English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ I ] / Istasyona

Istasyona translate English

1,553 parallel translation
Ben istasyona geldiğim de o gitmişti.
He was gone by the time I came aboard the station.
Ama orada olamazdın Çünkü olay sen istasyona gelmeden önce oldu.
But you couldn't have been there because it happened before you came aboard the station.
Az önce warp hızından çıkış yapan bir Klingon D7 savaş kruvazörü istasyona doğru yaklaşmakta.
A Klingon D7 battle cruiser just dropped out of warp. It's approaching the station.
Belki de istasyona ışınlanıp, Odo ve Worf'tan yardım istemeliyiz.
Maybe we should beam over to the station to help Odo and Worf.
Klingonlular yalnızca kıyıya çıkma izinleriyle ilgileniyordu, ve Kaptan Kirk onların küçük gruplar halinde istasyona ışınlanmalarına izin vermişti.
They were only interested in shore leave and Captain Kirk allowed them to beam aboard the station in small groups.
Beni en son buraya getirdiğinde, çöldeki yolun tam ortasında bulunan bir istasyona benziyordu.
The last time you brought me here, it looked like some sort of way station on a desert road.
A 415, Silahlı bir adam ikinci istasyona doğru ilerliyor.
A 415, man with a gun heading into Terminal Two!
Kadınlar ve çocuklar kostümler giyer ve erkeklerin Wembley'den istasyona gidişine eşlik ederlermiş.
The women and kids dressed up in fancy dress and led the men going to Wembley to the station.
Şu an istasyona geri gelen ve odama giren adamın.
The man who is walking right back into the station and into my booth.
Dr Stroomkoning, istasyona yanlışlıkla bir saat geç gitmiş.
Dr Stroomkoning wrongly went to the station an hour late.
Babam istasyona dönmemi isteyecektir.
Why not? You know, my father'll want me back at the station.
- Onu istasyona götürdü.
- She took him to the station.
Madhu sadece yakın istasyona gitti
Madhu has just gone to a nearby Hill-station, not to some Honolulu
Ayrılıp istasyona doğru gidelim.
Let's split and head for the station.
Güncellenmiş güvenlik kayıtları ana istasyona aktarılıyor.
Transferring updated security data to main post.
Ana istasyona aktar.
Main console.
Bajoranlar istasyona geri dönüyor.
Bajorans are returning to the station.
Derhal istasyona dönün.
Get back to the station as soon as you can.
Eminim Jem'Hadar istasyona çıkınca kendini işe yarar hissedersin.
I'm sure if the Jem'Hadar board the station you'll make yourself useful.
Klingon'lar istasyona saldırdığında
When the Klingons attacked the station
Alanı aktive edip istasyona dönün. Derhal efendim.
Activate the field and return to the station.
Açıkçası, biz tedavi için Kirayı istasyona geri götürmemiz gerekir En kısa sürede Defiantı onarmalıyız.
Obviously, we need to get Kira back to the station for treatment as soon as we can repair the Defiant.
Diğer taraftan sen... biz istasyona geri dönünce en kısa sürede tam bir sinir yolu indüksiyonu geçirmek zorunda olacaksın.
You, on the other hand... are going to have to undergo a complete neural pathway induction as soon as we get back to the station.
Eğer istasyona geri götürmezsek O ölecek.
If we don't get her back to the station, she'll die.
8.000 kişi, Worf... Onlar ölmek zorunda. Ben istasyona geri dönmek zorundayım çünkü tedavi edilmem gerekiyor
8,000 people, Worf... they have to die because I've got to go back to the station to be treated for some condition
Kira, biz istasyona geri gitmezsek Birkaç hafta içinde öleceksin
Kira, if we don't go back to the station you'll die within a few weeks.
Evet, iyi, beni istasyona evime götürecekse kaderi değiştirmenin sakıncası yok
Yeah, well, I wouldn't mind cheating fate all the way home to the station.
Âsi istasyona döndü ama bu kendi gücüyle olmadı.
The Defiant has returned to the station but not under its own power.
Asi bu istasyona meydan okuyamaz.
The Defiant is no match for this station.
Gemi istasyona yaklaşırken sonda kendini yerinden ayırmış ve Yaşam Alanındaki her odada bir görsel tarama başlatmış.
When the ship docked at the station the probe detached itself and then began a visual scan of every room in the Habitat Ring.
Binbaşı Kira istasyona değil.
Major Kira is no longer on the station.
Bir Jem'Hadar savaş gemisi istasyona geliyor.
A Jem'Hadar battleship is approaching the station.
İkmal malzemeleri hakkında pazarlık yapmak üzere, istasyona gelmek isteriz.
I'd like permission to come aboard to negotiate for supplies.
Daha sonrada, istasyona dönerek doktorlardan birisi ile buluşacağız.
Then, we return to the space station and meet with one of the physicians from the outpost.
- İstasyona geliyor musun?
- Coming to the station?
İstasyona dönüyorum şimdi.
I'm going back to the depot now.
İstasyona ulaşmaya çalışıyoruz.
We're trying to reach the station
İstasyona güç sağlayan paneller.
This is what provides power to the station.
İstasyona benim de gitmem gerekiyor sanırım.
And now I must go to the station myself.
İstasyona gidiyoruz.
Take us to the station.
İstasyona gelmek için üç farklı transfere binmiş, hepsinde farklı kimlikler kullanmış.
He took three different transports to get to the station... used a different identity each time.
İstasyona döneli üç ay oldu, sen ve ben, beraber pek fazla vakit geçiremedik.
It's been three months since my return to this station and you and I have barely spent any time with one another.
İstasyona tek bir silah bile getirdiğimi kanıtlayın o zaman.
I defy you to prove that I brought a single weapon onto this station.
İstasyona geri dön.
Get back to the station.
İstasyona sızmış bir şekil değiştiren var.
Obviously, we have a changeling infiltrator on the station.
İstasyona bir mesaj iletmeliyiz.
We've got to get a message to the station.
İstasyona geri gidebileceksin Tedavi için buna ihtiyacın var.
You're going back to the station for the treatment you need.
Dukat, bir şeyi açıklığa kavuşturalım. İstasyona Ziyal'i senin için getirmedim.
I just don't see why these runabout replicators can't provide a more varied menu.
İstasyona yapılabilecek başka sabotajlardan endişeliyim.
I fear more attempts to sabotage the station.
İstasyona sabotajı yaparken yalnız olduğunu düşünmüyorum.
I doubt he was working alone.
İstasyona kilitlendiler.
They've locked weapons on the station.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]