Hastalik translate English
60 parallel translation
Evet ve bu çifte tansiyon denen hastalik neymiº, bilmek istiyorum.
Yes, and I would like to know what is this ailment, double blood pressure?
Aylari, bir savas, bir hastalik, bir aclikla numaralardim.
I used to number the months by a battle, a pestilence, a famine.
Hiçbir hastalik kapmadim. Kasik biti bile.
I've never had anything, not even crabs.
Ailende ciddi bir tibbi veya psikolojik hastalik geçmisi var mi?
Have you had any history of serious medical or psychological illness in the family?
Aski bulasici bir hastalik gibi gören erkeklerden biktim usandim.
I'm sick and tired of men using love like it's a kind of disease you just catch.
Hastalik nedeniyle saliverilmesi için mahkemeye dilekçe verdim,
I've petitioned before the court for his compassionate parole.
Hastalik, bu nasil?
Fugues, how's that?
Hastalik.
Fugues.
Her neyse, nöbet, hastalik veya trans. Her sey kötü giderken en yogundu.
Look, whatever they were, fits, fugues or trances he had most of them when things were not going well.
Merhaba, Meridth Fox'un kan örnegini aldim Hastalik belirtileri var.
I got Meredith Fox's blood work. She's got HELLP syndrome.
Sempanzelere hastalik bulasti.
The chimps are infected. They're highly contagious.
Hastalik kan ve salyalarinda. Bir isiriklari...
The infection is in their blood and saliva.
Bir hastalik.
An infection.
Hastalik heryerdeydi.
The infection was everywhere.
Alti gündür gördügümüz hastalik bulasmamis tek kisi sensin.
You're the first uninfected person we've seen in six days.
Birsürü hastalik kapmis gelecektir.
More infected will be coming.
Jim, ona hastalik bulasti!
Jim, he's infected!
Iki gün önce ona hastalik bulasti.
Got infected two days ago.
Hastalik hakkinda birseyler ögrenmek için çikti bu fikir.
The idea was to learn something about infection.
yani eger hastalik hepimizi silip süpürse, iste bu normale dönüs olur.
So if the infection wipes us all out, that is a return to normality.
Hastalik okyanuslari nasil asabilsin ki?
How could infection cross the oceans?
" Hastalik diye birsey yok.
" There is no infection.
Ona hastalik bulasmamis.
He's not infected.
Alman isçilerinin arasinda çok fakir adamlar görmüstüm. Ama hepsinde, hastalik, maluliyet ve yaslilik haklarindan yararlanmalarini saglayacak sigorta kartlari vardi.
I saw some of Germany's poorest fellows but they all had an insurance card entitling them to benefit in sickness, invalidity, infirmity and old age.
O alzaymer hastasiydi, pis bir hastalik.
He had Alzheimer's, a nasty disease.
KENDİ YATAĞINA GİT YAT, BAYAN HASTALIK HASTASI!
Malinger in your own bed, Mrs. Munchausen!
HASTALIK
DISEASE
ZÜHREVİ HASTALIK
SEXUALLY TRANSMITTED DISEASE
HASTALIK KONTROL MERKEZLERİ
CENTERS FOR DISEASE CONTROL
Bombalar hastalik ölüm.
Bombs, disease, the dead.
Güneye giderken hastalik bana hiçbir düsmanin yapamayacagini yapmisti.
On the trip to the south - - - Gnawed at me like a disease that no enemy could.
HASTALIK KONTROL MERKEZİ BAŞMUHABİRİ, NYC Beynimiz, kendimize zarar verecek şeyler yapmamızı engelleyen bir mekanizma ile donatılmıştır.
Well, our brains come equipped with a self-preservation mechanism to stop us from harmful actions.
mecbur da degildir, bu bir hastalik degildir.
It's not necessary, because it isn't a illness.
Tek yapabildigi bir hasta gibi davranmakti hastane sartlarinda hastalik tanilarini bulmak için
The only acting gig she can get... ... is to act like a patient... with a medical condition for interest to test their diagnostic skills.
HASTALIK KONTROL BİRİMİ BAŞKANLIK OFİSİ WASHINGTON
CENTER OF CONTENTION OF DISEASES
Siddet tarih boyunca büyük bir hastalik olmustur.
Violence is like the great infectious diseases of all history.
Mahalledeki genç nesil siddeti hastalik olarak görüyor
For the young people in these neighborhoods, they see violence as their disease.
Benimle konuşacaksan, büromu ara ve randevu al. HASTALIK KONTROL VE ÖNLEME MERKEZLERİ 7.
You wanna talk to me, call my office and make an appointment.
Olumcul hastalik tedavi eden Anne-kiz cerrahlar?
Mother-daughter surgeons cure leading killer?
Doktor, bu tedavi edilebir bir hastalik ama, degil mi?
Doctor, it can be cured, can't it?
Bu durumlarda, bazen hastalik bir kere kendini gösterir ve gider.
Sometimes the disease comes once and then leaves
BANA HASTALIK BULAŞTIRDI
Me itch
- Hastalik kaparsin.
- Mate, you're gonna get lurgy now.
Ben yurt disindayken, bir fahiseyle yattiginda aletinize limon suyu sikarlardi hastalik var mi diye.
You know, when I was overseas, when you would sleep with a prostitute, they would squeeze lime juice on your schmeckle to see if you had any diseases.
AMA HAKLI OLSANIZ BiLE, HALKA OLUMCUL BiR HASTALIK BULASTIRMAK KESiNLiKLE BiR TEDAVi DEGiL.
But even if you're right, I mean, infecting the populace with a lethal illness is not exactly a cure.
HASTALIK BULASTIRACAK BASKA iNSAN KALMADIGINDA UYKU HâLiNE GECECEKLER.
When there's no more people left to infect, they go dormant.
Hastalik ilerlemis durumda.
His condition is advanced.
Bunun bir hastalik olduguna inanmiyorum.
I don't believe this is a disease.
Bu bir hastalik degil.
It's not an illness.
Bir hastalik.
- A disease.
Bir zihinsel hastalik duymuştum...
I've heard about a mental illness
hastalık 59
hastalıkta ve sağlıkta 40
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastaydım 46
hastalıkta ve sağlıkta 40
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastaydım 46
hastasın 78
hastalar 23
hasta o 16
hastalandı 24
hasta mı 113
hasta değilsin 19
hastane mi 26
hastasın sen 46
hasta olacaksın 20
hasta görünüyorsun 17
hastalar 23
hasta o 16
hastalandı 24
hasta mı 113
hasta değilsin 19
hastane mi 26
hastasın sen 46
hasta olacaksın 20
hasta görünüyorsun 17