Göreceksiniz translate English
2,907 parallel translation
Göreceksiniz, ben bunu ispatlayacağım. Ben... Bu adam...
You'll see that I'll prove this.
Tabancayı alnıma dayamış delinin biri n'apacaktı adam? Kamera kayıtlarına bakın göreceksiniz.
That crazy guy was pointing a gun at me, look at the videos and you'll see.
Defalarca göreceksiniz ki bu Winogradsky Sütununda güzel renkler gelişmeye başlayacak.
You'll see over time, beautiful colors evolve in this Winogradsky Column.
Kendisini bir demete enerjiyi bıraktığını sağdaki ilk bölüm kalorimetre ile bir elektronun göstergesi tek çizginin bittiğini göreceksiniz dedektörün arkasındaki yarısında enerjisini verecek,
Over here, you see a single line that's giving up energy in the back half of the detector, more characteristic of what a muon object would look like, a muon being a heavy electron.
atomun derinlerine indikçe o an küçük parçacıklar bulacaksınız boş bir denizde görünmez bir kuvvetle bir arada tutulduklarını göreceksiniz Hatta daha fazla kazın.
Dig deep inside the atom, and you will find tiny particles held together by invisible forces in a sea of empty space.
Söz veriyorum Ellie'yi göreceksiniz ama önce işbirliği yapmalısınız.
I promise you, you will get to see Ellie, but... you have to tell us.
Aslında bakarsanız, bir defa beni tanıdınız mı iyi biri olduğumu göreceksiniz.
In fact, once you get to know me, I'm actually quite nice.
Onun yeterli olduğunu göreceksiniz.
I think you'll find that sufficient.
Merdivenlerden inince, Sal isminde bir başka koruma göreceksiniz.
Now at the bottom of the stairs is another guard, Sal.
Sanırım uygulandığını göreceksiniz.
I think you'll find that it does.
Yani bir iki hafta o dizinize yüklenmeyecek ve fizik tedavi göreceksiniz. Bir de size birkaç antienflamatuar yazacağım.
So, you're going to have to stay off that knee for a couple of weeks, physical therapy, and I'll put you on some anti-inflammatories.
Halk bu görüşmeleri öğrendiğinde, bunu kendiniz de göreceksiniz.
If the public knew about these talks, you'd see that.
Buraya geldiğinizde göreceksiniz.
You'll see once you go in there.
- Test edin, göreceksiniz. - İnan bana, test edeceğiz.
Oh, we're gonna test it, believe me.
Gününüzü göreceksiniz!
I'll deal with you!
Doktoru yakında göreceksiniz.
The doctor will see you soon.
Koruma altına alındığı için onu kısıtlı olarak göreceksiniz.
I'll see to it that restraint for protection is issued for her.
Var ya, hepiniz göreceksiniz. Hepiniz hem de.
I-I'm gonna get you back, every last one of y'all.
Aptal kocam eğer arabadan inerse, onun bir hasta olduğunu göreceksiniz.
Well, if my idiot husband would ever get out of the car, you'd see he was a patient.
Mukavva bir kutu göreceksiniz.
There's a cardboard box.
Bu çukurlardan bir sürü göreceksiniz.
You'll see a number of these little potholes.
Rama kral olduğu zaman Kausalya ve Sumitra'nın gerçek yüzlerini göreceksiniz.
Once Ram is crowned King, Kaushalya and Sumitra will reveal their true colours to you.
Bunun işe yaradığını göreceksiniz.
This should prove very helpful.
- Olup biteni, kayıtta göreceksiniz.
You'll see it all on there.
Çektiğinizde gevşek bir döşeme tahtası göreceksiniz.
Move it, and there's a loose floorboard.
Yakında göreceksiniz gününüzü.
Oh, see what happens, yeah.
Göreceksiniz ki... bu bloklar sadece çok büyük olmakla kalmıyorlar, fakat onları bugün sahip olduğumuz en iyi teknolojiyle dahi oradan oraya taşımak kolay değil.
You see all of these... these blocks that are not only enormous, it would be impossible to move them around with anything but even our best technology today.
Dosyaları gün içerisinde göreceksiniz.
You'll be seeing the documents later on today.
Eğer ahşap oymanın sağ alt köşesine bakacak olursanız, gerçekten de bir çift daire göreceksiniz, yerde gösterilmişler ve duman içindeler.
If you look at the bottom right-hand corner of the woodcut, you will actually see a couple of circles in the ground, giving off smoke.
Kazançlı olacak göreceksiniz.
We'll see if it's lucrative.
Baktığınızda göreceksiniz ki Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün bu gezegenlerin içinde depolanmış burada mahsur kalmış çok miktarda su var.
That any water that had been here would have been vaporized and lost from the Earth.
Beni ne zaman göreceksiniz?
When will you see me?
Kalbinizdeki üstünlük ise normal insan olduğunuz için, sonra zaferi göreceksiniz.
If your heart is superior to that of the normal man, then victory is in sight.
Onunla bir karaoke barına giderseniz insanı acayip moda koyduğunu kendiniz de göreceksiniz.
Of you go with me later and see, you'll find out. but at the singing room, she really knows how to create the mood.
- Göreceksiniz, kreşe gittiğimiz gibi eve dönmek için yalvaracaksınız.
- You'll see when we get there... begging you to return.
İsmi kontrol edin, göreceksiniz.
Oheck the names, you'll see.
Göreceksiniz.
You'll see.
Eğitiminiz süresince barışın savaştan daha zor kazanıldığını göreceksiniz.
During your training you will see that peace... is harder won than war.
Bence, olanların tamamıyla yasal olduğunu göreceksiniz.
I think you'll find that this is entirely legal.
Göreceksiniz.
You will see.
Eğer şuraya bakarsanız göreceksiniz ki % 6.9...
And if you look down action, sir, is 6.9 %.
VIP olacaksınız ve içkilerin dibini göreceksiniz.
VIP entry. Bottomless drinks.
Sağınızda, üst stratosferde yoğun bir elektriksel akım göreceksiniz.
To your right, you will see heavy electrical activity in the upper stratosphere.
Bayanlar ve baylar, Kafa bovlinginde ne olacağını ilerleyen saatlerde göreceksiniz.
Ladies and gentlemen, we will see what happens with head bowling a little later in the show.
İlk haberimi, ikinci haberimi göreceksiniz.
You'll find my very byline my very second byline.
MR'ınıza bakacak olursanız kafadanbacaklı benzeri bir objenin omurganızda yayıldığını göreceksiniz.
Well, if you look here on your MRI, you see this cephalopod-like object that's spreading down your spinal column.
Bağırsaklarınızı deşeceğim, göreceksiniz ebenizinkini!
I'll rip your guts out, for fuck's sake!
Birlikçi şerefsizler. Şimdi tanrının iyiliğini göreceksiniz!
Come here, scum!
Bunlardan daha çok göreceksiniz.
And you'll see many others.
- Böyle bir kampanya Eski Ahit'te yoktu ki. "Kim?" "Göreceksiniz."
"Who?" "You'll see."
Burada puanlari goreceksiniz.
We'll get you scores here.