Hayal edebiliyorum translate English
667 parallel translation
Düşük yerçekimli gezegendeki canlıları Uzun ve ince olarak hayal edebiliyorum.
I can imagine a creature on a low gravity planet as being... long and spindly.
Hayal edebiliyorum.
I can imagine.
Çin'de bir köşeye oturmuş, katıla katıla güldüklerini hayal edebiliyorum.
I can just see them sitting in China, laughing their heads off.
Duraklarını hayal edebiliyorum.
I can imagine what their destination was.
- Evet, öyle olduğunu hayal edebiliyorum.
- Yes, I imagine it would.
Yola çıkmadan önce, bu çiçekleri nasıl iğnelediğini hayal edebiliyorum.
I can imagine her pinning on these flowers before setting out
Kendimi oradan çıkışımızı Bay Paebody'e açıklarken hayal edebiliyorum.
I can picture myself explaining our exit from the Ritz Plaza to Mr. Peabody.
Tüm ışıkların açık olduğu bir akşam yemeğinde nasıl görüneceğini hayal edebiliyorum.
I can imagine what it'll look like with all the lights on at a dinner party.
Tek odalı malikanemde büyük bir ziyafet verdiğimi hayal edebiliyorum.
I can see myself giving a great banquet in my one-room mansion.
Hayır, ama hayal edebiliyorum.
No, but I can imagine.
Ama nasıl olduğunu hayal edebiliyorum Jack ve bu berbat bir şey.
But I can imagine what it's like, and, Jack, it's horrible.
İkimizin oraya gittiğini hayal edebiliyorum.
I see us as setting out for that.
Hayal edebiliyorum. Don Pietro, Gino ile tanıştı.
Know Don Pietro has met Gino?
Oyunu hayal edebiliyorum.
Oh, yes, Pamela Driscoll.
Çok özlediğini hayal edebiliyorum.
I imagine you miss it terribly.
Neler olduğunu hayal edebiliyorum!
I can imagine what went on!
Hakkımda ne düşüneceklerini hayal edebiliyorum.
I can just imagine what they think of me.
Seni lacivert bir takım elbiseyle çok yakışıklı ve başarıIı olarak hayal edebiliyorum.
I could see you looking very handsome and successful in a dark blue flannel suit.
Hayal edebiliyorum!
I can imagine!
Böylece istediğimi hayal edebiliyorum.
It leaves me free to imagine whatever I want.
- Şimdiki halini hayal edebiliyorum.
I imagine she is.
- Generalinkini de hayal edebiliyorum.
- I can picture the general's face, too.
Gooper, majestelerine nasıl tutuldu hayal edebiliyorum. Mae, pirinçten tahtına oturmuş, o zevksiz arabayla anacaddeden geçerken... gülümseyerek herkese selam veriyor ve bütün serserilere öpücük dağıtıyordu.
I can just see Gooper falling for Her Majesty sitting on that brass throne, riding that tacky float down Main Street smiling and bowing, and blowing kisses to all the trash on the street.
Senin vatanseverlik anlayışını hayal edebiliyorum.
I can imagine, with your type of patriotism.
Sizin sanat tarihi üzerinde konuştuğunuzu hayal edebiliyorum.
I can imagine you talking about the history of art.
Oh, bana kendin hakkında anlattığın bazı şeyler vardı ya, seni şu anda Dufton'da hayal edebiliyorum.
Oh, some of the things you've told me about yourself, I can just see you in Dufton now.
Şu anda anneni hayal edebiliyorum,
I can just see your mother now.
Seni hayal edebiliyorum.
I can imagine how happy you are.
Almanlar kimsenin olmadigini fark edince olacaklari hayal edebiliyorum.
I can imagine when those Krauts discover there's nobody over here.
Evet, bazı yorumlara sebep olduğunu hayal edebiliyorum.
Yes, I imagine that it caused some comment.
Hayal edebiliyorum.
I can see the scene now.
Tanrı aşkına, hayal edebiliyorum.
God's great fist, I can see him!
Polisin yüzündeki ifadeyi hayal edebiliyorum hayatım!
I can imagine, ma chere, what a look the officer had on his face!
Hayatta çok fazla karar verdiğinizi hayal edebiliyorum.
I imagine you make a lot of decisions in this life.
Sevdiğin kızın, benden daha iyi olduğunu hayal edebiliyorum.
The girl that you loved... I can easily imagine that she was better than I.
Hayal edebiliyorum.
I can see it all now.
Onların yaşadıkları keşmekeşi... - Hükümeti ve toprağımızı bunun gibi ahmaklara vermek istedi. -... hayal edebiliyorum.
I can imagine living in such promiscuity.
Hayal edebiliyorum.
- That's what they are, animals. - Halfwits. - Like them niggers.
Hayal edebiliyorum.
... unfortunate brutes. - I can imagine... - Niggers.
Sizin hastalarınızı iyi hayal edebiliyorum.
I can picture your patients in Harley Street very clearly.
Oysa hayal edebiliyorum...
Although I can imagine...
Aslında hayal edebiliyorum.
But I can imagine it.
Hala kendimi arkadaşlarımla mavi gökyüzü altında çimlere uzanmış olarak hayal edebiliyorum. Yiyip içip şakalaşırken dünyayı umursamıyorduk. Çok mutluyduk.
I can still see myself there with my friends, under a blue sky happyjust to be eating and laughing and joking.
Izyum Yolu'nda şu an nasıl savaştıklarını hayal edebiliyorum.
I can imagine how they fight now on Izyum Road.
Yüzlerinin halini hayal edebiliyorum.
I can see their faces.
Sahneyi hayal edebiliyorum.
Envisage it.
Ben seni hayal edebiliyorum.
I can, I can imagine you
Evet, hayal edebiliyorum.
Yes, I could imagine that.
Hayal edebiliyorum :
Hmm, I can see you.
Minik evini hayal edebiliyorum.
I can just imagine your wee house.
Hayal edebiliyorum peder.
Animals. I can imagine, Father.
hayal 40
hayalet 78
hayaller 22
hayal et 37
hayal kırıklığı 16
hayal meyal 31
hayal bile edemezsin 21
hayaletler 48
hayalet mi 23
hayal gücü 25
hayalet 78
hayaller 22
hayal et 37
hayal kırıklığı 16
hayal meyal 31
hayal bile edemezsin 21
hayaletler 48
hayalet mi 23
hayal gücü 25