıkma 19
canim 19
canım benim 155
canımın içi 23
canım kızım 16
canım arkadaşım 16
canım istemiyor 59
canım acıyor 40
canım yanıyor 88
canımı sıkma 19