Durmadan translate English
3,934 parallel translation
Çocuk durmadan masum olduğunu söyleyip duruyordu.
The boy kept saying he was innocent.
"Durmadan onlarla çalar."
"He plays with them, can't stop.."
Niye durmadan su içiyorsun?
Why are you keep drinking water?
Komik olan ise, bilirsin, tüm hayatını dipteki kısır döngün üzerine kurarsın ama bunun böyle olmadığına kendini inandırırsın durmadan yükselerek, hayatta kalman gerektiğini düşünürsün ama aslında dipte daireler çizmek için... bir çok nedenin vardır.
Funny thing is, you know, you spend your life circling the bottom, fooling yourself that you're not actually circling the bottom, clinging to those parts of your existence you think you need to survive, but are, in fact, the very reason you're circling... the bottom.
Peşimden gelecekler yine. Durmadan.
Come after me, again and again.
Ağzında yemek varken durmadan konuşması olabilir mi?
How about "constantly talks with food in her mouth"?
Yavaşca, Yavaşca, Durmadan
♫ Slowly, slowly, steadily. ♪
- Ve durmadan tartışıyoruz.
- And we discuss endlessly.
Durmadan.
Without stopping.
Durmadan atıyor!
One after the other!
Birkaç yıl boyunca bir resifi izleyebilmemiz mümkün olsaydı durmadan büyüyen bir deniz altı metropolisi görürdük.
If we were able to watch a reef over several years, we'd see a continually growing marine metropolis.
Kusura bakmayın ama birisi durmadan arıyor.
Sorry. But it only keeps on calling over and over.
Canını yakacaktır... umursamadan, insafsızca, durmadan.
He'll hurt you... carelessly, cruelly, constantly.
Onsuz yaşayamacağımı... durmadan ona söyledim.
I have told him repeatedly that I cannot live without him.
Pencereden atlayıverdim. Ondan sonra koştum, durmadan koştum.
So I jumped out the window, and I ran and ran and just kept running.
Evet, seni arabasında emmek için durmadan sigara içen sert bir kız ayarla sonra da eve gidip, yarak düşünerek kendini boşalt.
Yeah, you get some tough girl who chain smokes to blow you in her truck, and then you go home and jerk yourself off thinking about dick.
- Evet, sanırım durmadan çoğalıyorlar.
Yeah, I guess they keep multiplying.
Ne zaman seks yapsak durmadan açılıp kapanıyorlar.
When we have sex, they open and close and open and close.
Kim üç gün boyunca durmadan cinnet geçirir ki?
Who keeps up a frenzy for three days?
İki dönem boyunca durmadan mırıldanalım.
Oh, hee-hee-hee! Let's all hum continuously for an entire double period.
Aslında fizikçiler, durmadan daha da sofistike modeller kurmaya devam ediyorlar.
The theory or model suggested that... these quarks were held together by a force... that got stronger as you tried to separate them.
Hiç durmadan devam ettin.
Like,'cause you just kept going.
Durmadan böyle devam edecek Freddie.
On and on it will go, Freddie.
Telefon durmadan çalıyor.
Phone's been ringing non-stop.
Durmadan devam ediyor.
It goes on and on...
- Evet, adım Beardy. Bana durmadan erkek olmanın bütün şu görevleri yapmak demek olduğunu söyleyip durdunuz.
You keep telling me that being a man means doing all these tasks
Biliyorsun, durmadan senden bahsediyor.
You know, she talks about you nonstop.
Hey, pekala, bir otobüs meleği olup bizi durmadan Telamericorp'a götürebilir misin?
Hey, okay, would you just be a bus angel and drive us right to Telamericorp, no stops or anything? We've got a work emergency.
Eğer yaptıysan, hiç durmadan direk 24. ve Crocker caddesine gitmen için sana yalvarıyorum.
If so, I'm begging you to go straight to 24th and Crocker - without any stops.
Bir uçak var, ona biniyorsun 20 saniye boyunca neredeyse dümdüz yukarı çıkıyor sonra da sanki çarpacakmış gibi yere iniyor ve bunu hiç durmadan sürekli yapıyorlar kaç kez kustuğunu umursamıyorlar bile.
It's pretty neat. You get in this plane that goes almost straight up for, like, 20 seconds, and then straight back down like it's going to crash, and they do it over and over again, you know, no matter how many times you throw up.
O isim son zamanlarda tüm zengin koca avcıları mesaj panolarında durmadan geçiyor.
That name has been all over the gold digger message boards lately.
Durmadan kan tükürürüm.
I am always coughing up blood.
Gözümün önüne durmadan yüzün geldi.
Couldn't go through with it.
Durmadan konuşup, deftere bir şeyler karalıyordu.
She was talking a mile a minute and scribbling in that notebook.
Gezegenin denizlerinde yüzlerce gemi durmadan yolculuk yapıyor.
Hundred of our ships sail continuously across the seas of our planet.
Daha araba durmadan adamı yere serip ayağımı gırtlağına dayamıştım.
I had the guy on the ground, my foot on his neck, before the car stopped moving.
- Ayrıca durmadan bana yalan söylüyorsun.
You also keep lying to me.
Her neyse. Hiç durmadan yürüyorduk...
Anyway, we've been walking forever, and...
# Geceleri hiç durmadan yükseleceğiz #
♪ We will all rise forever, and at night. ♪
X ışınları gezegeni durmadan tarar. Radyasyon ateşler. Tıbbi x ışınlarından bir milyon kez daha ölümcüldür.
The X-ray beam strafes the planets over and over, firing radiation a million times more deadly than medical X-rays slowly stripping their surfaces away.
Bir anda oldu ve ardından kontrolden çıktı, bunu bir kabarcık ve benim de onu durmadan kaşıdığımı düşün.
It was just something that happened and then it got out of control, sort of like poison oak and I just couldn't stop scratching it.
Durmadan ne kadar cesur olduğunu ve ve bundan sonra da ne kadar cesur olması gerektiğini düşünüyorum.
I just keep thinking about how brave she's already been and how much braver she's gonna have to be.
Uzmanlar bu kargaşanın sebebini bulmak için durmadan çalışıyorlar. Ama bilim bu olayları bir türlü açıklayamıyor.
Experts are working nonstop to find the cause of this phenomenon, but even cutting edge science cannot explain these events.
Durmadan ağzına yiyecek tepiyorsun.
You are shoveling food into your face constantly.
Durmadan birbirimize hakaret edip bağırmaktan zevk alıyorduk.
We enjoyed insults and growled at each other non-stop.
Ve sen de durmadan onu düşünüyorsun, haksız mıyım?
And you can't stop thinking about it, am I right?
Çünkü hiç durmadan çok uzun süre yapabiliyorum.
Because I can go so long without.
Ailen hiç durmadan seni arıyor.
Your family's been calling nonstop.
Uyku dışında, hep durmadan okurdum.
I read all the time.
Aslında fizikçiler, durmadan daha da sofistike modeller kurmaya devam ediyorlar.
Nothing! ...
Tren öylesine bir nedenden dolayı durmadan devam edecek.
The train's going express for no reason.