Gözlüklü translate English
806 parallel translation
Yoksa hepimizin sonu olur. Onun kaçmasına izin verme Gözlüklü!
I really do want you to forgive me... don't let it get away!
Gözlüklü, yedeğe ihityacım var!
Glasses! I need a spare!
Gözlüklü, atış hattı açık.
Glasses! Get rid of the barrier!
Gözlüklü! 3. konteyner!
Container No.3!
Gözlüklü, sen veletin EVA'sını hakla!
you handle the brat's Eva!
- G. Kharko Gözlüklü Alman Askeri
- G. Kharkov Bespectacled German soldier
Gözlüklü yabancı işte.
It's the stranger with the goggles.
Church'ü izleyen, kalın gözlüklü, iri yarı bir adamınız yok, öyle mi?
You didn't have a heavy-set man with thick glasses watching Church?
- Koca gözlüklü iri bir adam.
- A big man with heavy glasses.
Tek gözlüklü mü?
Does he wear a monocle?
Yakında param olacak, ve tek gözlüklü beyefendiyi, gemiye bininceye kadar atlatacağım.
Soon I'll have money, and I'll be able to give the gentleman with the monocle the slip... till I get on board a liner.
- Tek gözlüklü beyefendi?
- Gentleman with a monocle?
Yüzbaşı Thorndike'ın arkadaşı, tek gözlüklü beyefendi.
Captain Thorndike's friend, the gentleman with the monocle.
8 numara, tek gözlüklü binbaşı.
Number 8, the major with a monocle.
Peki ya tek gözlüklü Binbaşı?
How about the Major with the monocle?
Tek gözlüklü Binbaşı da değil.
Not the Major with the monocle.
Şu gözlüklü olan işte.
You know, the one with the glass.
O gözlüklü zengin beyefendi nişanlınız mı?
Oh, so the rich gentleman in spectacles is your fiance?
O gözlüklü kuş gibi
Just like that buzzard with the glasses.
Bıyıklı ve gözlüklü bir adam olduğundan bahsetti.
He said a guy with glasses and a mustache.
Gözlüklü adam neredeyse bir yumruk atacak gibiydi.
This guy with the glasses on started like he was gonna throw a punch.
Seni hiç gözlüklü görmemiştim.
I've never seen you with glasses on.
Gözlüklü kızlar hakkında ne derler bilirsiniz.
You know what they say about girls with glasses.
"Erkekler, gözlüklü kızlara ilgi göstermezler."
"Men don't attend to girls who wear glasses."
Gözlüklü adama bir "Gümbürdeyen Volkan" doldur.
A "galloping volcano" for the man in glasses.
- Şu gözlüklü adamı görüyor musun?
- See the man there with glasses?
Yapmadım, çünkü sizin gözlüklü bir entellektüel olabileceğinizi düşündüm.
I didn't as I thought you'd be an intellectual, with glasses.
Bay Drayton, boynuz şeklinde gözlüklü İngiliz adam.
No, Mr. Drayton, the Englishman with the horn-rimmed glasses.
- Gözlüklü bey kim?
- Who's this chap with glasses?
Yani olay sırasında gözlüklü müydün?
You mean, you were wearing glasses through all that?
Bu iş bitene kadar, kemik çerçeveli gözlüklü... uslu bir ev kadını olacaksın.
Until this is over, you're going to be a meek little housewife with horn-rimmed spectacles.
Bay Paquette, bayan o gece gözlüklü müydü?
Mr. Paquette, was she wearing glasses that night?
Ne bileyim, sakallı ve gözlüklü olacağınızı ummuştum.
I sort of hoped you'd have a beard and wear a monocle.
Joe Foss, güvenlik, emekli olmayı düşünüyor, gözlüklü ve artriti var.
Joe Foss, the guard, is about to retire, has glasses and arthritis.
Güneş gözlüklü adam.
That guy in shades.
Güneş gözlüklü olanmış.
it was the one in shades.
Gözlüklü adamlar, çok daha kibar, tatlı ve savunmasız oluyor.
Men who wear glasses are so much more gentle and sweet and helpless.
Zamandan başka hiçbir şey istemeyen gözlüklü, basit bir adam.
AND HENRY BEMIS THE SMALL MAN IN THE GLASSES WHO WANTED NOTHING BUT TIME.
Yüzünde küçümseyici bir ifade olan gözlüklü, son derece çirkin bir adam gören oldu mu acaba?
Did any of you see a guy with glasses with a sneery expression on his face?
Koyu camlı gözlüklü ve maskeli.
Dark glasses and a mask.
Gözlüklü olanı aşçı.
The one with the glasses is the cook.
- Bıyıklı ve gözlüklü bir adam?
A man with a mustache and spectacles?
- Gözlüklü, hoş bir insandı.
- He was a nice guy with glasses.
Erkek oyuncu doktor rolünde, saçları ağarmış, gözlüklü olacak. "
Man is doctor type, gray hair, glasses. "
tuhaf gözlüklü.
Strange glasses
Gözlüklü ve saçı açılmış.
Spectacles, receding hairline?
Gözlüklü.
Spectacled.
Gözlüklü olanlarla konuşmuyoruz, onlarla kavgalıyız.
The ones with glasses we don't talk to, we quarrel with them
Oradaki J.R. Şu gözlüklü salak da, Iggy.
This is J.R. Over here. The idiot with the glasses, that's Iggy.
Evlat, vizyonum var başkalarıysa çift gözlüklü. Ama ne fayda!
Boy, I got vision, and the rest of the world wears bifocals.
Ve sen gözlüklü!
Here, you two!