Kalmalısın translate English
1,836 parallel translation
Belki de kalmalısın.
Maybe you should stay.
eğer homoseksüel doğduysanız, öyle kalmalısınız.
If you are born homosexual, you are to stay there.
Bu gece müşahede altında kalmalısınız.
You need to stay overnight for observation.
Beraber kalmalısınız.
You should stay together.
Bu gece burda kalmalısın belki de.
Maybe you should stay here tonight.
Daveti sen kabul ettin, kalmalısın.
You accepted the invite, you should stay.
Orada biraz kalmalısın
You should stay there for a while
- Bugün yatakta kalmalısın.
- You need to stay in bed today.
Bunu yapmam için gerçekten hareketsiz kalmalısın.
God..! you real have to put your weight into this
Gerçekten kalmalısınız!
You really must stay!
Bak, yardımcı olmak istiyorsan, burada kalmalısın.
Look, if you wanna help, you could stay here.
- Bu gece kalmalısınız
- They should stay the night.
Sen burada kalmalısın, kardeşim.
They need you here, little brother!
Hayır, kalmalısın.
No, you have to stay.
Burada benimle kalmalısın.
You gotta stay here with me.
Ameliyat için güçlü kalmalısın.
You be strong for surgery.
Hayır çünkü siz evlisiniz, bu yüzden Cennet Bahçesi'nin batı kıyısında kalmalısınız.
No, because you got married here, the west coast to Eden Resort so that's why you must keep here.
Ailene iletirsin, "Kendi ayakların üzerinde kalmalısın!" derler.
You tell your parents and they say stand up for yourself.
Ama unutma, sen hayatta kalmalısın.
But remember, you can even lose your life.
Verdiğiniz söze sadık kalmalısınız!
You must keep your promise.
Dışarıda kalmalısınız.
You have to stay out here.
Burada kalmalısın.
You have to stay here.
Sen sadece Hayallerine bağlı kalmalısın, o zaman istediğin her şey gerçekleşecektir.
You have to hold fast to your dreams, then they come true. I have a dream too.
O halde hayatta kalmalısın.
You have to live.
Yatakta kalmalısın, Sam.
Sam, you need to stay in bed.
Ama polisi korunman gerektiği konusunda ikna edene kadar benim evimde kalmalısın.
But until we can convince the police that you need protection, you should stay at my place.
- Sanırım sana evde kalmalısın demiştim.
I thought I told you to stay home?
Onun yanında kalmalısın, yanında.
You got to stay with him ; stay with him.
Önlerinde kalmalısınız!
You have got to stay in there!
Güvenliğin için dağ eteklerinde kalmalısın.
Safer to stay in the foothills.
Hepinizi buradan çıkaracağız fakat bizim adımlarımızı izlemeli ve çok sessiz kalmalısınız.
We're going to get you out of here. All of you. But you have to follow our footsteps and stay very quiet.
Bu yüzden hükümette kalmalısın, bir şeylere etki etmek için.
That's why you have to stay in Government, to influence things.
Bayan, hatta kalmalısınız, bayan?
We'll send an officer out. Ma'am, you must communicate. Ma'am?
Bunu yapacağına evinde kalmalısın.
You should rather be home instead of do something like that.
Bizimle biraz daha kalmalısın.
Now you have to live a little longer... with us.
Akşama kalmalısın.
And you should stay over tonight.
Burada kalmalısın. Tekrar yazımlardaki notlarını almadım ve senin girdilerin bu işlem için paha biçilmezdir.
I haven't gotten your notes on the rewrite and your input is invaluable to the process since we're all equal now.
Bu yüzden burada kalmalısın.
That's why you have to stay put.
Burada kalmalısın ki sana göz kulak olabileyim.
You stay right here, let me take care of you.
Bizim için savaşmaya devam etmek için hayatta kalmalısın.
Stay alive to keep fighting for us.
Sözüne sadık kalmalısın.
You need to stick to it.
Burada benimle kalmalısın.
You have to stay here with me.
Biraz daha içeride kalmalısınız.
You should stay indoors a little longer.
Bu sefer çekileceğim, ama öğretmeninin evcil hayvanı olmayı planlıyorsan, ders çıkışı kalmalısın.
I'll let it slide this time, but if you plan on being teacher's pet
Daha iyi oluncaya kadar burada kalmalısınız.
You must stay here until she's better.
Şu psikopat denetmen ani ziyaretini yapana kadar orada kalmalısın.
You just have to stay there until that psychopathic school inspector makes a surprise visit.
Burada kalmalısın.
I can't risk you.
Burada kalmalıyız. Biraz dondurma alıp yanmayan ofisimizde rahatça, İtfaiye Müdürlüğünün raporlarını okuruz.
We should stay here, get some gelato and read the fire department's report from the comfort of our not-on-fire office.
Dünyanın en uzun akşamdan kalmalığı.
It's the world's longest spiked punch hangover.
Bu gece babamın gecesi, onunla kalmalıyım.
It's my night with dad and I wanna stay with him.
Akşamdan kalmalığımızı alsın diye birer çorba içelim.
Let's get some soup for the hangover.
kalmadı 44
kalmamış 19
kalmak istiyorum 46
kalmam 16
kalmayacağım 36
kalmanı istiyorum 30
kalmamı ister misin 17
kalmak mı 16
kalmamış 19
kalmak istiyorum 46
kalmam 16
kalmayacağım 36
kalmanı istiyorum 30
kalmamı ister misin 17
kalmak mı 16