Görünüyör translate English
54,891 parallel translation
Sana uymuyor, korkunç görünüyor.
It doesn't suit you, it makes you look awful.
Şimdi, bir adım geri çekilmesini ve günlük işleri benim yönetmeme izin vermesini önerdim, fakat birlikte tutturduğumuza kararlı görünüyor.
Now, I suggested he take a step back and allow me to run the day-to-day, but he seems adamant that we stick together.
Ama tanıştığım adam gibi görünüyor.
But that sounds like the man that I met.
- Öyle görünüyor.
- That's how it looks.
Rutin inceleme uygun bulundu ama bu acil görünüyor.
Routine scrutiny would've passed muster, But this feels urgent.
Senin yarattığın bir keşmekeş gibi görünüyor.
That sounds like your mess.
Devletten biri gibi görünüyor.
He looks like government, man.
Senin gibi görünüyor.
He looks like you.
Henüz halka sunmadıkları bir güvenlik kamerası kaydı varmış. Patlamadan hemen önce minübüs görünüyor.
Apparently there's security cam footage they haven't made public yet of the truck, just before it blew.
- Terk edilmiş gibi görünüyor.
- Looks deserted. - Yeah, I don't think so.
Kimsenin geçmesine izin vermiyorlar gibi görünüyor.
Doesn't look like they're letting anybody through.
Biri aceleyle çıkmış gibi görünüyor.
It looks like somebody left in a hurry.
Bana sorarsan, suçluluk duygusu daha çok görünüyor.
Sounds a lot more like guilt if you ask me.
Ne, öyle görünüyor ki sen yap.
Neither, it seems, do you.
Garip görünüyor.
It just seems weird.
Belli ödemeler yapılmış gibi görünüyor.
It appears certain payments have been made.
İyi görünüyor.
You look okay.
Harika görünüyor Tammy.
That looks great, Tammy.
Kurşundan kurtulmuşsun gibi görünüyor.
Looks like you dodged a bullet.
Dikişler iyi görünüyor.
Sutures look good from here.
Böyle de güzel görünüyor.
Well, it looks cool like that, too.
Evet, öyle görünüyor.
Yeah, apparently I do that.
Katliam varsa Lordum, ki var gibi görünüyor, neden katliama doğru sürüyoruz?
If there is slaughter, Lord, and there appears to be slaughter, why do we ride towards it?
Bir rahibenin yârenliğine sahip olsan da her yerin Dan gibi görünüyor.
You keep the company of a nun, yet look every piece of you a Dane.
Öyle görünüyor.
Sure looks like it.
Başlayacakmışım gibi görünüyor ve... Baştan başlamanız gerekebileceğini düşünüyorsanız...
It's looking like I'm gonna be starting over and... if you feel like you might need to start over, too...
Jadalla, burada yalnızmış gibi görünüyor.
Jadalla, it looks like she's here alone.
Telefonunu indirmiş gibi görünüyor.
Looks like he powered down his phone.
Eh, onunla birlikte yaşamış gibi görünüyor.
Well, you seem to have lived with it just fine.
Sis yüzünden ürkütücü görünüyor sadece.
It only seems scary because of all the mist.
Sahip olduğum tek araç gibi görünüyor Herhangi bir onaylanmayan mazereti kaydetme Bu noktada bu noktada
It seems the only means I have of registering any meaningful disapproval of this deal at this point is to kill one or the both of you.
Korsanlar arasında, Bağlılık hızlı bir şekilde değişir, öyle görünüyor.
Amongst pirates, loyalty changes quickly, it seems.
Tanrım, cehennemden geçti gibi görünüyor.
Jesus, it looks like they've been through hell.
Doğrulayamıyoruz fakat bu, dâhilî terörist Joshua Masterson'ın aranmasıyla bağlantılı görünüyor.
We cannot confirm at this time, but we believe this is connected to the manhunt for domestic terrorist Joshua Masterson.
- Teksiz görünüyor.
- Seems odd.
Dinle, dinlemezsin Herhangi bir problem var gibi görünüyor Isınmanla
So, listen, you don't seem to have any problem with your heating.
Utanıyor görünüyor Yararlanmak için değil.
Seems a shame not to take advantage of it.
Bu kıyafetlerin altında katil bir ceset varmış gibi görünüyor.
It looks like you have a killer body under those clothes.
Öyle görünüyor.
Anything out of the ordinary?
-.. görünüyor.
Appears.
Ben de onu söyleyecektim. Görünüyor. Bayanlar ve baylar, yerlerimizi alalım.
Ladies and gentlemen, if you'd please take your seats, the tournament is about to continue.
Çocuğum çok iyi durumda mı görünüyor?
Like he's sleeping, Mr Smalls.
Hasta kayıtları gibi görünüyor. Yüzlerle kanla ilgili şeyler.
Looks to be patient records.
Günlükten bir sayfa gibi görünüyor.
Looks to be pages from a diary.
Hayvan bağlasan durmazmış gibi görünüyor.
Doesn't look like anyone's been inside for donkey's.
Bak, şu vida bayağı paslı görünüyor.
Yeah, see, and this screw right here looks pretty rusty.
Yerler pis görünüyor.
- These floors look filthy.
Bütün kanıtlar yok olmuş görünüyor.
All evidence seems to have been washed away.
Bir avukatımız eksik görünüyor!
We seem to be missing a lawyer!
Daha güçlü görünüyor. İyi.
She seems stronger.
- Şimdi daha iyi görünüyor.
- He's looking better already.