Durum şu translate English
1,539 parallel translation
- Otur. Ne söyleyeceğini biliyorum, ama durum şu : Senin yüzünden façamız bozuldu.
Now, I know what you're going to say, but the fact is, you've been making us all look bad.
Fakat durum şu ki, kokain ve eroinin etkisi altındaydım, ayrıca marihuana ve LSD'nin de mantarlar ve ekstazi de var tabii. Bir de bilirsiniz bazen ufak bir kokteyl alırsınız... ve birden herşey! Bumm!
and marijuana and LSD and mushrooms and some ecstasy, and you know how sometimes you get that cocktail just right, and then there's just - boom!
Hepinizin elinde taslak halinde detayların olduğu geçici teklifler var, fakat son durum şu :
You all have a tentative proposal packet which outlines the details, but the bottom line is this :
Durum şu ki, Senin çocuklar hala bir kundakçı arıyor.. O dışarıdaki gibi bir şeyi daha önce hiç görmedim.
You know, I'll tell you what's frightening, the fact that you guys are still looking for an arsonist when there is something out there the likes of which I have never seen before.
- Pekala, durum şu.
- Okay, this is the situation.
Durum şu an için sakin görünüyor.
We have one calms momentary.
Durum şu an için net değil değişken hava şartlarıyla mücadele ediyoruz, emniyet açısından şu an için koltuklarınızı terk etmeyin.
The situation seems to improve but we crossed an unstable zone, I request to them that they remain seated so far.
Steve ile olan durum şu ;
Here's the deal with Steve.
Durum şu an tümüyle kontrolümüz dışında ama evet, Başbakanımız şu anda Sydney'de ve buraya dönmek için çabalıyordur.
The situation is fully under control. But, yes, the Prime Minister will be flying home from Sydney. You can bet he's very keen to be here for and with the British public at this time.
Durum şu ki ; George'un 84 günlük komadan tepki vermediği uyku-uyanıklık evresine girdiğinden beri 7 ay geçti.
The fact is it has been seven months since he emerged from an 84-day coma into a non-responsive sleep-wake cycle.
Pekala, durum şu ki...
Okay, the thing is...
Pekala, durum şu.
Okay, so here's the thing.
Gördüğün üzere, durum şu.
So you see, the thing is this.
Durum şu ki, karım parayı su gibi harcar.
The thing is this, my wife spends money like water.
Elbette ki, durum şu an biraz farklı.
Of course, now the situation's a bit different.
Durum şu.
Here's the status.
Durum şu, Pete.
It's like this, Pete.
Bebeğim, durum şu :
All right, baby, here it is.
Sexte durum şu ;
Here's the thing... Is that as far as sex,
Durum şu.
Well, here's the deal.
Durum şu :
This is how things stand :
Durum şu ki... durumu kötüye gidecek, çok kötüye.
It's likely her... condition will get worse, a lot worse.
" Durum şu ki, Cass, bu sabah uyandım...
" The thing is, Cass, I've woken up this morning,
Tamam, durum şu.
Ok, here's the deal.
Durum şu ki...
The thing is...
Durum şu ki üç gündür kayıp ve ben yardım için sana geldim.
The situation is... he's been missing for three days, and I came to you... for help.
Durum şu ki, sana verilecek görev hiç kolay değil. Özellikle de bu iş için uygun değilsen.
The fact is the station you will be asked to occupy is not an easy one especially to those not born to it.
Durum şu ki, senin yazı işlerini yoluna koyacağıma söz verdiğim için... burada zaman geçirmeme izin veriyorlar.
It's just... They only agreed to let me split time here because I promised them I'd get you back on track.
Babanın gidişi de, şu an içinde bulunduğun durum kadar yıkıcıydı ama ben yapmam gerekeni yapıp, her şeyin üstesinden geldim.
Your father leaving was just as devastating. But I did what I needed to do and got on with it.
Şu anki durum ve belgelere göre U / North davasının temelsiz ve asılsız olduğuna kanaat getirildiğinden bizim müzakere isteğimiz yerinde bulunmuş ve davacıların fazladan 3 milyar dolar karşılığı tasfiye istekleri pekişmiştir.
It has been and it remains the U / North position that this lawsuit is baseless and without merit. Our reluctance to negotiate was anchored by this belief and reinforced by the plaintiffs'demand for settlement in excess of 3 billion dollars.
Şu anda pek de kötü bir durum sayılmaz, değil mi?
That's not such a bad thing, now, is it?
Şu anda Courtney'le olan durum...
The way things are going with Courtney now,
Durum şu :
This is the situation :
Veya soru sormak isteyen çıkarsa, Şu acil durum telefonunu arıyorsunuz.
Or if there are any questions, you tell them To call this emergency number.
- Şu andaki durum nedir?
- So what is the situation right now?
Demek ki şu an durum pek iyi değil.
He's not doing a good job.
Biliyorsun, gerçekten, şu küçük durum hakkında hayli endişelenmiştim.
You know, truthfully, I've been worried about this little situation we've got here.
Acil durum kuvvet alanını açmak zorunda kaldık. senin bulunduğun yeri su basıyordu.
We had to throw the emergency force fields up. The section you were in was flooding.
Bu şu an için biraz karışık bir durum.
Great.
Şu an kontrol altına aldığımız bir durum vardı, Bay Luthor.
We have the situation under control, Mr. Luthor.
Şu anda bulunduğun durum, gerçekten...
Look, it's just your situation right now.
Şu anki durum açık ara en felaket tablo.
This situation is immeasurably worse.
Şu anda senin dışarı çıkmanı ve orada beklemeni gerektiren bir durum var.
We have a situation that requires you to sit this one out.
Ailevi bir durum oldu ve şu anda anlatamam.
It's something with my family, and I can't talk about it now.
Ama şu an durum böyle değil.
But it just doesn't work that way today.
Yine de, şu anki durum Light'ın planına uygun olmalı.
The Death Note...
Benim deneyimlerime göre şu anda durum ne kadar zor görünürse görünsün genellikle sorunların bir cevabı vardır.
Well, in my experience, No matter how difficult things may seem at the moment, There's usually an answer.
Durum farklı şu an.
Things are different now.
Şu anki durum muhafaza edilebilirse bu gece 9 : 33'a kadar bitebilir.
If the current pace is maintained, they might be able to finish by about 9 : 00 tonight.
- Biliyorum, çok kötü bir durum, ama şu anda değiştiremem.
I know. It's terrible, but I can't change it now.
Bakıp göreceğiz. - Erkeklerin çekişmesini severim. - Şu anda öyle bir durum yok.
They should be together he might want to meet you again, - so let him ask men often ask to see me again but currently your charm isn't working