Iğrenç kokuyor translate English
314 parallel translation
Burası iğrenç kokuyor!
And it stinks in here!
Hem de iğrenç kokuyor.
And it stinks, besides.
Burası iğrenç kokuyor, öyle değil mi?
Stinks in here, doesn't it?
Kahve iğrenç kokuyor.
Their coffee tastes like hell.
- Burası ne kadar iğrenç kokuyor böyle.
Really smells bad in here.
Burası iğrenç kokuyor.
It smells terrible in here.
Rahiplerin açtığı kuşların içi yeşil ve iğrenç kokuyor.
Priests open up birds, green inside and stinking horrid.
Lanet olsun! Bu şey insanı kusturacak kadar iğrenç kokuyor.
Shit, that stuff smells disgusting, enough to make you puke.
Burası iğrenç kokuyor, hiç burayı temizlemez misin sen Swales?
The stench in here! Don't you ever clean it out, Swales?
- Oh, Allah'ım, iğrenç kokuyor.
- Oh, God, it smells awful.
- Burası iğrenç kokuyor.
- It stinks in here.
Hanımefendi, Burası iğrenç kokuyor.
Lady, it stinks in here.
iğrenç kokuyor.
It stinks in here.
Burası iğrenç kokuyor.
Jeez, it stinks in here.
Çok iğrenç kokuyor!
It smells gross!
Burası iğrenç kokuyor.
The place stinks.
Christ, burası iğrenç kokuyor...
Christ, it stinks in here...
Burası iğrenç kokuyor.
Phew, it stinks here.
Ve iğrenç kokuyor.
And it stinks.
Burada bir şey iğrenç kokuyor.
Something stinks in here.
Bu bok iğrenç kokuyor.
This shit smells awful.
Onu sakın odanda saklama, iğrenç kokuyor!
Don't keep that in your room, it stinks!
Iğrenç kokuyor!
Stinks!
Yani araba iğrenç kokuyor.
I mean the car stinks.
Kabul, araba iğrenç kokuyor!
I admit it, it stinks.
Öpme. Nefesim iğrenç kokuyor.
Don't kiss me My breath is like totally skanky
Leş gibi, terli ve iğrenç kokuyor.
It's filthy, it's f unky, it's stinking, man.
Reggie, nefesin iğrenç kokuyor, millet, osurmanı bekliyor.
Reggie, your breath is so stink, people look forward to your farts.
hala iğrenç tütsü kokuyor...
Still stinks of incense...
İğrenç kokuyor!
It stinks!
Yastıklar bile kokuyor. İğrenç!
Even the cushions smell.
Tao amca bu su ile ayaklarını yıkardı tadı harika değil mi berbat kokuyor iğrenç çıkar beni
Uncle Tao used this water for washing his feet Not a bad taste It stinks, let me out
Seni çok istiyorum, seni çok istiyorum, gel, gel! Bırak beni Allah'ın cezası, iğrenç de kokuyor!
My God, how it stinks!
İğrenç fıçı kokuyor.
Stinks of the barrel.
Hava en iğrenç şekilde kokuyor kırk bin yılın dehşeti ve her mezardan çıkan ürkünç hortlaklar sizi kıyamete mühürlemek için geliyorlar.
The foulest stench is in the air, the funk of 40,000 years, and grisly ghouls from every tomb... are closing in to seal your doom.
İğrenç kokuyor, şikayet etmek gerekir.
That stinks. You must complain.
İğrenç kokuyor!
Smells bad!
- İğrenç kokuyor!
Stinks!
İğrenç kokuyor!
Sherman, did you do this?
İğrenç kokuyor..
( girl ) That smell is disgusting.
İğrenç kokuyor, her yer karanlık.
The stench is dreadful, it's all black.
Bu sonuna kadar sürer- - filminde iğrenç evin gibi pis kokuyor.
That chase at the end- - That movie stinks like your creepy apartment.
Ben aptal bir moronum ve iğrenç bir suratım ve kocaman bir popom var... popom kokuyor ve kendi popomu öpmekten hoşlanırım.
I'm a stupid moron with an ugly face and a big butt... and my butt smells and I like to kiss my own butt.
İğrenç kokuyor.
Jesus, it stinks.
Ve Harold Barkworthy'nin "İğrenç Kokuyor" adlı filminde rol alan iki aktör
And then two actors both in the same remarkable new play, "Stench" by Harold Barkworthy.
İğrenç kokuyor!
It stinketh!
İğrenç kokuyor.
It stinketh.
İğrenç kokuyor!
It stinks like hell!
- İğrenç kokuyor.
- That smells terrible.
İğrenç kokuyor.
Fucking disgusting.
Evet, gürültücü ve iğrenç ve kötü kokuyor, ama deli olduğunu hiç bilmiyordum.
Yes, he was loud and obnoxious... and he smelled bad, but I had no idea that he was insane.